İstanbul’un enflasyonu dirençli çıktı
Tahvil piyasasına ciddi para getiren yabancı yatırımcı yeni yılla birlikte Türkiye’den ayağını kesti. Borsa enflasyondan kaçan yerli tasarruf sahiplerinin sırtında 9400’e kadar geldi ama taze para getirecek yabancılar ortada olmadığı için tıkandı.
Çünkü yabancı yatırımcı ortada yok ve yerli yatırımcının nefesi buraya kadar yetti. Ve aslında zaten borsa yerli yatırımcıyla yine çok iyi yükseldi. BIST 100 endeksi 26 Aralık’ta 7260 seviyesinden kapatmıştı, bu hafta başında 9400’ün üzerini zorluyordu. Yani iki ayda yüzde 30 ralli yaptı. Bu dönemde enflasyonun üzerinde getiri sağlayan tek yatırım aracıydı. Sadece ENAG’ın açıkladığı enflasyonu değil aynı zamanda TÜİK’in resmi enflasyonunu da kastediyorum. Geçen yılın sonunda yüzde 50’ye yaklaşan enflasyon ocak ayından itibaren gerilemeye başlamış ve yüzde 40’ın da altına inmişti. (Merkez Bankası’nın açıkladığı ortalama faiz oranları verisi gerçeği yansıtmıyor, zira kur korumalı mevduat mudilerine standart TL mevduata geçsinler diye bir seferliğine önerilen özel faizi de içeriyor.) Döviz desek, Merkez Bankası’nın rezerv satışları sayesinde artış oranı TÜİK’in enflasyonunun altında kalmıştı. Prof. Dr. Hakan Kara’nın dün paylaştığı veriye göre dövizi tutmak için yılbaşından bu yana rezervlerden 10 milyar dolardan fazla satıldı. Bundan gram altın da etkilendi, onsun yeni yıla zayıf girmesinin de etkisiyle ondaki artış da ocak ayındaki yüzde 7’lik resmi enflasyonun çok altındaydı.
Bu durum, yani geleneksel yatırım enstrümanlarının enflasyondan koruyamaması borsadaki yüzde 30’luk yükselişin temel sebebiydi. İnsanlar tıpkı Nureddin Nebati’nin Hazine ve Maliye Bakanlığı döneminde olduğu gibi paralarını koruyabilmek için borsaya koştu. Tabii “insanlar” derken borsadan anlayanları kastediyorum. Haydi onlara bir de hisse senedi fonları aracılığıyla borsaya yatırım yapanları ekleyelim… Peki geriye kalanlar ne yaptı? Ellerindeki paranın enflasyon karşısında erimesini izleyecek değiller ya, harcadılar! Nitekim talebi azaltmak için alınan onca önleme rağmen ocak ayında otomobil satışları yine rekor kırdı.
Enflasyonla mücadele ettiğini söyleyen bir Merkez Bankası’nın olduğu ülkede vatandaşların tasarruflarını nasıl koruyacaklarını bilememelerinin ve bu nedenle harcamalarının, yani talebi daha da artırmalarının tuhaf olduğunu söylemeye gerek bile yok. Bizim gördüğümüz bu tuhaflığı ekonomi yönetimi görmüyor mu peki? Hal böyleyken Merkez Bankası’nın yaptığı şahin açıklamalara, 2025 yılı için konulan yüzde 14 enflasyon hedefine nasıl inanalım?
Vatandaşın inanmadığına yabancı yatırımcı nasıl inansın peki? Enflasyonla mücadelenin samimiyeti konusunda büyük şüphelerin olduğu bir ülkenin tahvillerine, borsasına nasıl yatırım yapsın? Nitekim geçen yılın kasım ve aralık aylarında Türkiye’yle ilgili artan iyimserliğe bağlı olarak özellikle tahvil piyasasına ciddi para getiren yabancı yatırımcı yeni yılla birlikte Türkiye’den ayağını kesti. Yabancı yatırımcı bu dönemde borsada hiç yoktu demiyorum, küçük tutarlarla alım yapmaya devam eden yabancı yatırımcılar yine de vardı. Nitekim yabancı yatırımcıların likit ve derin olduğu için tercih ettiği banka hisselerinin borsanın geri kalanından daha çok yükselmesinin nedeni biraz da buydu. Ama yabancıların alımları borsaya ralli yaptıracak tutarlarda değildi. Bir hafta alıyorlarsa, diğer hafta satıyorlardı. Bekledikleri, acele etmedikleri ortadaydı.
Özet: Borsa enflasyondan kaçan yerli tasarruf sahiplerinin sırtında 9400’e kadar geldi ama taze para getirecek yabancılar ortada olmadığı için tıkandı. Bu ortamda hep aynı parayla dönüp duran borsada yerli yatırımcıların en azından bir kısmının yüzde 30’luk yükselişi yeterli bulup köşeye çekileceği ortadaydı. Nitekim önceki gün ve dün bu oldu.