Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek seçim sonrasına ilişkin yaygın ve yüksek oranlı vergi artışı beklentilerini boşa çıkardı. Şimşek 'KDV, kurumlar vergisi ve gelir vergisi oranlarında genel artış olmayacak. MTV'ye ilişkin yeni düzenleme düşünmedik' dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Bloomberg HT-Habertürk ekranlarında ekonomiye ilişkin yaptığı değerlendirmede seçimden sonra yüksek oranlı vergi artışları beklentisini boşa çıkardı. Vatandaşa da, piyasalara da iş alemine de sürpriz yapmayacaklarını ve enflasyonu yükseltecek adım atmayacaklarını söyleyen Şimşek “İlk geldiğimiz gün dedik ki, öngörülebilirlik, şeffaflık. OVP’de bizim maliye politikası konusunda ortaya koyduğumuz vizyon neyse onu uygulayacağız. Biz vergi istisnalarını gözden geçireceğiz diyor. O istisnalardan verimli olmayanla ilgili çalışma yapacağız diyor. KDV genel artışı olmayacak. Kurumlar vergisinde artış olmayacak. Gelir vergisi oranlarında artış olmayacak. MTV’de yeni düzenlemeyi aklımızın ucundan geçirmedik” dedi.
Kurala dayalı, uluslararası normlara uygun, öngörülebilirliği artıran bir program ortaya koyulduğunu belirten Şimşek iki geçici ve bir kalıcı olmak üzere üç temel hedef olduğunu açıkladı. Bakan Şimşek hedeflere ilişkin şunları söyledi:
“Programımızın özü enflasyonu tek haneye indirmek, fiyat istikrarından çok uzağız ama hedefimiz bu. İkinci hedefimiz bunu destekleyecek nitelikte mali disiplinin yeniden tesis edilmesidir. Mali disipline baktığımızda bütçe performansı iyi. Deprem felaketi yaşadık. Bütçe açığı çok arttı. Bütçe açığının yüzde 3’ün altına çekilmesi ana hedeflerimizden bir tanesidir. Borcun da milli gelire oranını kalıcı şekilde yüzde 40’ın altında tutmaktır. Cari açığı uygulayacağımız politikalarla milli gelire oranla yüzde 2,5’in altına çekmek. Sürdürülebilir cari açık. Dış borcu aşağı çekmek, ihtiyaç duyulan rezervi kalıcı şekilde sağlamak. Bu da üçüncü hedefimiz.”
Şimşek “Bu hedeflere ulaşmada bize ayak bağı olan kur korumalıdan çıkış hedefimiz var. Burada piyasaları bozmadan kademeli çıkış hedefliyoruz” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in konuşmasında şu konular öne çıktı:
– Türkiye’nin Ağustos’a kadar risk primi farkı gelişmekte olan ülkelerin çok üstündeydi. Ağustostan itibaren gelişmekte olan ülkelerden çok daha düşük spreadlerle uluslararası finansmana erişim sağladık. 700 CDS’ten 300’e gerileme piyasanın bu programa inandığını gösterir.
– Geçen senenin ilk beş ayında net çıkış olmuş. Haziran 2023’te 11.4 milyar dolar net portföy girişi var. Türkiye geçen sene uluslararası piyasalardan 10 milyar dolar borçlandı ama yüksek faizlerden borçlandı, faizler şimdi aşağı indi. Türkiye’de rezervler mayıs itibariyle 98,5 milyar dolara inmişti, şu anda 130 milyar doların üstünde.
– Döviz dönüşümlü mevduatı dikkate alırsanız rezervlerdeki artış 60 milyar dolar civarındadır. DDM’deki azalmayı izlerseniz ve rezerv artışıyla birlikte düşünürseniz 60 milyar dolar düzeyinde artış var. Bankalar Ocak-Mayıs döneminde 100 dolar borç öderken 96 dolar bulabiliyordu. Şu anda yüzde 138’e çıktı. Bankalar 100 dolar borç öderken 138 dolar bulabiliyor.
-Bizim için uzun vadeli perspektif daha önemli. Biz dedik ki ekonomide yeniden dengelenme, iç talebin ılımlı hale geldiği, dış talebin büyümeyi destekleyici noktaya geldiği bir yapı istiyoruz. Böyle bir ekonomide büyümenin kompozisyonda enflasyonu aşağı çekmemizi ve cari açığı aşağı çekmeyi sağlayacak temel koşuldur. 2023’ün ikinci çeyreğinde yurt içi talebin büyümeye katkısı 10.2 puan. Net ihracatın etkisi -6,3 puan. 3. çeyrekte düzelmeye başlıyor. Net ihracatın etkisi -6,3’ten -2,6’ya yükseliyor. 4. çeyrekte 2023 yılı yurt içi toplam talebin büyümeye katkısı 4,6 puana iniyor. Net ihracatın etkisi -0,6, yani sıfıra yaklaşıyor. Net ihracatın etkisi pozitife dönmüştür. Bizim istediğimiz bu. Enflasyonu aşağı çekmenin bütün koşulları şu anda hazırlanıyor.
-2 aylık cari açık 60 milyar doların üzerine çıkmıştı. Aralık’ta 45 milyar dolara geriledi. 2 aylık dış ticaret rakamlarına bakarsak 13,2 milyar dolarlık iyileşme var. Cari açık Şubat-Mart aylarında 30-35 milyar dolar aralığına inecek. Cari açık dramatik şekilde daralıyor.
-Bugünkü enflasyon son 12 ayın enflasyon rakamıdır. Önümüzdeki 12 ay enflasyon düşecektir. Piyasalar çok net şekilde inanıyoruz, enflasyon düşecek diyor. Enflasyonda aylık bazda trendleri incelediğimiz zaman Ocak, kısmen Şubat trend programla uyumlu bir şekilde. Geçen sene Eylül sonrasında çok net bir trend var.
-Trend ortaya koyduğumuz hedef patikasıyla yüzde 36 orta nokta. 30-42 arasında belirsizlik noktası var. Ocak ayında bazı faktörler nedeniyle bir miktar yüksek çıktı. Şubat’ta da etkileri olabilir. Mart’ta da yeni baştan çok net trende oturacak. Dezenflasyon hedeflerimizle uyumlu hale gelecek. Yıllık enflasyon yüksek kalacak.
-Para politikası gecikmeli olarak çalışacak. Dolayısıyla önümüzdeki aylarda iç talepte ılımlı seyri net olarak göreceğiz. 2021’de dolar/TL kuru 18’e çıkıyor, 2023’ün ilk çeyreğinin sonuna kadar aynı seviyede kalıyor. Kuru serbest bıraktık, geçici olarak enflasyonist etki yarattı. Geçen sene gelir politikalarının etkisi var, deprem olmuş, inşaat malzemeleri özellikle orada inşaat malzemelerinde çok ciddi artış var. Bu sene böyle bir şey olmayacak.
-Seçim sonrasına ilişkin tabiri caizse devalüasyona ilişkin beklentiler bana çok anlamlı gelmiyor. Bu ülkenin cari açığı azalıyor. Döviz ihtiyacımız azalıyor. Muazzam şekilde rezerv birikim imkanımız olacak. Türkiye’den net olarak portföy girişi var. Türkiye gibi hikayesi olan beklenti oluşturabilecek fon akışı olacak. Dünya Bankası’yla ve diğer uluslararası bankalarla çok iyi diyaloglar kurduk. G20’den geldim. Bütün bu çok taraflı bankalarla oturduk konuştuk. Ciddi kaynak sağlayacaklar. 12.7 milyar dolar proje kredisi bekliyoruz. Türkiye’ye döviz girişi artacak. TL geçen mayıs ayında seçim öncesinde bahsediyorum. Faiz çok düşük değil miydi. MB’nin politika faizi 45. Bu haftalık, yıllığı yüzde 56’lara geliyor. TL’yi destekleyen politika seti var. TL’yi cazip hale getiren politika seti var. TL neden değer kaybetsin? 56 ülkede 100 tane enflasyon şoku incelendi dedim.”
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, daha önce piyasanın gündeminde önemli yer işgal eden döviz, fon ve faiz gelirlerinde yüzde 40 vergi yetkisi ile ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Şimşek, Bloomberg HT-Habertürk özel yayınındaki röportajında konuya ilişkin soruyu şu şekilde cevapladı:
“Biz o yetkiyi alırken, gelir vergisinin üst dilimine kadar dedik. Gelir vergisinin üst dilimi yüzde 40’tır. Ama burada hangi tedbiri, hangi sıralamayla, hangi dozda uygulayacağımız ayrı bir husus. Başından beri ne yapılması gerektiğini biliyoruz. Ama ne zaman, hangi sıralamayla, hangi dozda yapılacağı hususu her zaman kitabi olmuyor. Makro ekonomi kitaplarında bu yok. Burada biraz sanat boyutu ön plana çıkıyor.
Şunu net olarak ortaya koyalım: Biz piyasaları tedirgin edecek adımlar atmayız. Tabii ki vergide adalet üzerine çalışacağız. Vergide adalet demek herkesin kazandığı ölçüde bir miktar vergi vermesi demektir. Bu ayrı bir konu. Ama bizim yüzde 40’a kadar yetki almış olmamız, yüzde 40’ı kullanacağımız anlamına gelmiyor. Biz bundan sonraki düzenlemelerimizde ideali dikkate alacağız. Ama oraya geçiş üç yıl mı alır, beş yıl mı alır, 10 yıl mı alır, bu ayrı bir konu.
Ama elimizin altında bütün enstrümanlar olsun. Bizim ne Borsaya ne de başka alana piyasayı bozacak herhangi bir vergi düzenlemesi şu an gündemimizde değil. Biz kur korumalıdan çıkışı bile piyasayı bozmadan, kademeli yapıyoruz. Rezerv birikimini bile, ilk verdiğim mesajlardan biridir, piyasa koşulları elverdiği ölçüde yapıyoruz.”