Yunanistan’da havai fişekten çıkan yangın 13 tutuklama getirdi
Batı medyasının yaptığı ortak soruşturma, Yunan sahil güvenliğinin 750 kişiyi taşıyan ve Mora açıklarında batan göçmen teknesiyle ilgili olarak sergilediği tutuma dair ortaya yeni sorular attı. Bunlar arasında sahil güvenliğin operasyonu kayda almaması, yardım teklifini üç kez görmezden gelmesi var.
Libya’dan İtalya’ya Mısır, Pakistan ve Suriye asıllı 750 göçmeni taşıyan balıkçı teknesi, 14 Haziran’da Yunanistan açıklarında battı. Kazada 104 kişi sağ kurtulurken, resmi olarak 82 kişi hayatını kaybetti. 500 kişinin ise akıbeti hâlâ bilinmiyor.
Muhabirler ve araştırmacıların hayatta kalanlarla yaptığı görüşmeler, mahkeme belgeleri ve sahil güvenlik kaynakları, kaçırılan kurtarma fırsatlarının ve göz ardı edilen yardım tekliflerinin bir tablosunun çıkarılmasını sağladı. Hayatta kalan kişiler, Yunan sahil güvenliğinin tekneyi çekme girişimlerinin deniz aracının batmasına neden olduğunu söyledi. Sahil güvenlik ise balıkçı teknesini çekmediğini, sadece aracın durumunu görmek için halat attığını iddia etti.
İngiliz gazetesi The Guardian, Alman kamu yayıncısı ARD/NDR/Funk ve Yunan araştırma kuruluşu Solomon’un Forensis’in işbirliği içinde yürüttüğü ortak soruşturma, kazanın olduğu bölgeye yakın bir limanda demir atmış olsa da müdahale için olay yerine hiç gönderilmeyen sahil güvenlik gemisi ve Avrupa Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı’nın tekliflerine Yunan makamlarının daha önce bildirdiği gibi iki kez değil üç kez yanıt verilmemesi gibi yeni kanıtları ortaya çıkardı.
Yunanistan’ın güneyindeki Pylos’un 47 deniz mili açıklarında, insan hakları ihlallerini araştıran Forensic Architecture tarafından kurulan araştırma merkezi Forensis, Balıkçı teknesinin alabora olduğu geceyi teknenin interaktif bir 3D modelini çıkararak yeniden oluşturdu. Bu harita çıkarılırken sahil güvenlik kayıtları, Yunan sahil güvenlik gemisi kaptanının ifadesi, Frontex uçaklarının uçuş rotası, deniz trafiği verileri, uydu görüntüleri, yakındaki ticari gemiler ve diğer kaynaklar tarafından çekilen videolardan elde edilen bilgileri kullandı. Geminin son saatlerindeki hareketleri, sahil güvenliğin açıklamalarıyla apaçık çelişiyor ve balıkçı teknesinin yönü ve hızı da dahil olmak üzere güvenliğin ifadelerindeki tutarsızlıkları ortaya koyuyor.
Soruşturma, aşırı kalabalık balıkçı teknesinin olay yerine gönderilen tek Yunan sahil güvenlik gemisiyle karşılaşmasının ardından batıya doğru hareket etmeye başladığını gösterdi. Yunan savcılara göre sağ kurtulanlar verdikleri ifadelerde, sahil güvenliğin kendilerini İtalya’ya götüreceğini söylediğini anlattı. Bu da teknenin kendi isteğiyle batıya doğru hareket etmeye başladığı yönündeki sahil güvenlik iddiasıyla çelişiyor. Soruşturmada balıkçı teknesinin güneye de döndüğünü ve ikinci çekme girişimi gerçekleşene kadar en az bir saat boyunca neredeyse hareketsiz kaldığını gösterdi.
Hayatta kalan 40 ila 50 göçmeni temsil eden yasal kuruluşlardan Yunan Mülteciler Konseyi avukatı Maria Papamina, ekibine anlatılan iki çekme girişimi olduğunu söylüyor. Batma olayının tam olarak nasıl gerçekleştiği ise görsel kanıtların eksikliğinden dolayı kesin olarak açıklanamıyor. Kurtulanlardan bazıları telefonlarına yetkililer tarafından el konulduğunu ifade ederken, bazıları da batmadan birkaç dakika önce video çektiklerini belirtiyor.
Olay yerinde bulunan yeni Yunan sahil güvenlik gemisinin olanları neden termal kamerasına kaydetmediği ise başka bir soru işareti. 920 adı verilen bu gemi, Frontex’in Yunanistan’daki faaliyetlerini güçlendirmek amacıyla yüzde 90 oranında Avrupa Birliği tarafından finanse edilmişti ve AB sınır ajansının ülkedeki ortak operasyonlarının bir parçasıydı. Fontex de ‘fonladığı araçların mümkün olduğu ölçüde video ile kayıt altına alınmasını’ tavsiye ettiğini söylüyor.
Yunan sahil güvenliğine göre operasyonun kaydedilmeme sebebi mürettebatın göçmenleri kurtarmaya odaklanmasıymış. Halbuki sahil güvenlikten bir kaynak, kameraların sürekli elle çalıştırılmasına gerek olmadığını ve bu tür olayları kaydetmek için sabit tutulduklarını söyledi.
Başka bir iddia ise hayatta kalanların ifadeleriyle oynanması. Guardian, iki farklı milletten göçmenin sahil güvenliğe verdiği, “Teknede çok fazla insan vardı, zaten eski ve paslıydı… Bu yüzden tekne alabora oldu” şeklindeki ifadenin kelimesi kelimesine aynı olduğunu belirtti. Öte yandan aynı kazazedelerin günler sonra savcıya verdikleri yeminli ifadelerinde çekme olayını anlattıkları ve batıştan Yunan sahil güvenliğini sorumlu tuttuğu görüldü.
Gemideki yaklaşık 750 kişiden neredeyse yarısının Pakistanlı olduğu düşünülüyor. Pakistanlı yetkililer, 115 kişinin ülkenin doğusunda, pirinç ve pamuk tarlalarıyla bilinse de ülkenin ekonomik krizinde derinden sarsılan Gujranwala’dan geldiğini tahmin ediyor. Bu şehrin kenar mahallelerinden birinde yaşayan Ahmed Faruk, Pylos gemi kazasında oğlunu kaybetmiş. Geminin çekildiği iddiasına dair The Guardian’a söylediği sözler şöyle: “Teknenin batmasını istediler. Neden ilk olarak insanları kurtarmadılar? Eğer kaçak göçmenleri istemiyorlarsa sınır dışı etsinler ama boğulmamıza izin vermesinler.”