Çevreci batarya, bir start-up’a 55 milyar dolarlık satış yaptırdı
Economist Intelligence Unit'in raporuna göre, 11 üyeli BRICS ile oluşacak blok, dünya nüfusundaki payını yüzde 41'den yüzde 46'ya çıkaracak. Aynı zamanda USD cinsinden küresel GSYİH'deki payı ise yüzde 33'ten yüzde 38'e yükselecek. Küresel mal ihracatı payı ise yüzde 20'den yüzde 23'e çıkacak.
Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından BRICS zirvesi sonrası BRICS+ Impact (BRICS+ Etkisi) isimli bir rapor yayımlandı. Raporda BRICS zirvesi hem USD dışında alternatif ödeme sistemleri oluşturulması açısından hem de grubun genişlemesi açısından değerlendiriliyor.
BRICS zirvesinin bu seneki toplantısında raporda da değerlendirilen iki temel gündem maddesi bulunuyor. Bunlar;
– BRICS ülkeler grubunun genişlemesi ve
– USD’yi dışlayan bir ödeme sisteminin oluşturulması.
Raporda zirvedeki üye beş devletin, altı yeni üyeyi (Arjantin, Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri) davet ederek bloğun büyük ölçüde genişletilmesi konusunda anlaştıklarından ve bu ülkelerin Ocak 2024’te katılacaklarından söz ediliyor. Zirve öncesi açıklamalara göre çok sayıda yeni BRICS üyelik başvurusu bulunuyor. Bu başvuruların ne olacağı belirsiz olmakla birlikte rapora göre gelecekte daha fazla genişleme mümkün görünüyor.
EIU raporunda bloğun üye sayısının 5’ten 11’e çıktığında ekonomik büyüklüğünün artacağı vurgulanıyor. Böylece 11 üyeli BRICS ile oluşacak blok, dünya nüfusundaki payını yüzde 41’den yüzde 46’ya çıkaracak. Aynı zamanda USD cinsinden küresel GSYİH’deki payı ise yüzde 33’ten yüzde 38’e yükselecek. Yine küresel mal ihracatı payı ise yüzde 20’den yüzde 23’e çıkacak. En önemlisi ise yeni üyelerin eklenmesinin, BRICS’in küresel petrol üretimindeki payını yaklaşık yüzde 20’den yüzde 43’e yükseltecek olması. Raporda buna karşılık, ABD, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve Birleşik Krallık’tan oluşan G7’nin Dünya nüfusunun yalnızca yüzde 10’unu oluştururken, USD cinsinden ölçülen küresel GSYİH’deki payının yüzde 29 olduğu söyleniyor.
Rapora göre Çin ve Rusya BRICS’i, IMF, Dünya Bankası gibi yerleşik küresel kurumlar aracılığıyla küresel liderliğini yürüten Batılı ülkelerin hakim konumuna karşı potansiyel bir denge unsuru olarak görüyor. Ancak genişletilmiş bir BRICS’in mevcut dünya düzenini anında tehdit etmesi veya Batı karşıtı bir bloğun oluşumunun habercisi olması pek olası değil. Brezilya ve Hindistan tamamen Batı karşıtı oluşum konusunda isteksiz. BRICS üyeleri örneğin Rusya-Ukrayna savaşına verdikleri tepki konusunda bölünmüş durumdalar. Yine Çin ile Hindistan arasında uzun süredir devam eden gerginlikler, gelişmekte olan ülkeler ve bunların pazarlarını kapsayan ve yeni bir terim olan “Küresel Güney”in liderliğine yönelik rekabet BRICS için bir tehdit oluşturuyor.
Raporda belirtildiğine göre BRICS’in genişlemesi, iç gerilimlerini uzlaştırabildiği sürece etkisini artırma potansiyeli taşırken, Grup daha hantal hale gelecek. Altı yeni ülkenin eklenmesi çözümden çok sorun yaratma riskini taşıyor ve fikir birliğine varmayı zorlaştıracak. Örneğin, ABD’nin ekonomik yaptırımlarına tabi olan Rusya’nın yakın müttefiki görünümündeki İran’ın dahil edilmesi sorunlu olabilir. İran’ın yeni Arap üyeleriyle ilişkileri daha da kötüleşebilir. Buna ek olarak, Mısır ve Etiyopya, Yukarı Mavi Nil’deki bir Etiyopya barajı konusunda sorun yaşıyor.
EIU raporuna göre genişletilmiş BRICS, küresel finansal sistemin “dolarsızlaşması” konusundaki tartışmalara yeni bir ivme kazandırdı. Çin, Rusya ve Brezilya, ABD Doları’nın uluslararası ticaret ve yatırımlardaki öncü rolünden kurtulmasının ana savunucuları, ancak çok az ilerleme kaydediyorlar. Uluslararası Ödemeler Bankası’na göre dolar döviz işlemlerinin neredeyse yüzde 90’ında, spot, vadeli ve swap piyasalarındaki işlemlerin ise %85’inde yer alıyor. Küresel ticaretin ise yaklaşık yarısı dolar cinsinden yapılıyor.
Rapor önümüzdeki dönemde, Amerika kıtasında USD’nin, Avrupa’da euronun ve Asya’da Çin Renminbisi’nin hakim olduğu çok kutuplu bir dünyanın ortaya çıkmasını olası görürken, bu sonuç gerçekleşse bile bunun onlarca yıl alacağı ve bu süre zarfında doların dünya rezerv para birimi olmaya devam edeceğini belirtiyor.
Raporda, BRICS zirvesinin sonunda yayınlanan deklarasyonda;
– Ortak bir BRICS para biriminden bahsedilmediği,
– Bunun yerine ikili takasa odaklanıldığı ve
– Uluslararası ticarette, BRICS üyeleri arasındaki finansal işlemlerde ve ticaret yaptıkları partnerleri ile işlemlerinde yerel para birimlerinin kullanımının teşvik edilmesinin öneminin vurgulandığı söyleniyor.
Bu çerçevede Suudi Arabistan ve BAE’nin petrol ticaretinde USD dışı para birimlerine geçmesi, özellikle de petrolü Çin’e renminbi olarak ve Hindistan’a rupi ile satmayı kabul etmesi durumunda yerel para birimlerinin kullanımı büyük bir artış gösterecek. Ancak hem Suudi Arabistan hem de BAE, ABD ile ilişkileri daha fazla istikrarsızlaştırma ve ABD’den aldıkları güvenlik garantilerini baltalamak istemediklerinden ve petrodolar sistemine bağlı olan ekonomilerinin istikrarsızlaşacağından korktuklarından bu konuda isteksizler.
Rapora göre, yeni üyelerin eklenmesi BRICS grubuna destek sağlayacak gibi görünmekle birlikte, blok bir dizi karmaşık sorunla karşı karşıya. Bu sorunlar arasında;
– Çin’in azalan ekonomik dinamizmi,
– Rusya-Ukrayna savaşının belirsiz sonucu ve süresi ile
– Siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda ABD-Çin arasındaki köklü rekabet yer alıyor. Özellikle Afrika ve Latin Amerika pazarları için bir diğer önemli zorluk ise bu blokta yer almanın ekonomik avantajlarından yararlanırken, Çin’in hakimiyetine girme riskinden nasıl kaçınacakları.
Sonuç olarak raporda:
– Genişlemenin BRICS’in jeopolitik önemini ve birleşik ekonomik gücünü artıracak gibi görünmekle birlikte geleceğe yönelik doğrudan ekonomik etkisi küçük olacak deniliyor ve
– BRICS grubunun sağlam bir jeopolitik ve ekonomik yapıya dönüşmesi pek olası görünmüyor.
Bizce de raporda belirtilen kadar yeni oluşuma net olumsuz yaklaşılmamakla birlikte üye ülkelerin kimler olduğuna baktığımızda, bu ülkelerin kendi aralarında nereye kadar uzlaşabilecekleri soru işareti.