Mevduat faizi 20 yılın zirvesinde: Yüzde 28,10
Merkez Bankası’nın aldığı KKM ve TL mevduat kararlarının ardından bankacılarla konuştuk ve ilk günü hareketsiz geçirdiklerini öğrendik. Bazı bankaların da mevcut TL hesaplarının faizlerini artırmaya yanaşmadıkları gözleniyor.
Merkez Bankası’nın Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) TL hesaplarına dönüş planı, uygulamanın ilk gününde istenen etkiyi yaratmadı. Bankaların, istenenin tersine, normal TL mevduat faizlerini artırmak istemediklerini, KKM’den sert dönüş şikayetlerini Merkez Bankası’na ilettiklerini öğrendik.
Bankacılarla konuştuğumuzda, bazı bankaların uygulama için ilk günü hareketsiz geçirdiklerini öğrendik. Bazı bankaların ise KKM’den TL hesabına dönecek tasarruf sahiplerine yüksek faiz verip, mevcut TL hesaplarının faizlerini ise artırmaya yanaşmadıkları gözleniyor. Yıl sonuna kadar 1.2 trilyona ulaşacak TL’den oluşmuş KKM hesaplarının yarısının bozulmasının 600 milyar TL tutacağını belirtiyorlar. Buna karşılık normal TL mevduatlarda bunun 8-10 katı birikim olduğunu, bunların faizlerini artırmaya yanaşmayacakları, böylece paçal maliyeti düşürmeye çalışacakları öğrenildi.
Şu anda normal TL hesaplarına yüzde 25 civarında faiz verildiğini hatırlatan bankacılar, tüm TL hesaplarına birden en azından 10 puanlık artırım yapılması halinde bunun maliyetleri çok yükselteceklerini söylüyorlar. Buna karşılık sadece KKM’den dönen hesaplara yüksek faiz verince, paçal maliyet biraz artsa da tüm TL’ye yüksek faiz vermeye kıyasla çok düşük olacağını belirtiyorlar.
Bu arada Merkez Bankası’nın döviz hesaplarına girişi engellemeye çalışmasına rağmen bankaların tavrı öyle değil. Bankaların TL’ye dönmek istemeyen KKM müşterilerine döviz hesabı açmakta bir sıkıntı yaşamayacağı belirtiliyor. Zorunlu karşılığı artırılmasına rağmen bankaların döviz hesaplarını cazip kılmak için bu hesapların yüzde 1 olan faizlerini 2-3’e bile çıkarabilecekleri tahmin ediliyor. Çünkü dışarıdan döviz borçlanınca yüzde 7-8 faiz ödeyen bankalar içerideki döviz tasarrufunu yüzde 1 maliyetle çekebiliyor. Zorunlu karşılık artsa da döviz hesabı açmak, döviz finansmanı açısından bankalar açısından daha kârlı oluyor.
Özel bankaların eğiliminin bu şekilde olduğunu belirten bankacılar, bunu bozacak tek unsurun kamu bankalarının devreye sokulması olduğunu belirttiler. Ziraat Bankası, Halkbank gibi kamu bankalarının devreye girip TL hesapların tümüne yüzde 40 faiz uygulayacağını açıklaması halinde, çok kısa sürede özel bankaların da bu faiz oranlarını vermek zorunda kalacakları belirtiliyor.
Ekonomi yönetiminin ilk günlerde bu hareketleri izleyeceğini tahmin eden bankacılar, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nda alınacak faiz kararının ardından taşların yerine oturacağını söylediler. Dolayısıyla yeni uygulamanın oturmasının bir haftayı bulabileceği tahmin ediliyor.
Bu arada ekonomi yönetiminin kafasındaki kredi faiz oranının da netleşmesinin beklendiği, mevduat faizinin bundan da etkileneceği belirtiliyor. Şu anda yüzde 35-40 arasındaki ticari kredi faiz oranının bu uygulama ile 40’ı aşacağına kesin gözüyle bakılıyor. Bununla birlikte fonlama faizinin 1.8 katı olarak uygulanan ticari kredi faiz oranı tavanının da değişmesi bekleniyor. Bankacılar 1.8 katı limitinin daha yukarılara çıkabileceğini, bu takdirde kredi faiz oranlarının yüzde 50’ye doğru yönlenebileceğini belirtiyorlar.
Uygulamanın bu kadar yan sonuçları olması, amaçlanan etkinin yaratılamaması bu ölçüde tahmin edilmiyordu. Buradan yola çıkarak Merkez Bankası yönetiminin uygulama konusunda dersine iyi çalışmadığı ve boşluklar bulunduğunu söyleyen bankacılar var. Uygulamanın topal çıktığını kaydeden bir bankacı, tüm sonuçlarının hesaba katılmadığının anlaşıldığını söyledi. Buna karşılık geçici madde 15 ile Merkez Bankası’nın yapacağı değişikliklerin beklenmesi gerektiğini, yine kredi faiz rasyosunun değişmesinin söz konusu olduğunu, yani uygulamanın tam oluşmadığını belirten bankacılar da var.
Sonuç olarak bakıldığında yine aynı noktaya geliyoruz; politika faizini artırmak yerine yan yollarla sıkılaşma sağlamaya çalışırsanız bu tür olumsuz ve istenmeyen sonuçların ortaya çıkması kaçınılmaz oluyor. Halbuki politika faizi baştan yüzde 35-40’lara çıksaydı, ne döviz talebi böyle devam eder, ne rezervler erir, ne de bu tür kargaşalar yaşanırdı. Şimdi politika faizi dışında tüm faizler artırılmaya çalışılıyor ama o da sıkıntılı bir süreci beraberinde getiriyor.
Piyasa tahminlerine göre bu haftaki faiz artırımı beklentisinin 2,5 puan olduğunu görüyoruz. Halbuki 5 puanlık bir artırım yapılsa, bu uygulama bile çok daha amaçlanan sonuçlara hizmet eder duruma gelir…