Bayram öncesi otobüsçülere bir milyon TL’den fazla ceza kesildi
Memur zammının ardından özel sektörde asgari ücret düzeyinde maaş alanların oranının yüzde 60'ın üzerine çıkacağını belirten Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, "Çünkü özel sektör yüksek ara zam yapma konusunda isteksiz olacaktır. Bu da kamu ve özel sektör çalışanları arasında toplumsal yarılma yaratır" dedi
Memur maaşlarına yapılan yüzde 17,55 artı 8 bin 77 liralık seyyanen zam, özel sektörle kamu çalışanları arasında büyük bir ücret uçurumuna yol açacağı, dolayısıyla toplumda yeni bir travma yaratacağı endişelerini körükledi. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi ve iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, memur zammının ardından emekliler, akademisyen ve hakim gibi yüksek maaşlı memurlar ve özel sektörde asgari ücretin üzerinde kazanan beyaz yakalıların refahının büyük oranda gerileyeceğini söyledi. Özel sektörün çalışanlarına asgari ücret düzeyinde ara zam yapma konusunda isteksiz davranacağını söyleyen Kozanoğlu, “Bu da kamuyla özel sektör ücretleri arasında büyük bir fark oluşturacak. Bir toplumsal yarılma ortaya çıkabilir” dedi.
Asgari ücretin 11 bin 402 liraya çıkarılmasıyla birlikte Türkiye’de son yıllarda asgari ücret civarında maaş alanların oranının da artacağını söyleyen Kozanoğlu, “Şu anda asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 40’ı geçiyor, asgari ücret civarında gelir sahibi olanlar ise işgücünün yaklaşık yüzde 60’ına ulaşıyor. Son düzenlemelerden sonra bu oranın artacağını düşünüyorum” dedi. Kamuda en düşük maaşın 22 bin liraya çıkarılmasının asgari ücret civarında kazananların daha çok özel sektöre yığılması sonucunu getireceğini belirten Kozanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Böylece beyaz yakalı, orta gelir düzeyinde, genellikle üniversite mezunu çalışanların yaşam standartlarının ciddi şekilde düşeceğini düşünüyorum. Önümüzdeki dönemde emeğe yönelik mücadelelerin, ısrarlı taleplerin, buna bağlı olarak örgütlenmelerin özel sektörden kaynaklanacağı düşünüyorum. Plazalarda çalışanların satın alma güçleri en fazla düşen, dolayısıyla en fazla tepki gösteren kesim olacağını düşünebiliriz. Dolayısıyla bir zamanlar plazalarda sık sık yapılan iş bırakma eylemlerinin yeniden başlayacağını öngörebiliriz.”
Son yapılan ücret ayarlamalarının AKP’nin ekonomi yönetiminin mutlak yoksulluk hatta açlığa varan bir yaşam standardı kaybını engellemeye yönelik olduğu izlenimini verdiğini vurgulayan Kozanoğlu, şunları söyledi:
“Asgari ücretin enflasyona paralel artırılması, en düşük emekli maaşının seçim öncesi 5 bin 500 liradan 7 bin 500 liraya çıkarılması, kamu işçilerinin sözleşmelerinin yüzde 54’le bağlanması gibi örnekler bunu doğruluyor. En son da kamuda yüzde 17,55 artı seyyanen 8 bin 77 liralık ücret zammı yapılarak, en alt gelir grubundaki kamu çalışanlarının maaşları 22 bin liraya yükseltildi. Bu durumda üç özellik dikkatimizi çekiyor. Biri doğrudan doğruya işgücüne katılanlar emekli olanlara yani yıllarca işgücü piyasasında emeklerini arz etmiş ve bunun meyvesini şimdi yeme hakkını kazanmış olanlara göre tercih ediliyor. Çünkü SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarının yüzde 25 artırılacak olması emeklilerin satın alma güçlerinin gerileyeceğini gösteriyor. Bu süreçten ikinci zararlı çıkanlar kamuda nispi olarak uzun yıllar çalışmış, daha kıdemli ve donanımlı insanlar yani profesyonel meslek gruplarına mensup akademisyen, doktor, mimar gibi çalışanlar olacak. Çünkü seyyanen yapılan artış onların gelirlerinin daha az azalmasına neden olacak. Bu da insanların daha uzun yıllar çalışma, bir an önce emekli olmayı düşünmeme veya çalıştıkları sürece kariyerlerini yüksek lisans, doktor ve üniversite bitirerek yukarı taşıma motivasyonlarını düşürme tehlikesini taşıyor.”