Bitcoin’de rüzgar tersine mi döndü? 38 bin dolara düştü
“Muhalefet kazanıyor” varsayımıyla yükselen hisseler bu hafta adeta çöktü. İş Bankası başta banka hisseleri bu haftanın ilk 2 gününde taban oldu, yani günde yüzde 10 değer kaybetti. Anadolu Efes de aynı durumdaydı. Kısacası anketlere inanarak gelen yabancı yatırımcı iki günde hisselerini satıp kaçtı
10Haber’de geçen hafta yayınlanan “Borsada ‘muhalefet kazanıyor’ rallisi” başlıklı yazımda, İş Bankası, Anadolu Efes, Koç Holding gibi şirketlerin hisselerindeki sert yükselişe dikkat çekmiştim. Bazı yabancı yatırımcılar seçimi muhalefetin kazanacağı düşüncesiyle bu hisselerde yüklü alıma geçmişlerdi. Nitekim İş Bankası hissesi bir haftada yüzde 32, Koç Holding yüzde 26.3, Anadolu Efes yüzde 22 yükselmişti…
“Muhalefet kazanıyor” varsayımıyla yükselen hisseler bu hafta adeta çöktü. İş Bankası başta olmak üzere banka hisseleri bu haftanın ilk 2 gününde taban oldu, yani günde yüzde 10 değer kaybetti. Anadolu Efes de aynı durumdaydı. Onlar kadar olmasa da Koç da… Kısacası anketlere inanarak gelen yabancı yatırımcı iki günde ellerindeki hisseleri satıp kaçtı. Neden?
Bu soruya yanıt aramadan önce yabancı yatırımcıların geçen hafta anketlere inanarak Türkiye’ye geldiği ve bu hafta da kaçtığı tezine dayanak oluşturayım. Yabancılar Bank of America, HSBC gibi yabancı aracı kurumları kullanıyorlar. Ünlü gibi bazı yerli aracı kurumlar da yabancı işlemlerine aracılık ediyor. Geçen hafta genelinde HSBC üzerinden birkaç milyar lira tutarında hisse alımı yapıldı. Bank of America ve Ünlü’nün de yüklü alımları vardı.
Yabancılar başta İş Bankası olmak üzere banka hisseleri ile Koç Holding başta olmak üzere holdingleri ve Anadolu Efes gibi “özel durumu” bulunan şirketlerin hisselerini aldılar. Seçimin ardından ise hisselerin neredeyse tamamını sattılar. Öyle böyle değil, HSBC’nin pazartesi ve salı 2.5 milyar liraya yakın satışı vardı.
Borsada salı günü en çok satış yapanlar
Borsada pazartesi günü en çok satış yapanlar
Yabancı seçimden sonra yatırımcı neden kaçtı? Çünkü uygulanmakta olan ekonomi politikalarının sürdürülemez olduğunu görüyorlar. 12 aylık cari açık 55 milyar dolar civarında. Açık geçen yıl kaynağı belirsiz para girişiyle kapatılıyordu, son aylarda bu kanaldan para girişi durdu, Merkez Bankası rezervleri kullanılmaya başlandı. Ama kasada yeterinde döviz yok. Yaz aylarını turizm gelirleriyle atlatmak mümkün ama kışın bir ödemeler dengesi krizi riski ciddi ciddi gündeme gelecek.
Tek sorun cari açık olsa… AKP iktidarının bugüne kadar ekonomide en büyük başarısı olan mali disiplin bu sene kaybedildi. İlk 4 ayda 400 milyar TL bütçe açığı verildi, böylece yıl sonu için konulan bütçe açığı hedefinin yüzde 80’ine şimdiden ulaşıldı. Bütçe açığının bu yıl yüzde 5’e yükselmesi bekleniyor. Bu kadar büyük açıkları 1990’lı yıllardan hatırlıyoruz….
Cari açığı, enflasyonu ve bütçe açığı aynı anda yükselen bir ülkede ne olur? Endişe olur, kaygı olur. Yani risk olur. Nitekim geçen hafta anketlerin etkisi ve “Muhalefet kazanıyor” beklentisiyle uzun bir aradan sonra ilk kez 500 seviyesinin altına inen Türkiye’nin risk pirimi bu hafta başında bir anda zıplayarak 600’ün üzerine çıktı. Daha sonra yükselişini sürdürerek 700’e dayandı!
Yabancıların kaçmasında şaşıracak bir şey var mı?