Ekonomistler tedirgin: Tahvil zorunluluğu Türk bankalarını da zorlayabilir
Credit Suisse Group AG Yönetim Kurulu Başkanı Axel Lehmann, bankanın UBS'e satılmasıyla sonuçlanan gelişmelerin ardından oluşan güven kaybı nedeniyle hissedarlardan özür diledi. Axel Lehmann bankanın batışından kendisi dahil tüm yönetimin sorumlu olduğunu da ifade etti.
Credit Suisse Group AG Yönetim Kurulu Başkanı Axel Lehmann, bankayı kurtaramadıkları için “gerçekten çok üzgün olduğunu” söyledi. Zürih’teki yıllık hissedarlar toplantısında konuşan Lehmann skandalların izini silmek konusunda başarısız olduklarını belirterek, “Banka kurtarılamaz hale gelmişti” dedi. Lehmann bankanın batışında kendisi de dahil yönetimin sorumlu olduğunu, UBS’in satın alma teklifini kabul etmek zorunda olduklarını belirtti.
Yıllarca süren skandal, zayıf risk yönetimi eleştirileri ve yüz milyarlarca nakit çıkışının ardından Credit Suisse iflasın eşiğine gelmiş ve UBS, 260 milyar dolara varan devlet ve merkez bankası desteğiyle 19 Mart’ta Credit Suisse’i 3 milyar franga (yaklaşık 3,2 milyar dolar) satın almıştı. Bu, 15 yıl önceki küresel finansal krizden bu yana Avrupa’nın en büyük bankacılık anlaşması olarak kayıtlara geçerken, yapılan araştırmalarda, İsviçre halkının çoğunluğunun söz konusu anlaşmayı desteklemediği ortaya çıkmıştı.
Credit Suisse CEO’su Ulrich Koerner de “Credit Suisse’in iflası, sadece İsviçre için değil, küresel ekonomi için bir felaket olurdu” değerlendirmesini yaptı. Bankanın yıllık genel kurulunda bazı hissedarlar, önemli miktarda para kaybedilmesi ve binlerce çalışanın işinin tehlikede olması nedeniyle Credit Suisse’deki gelişmeler konusunda “sert” eleştirilerde bulundu.
Avrupa’da bankalar UBS ile Credit Suisse arasındaki anlaşmada, nominal değeri 16 milyar franklık (17,3 milyar dolar) sermaye benzeri borçlanma aracı olan AT1 tahvili silinmesinin ardından baskı altında kalmıştı. UBS ve Credit-Suisse’de çalışanların yüzde 30’una kadarının işten çıkarılmasının planlandığı belirtilmişti.
Dünyanın en büyük yatırımcılarından biri olan Norveç Varlık Fonu’nu yöneten Norges Bank’ın Yatırım Yönetimi, bankanın yıllık genel kurulunda, Credit Suisse Group AG Yönetim Kurulu Başkanı Axel Lehmann ve diğer 6 yöneticinin yeniden seçilmesine karşı oy kullanacağını bildirmişti.
Bu arada, İsviçre Federal Savcılığı, 1 Nisan’da Credit Suisse’in, rakibi UBS tarafından devlet desteği ile “acil” devralınması nedeniyle soruşturma açmıştı.
Küresel finansal istikrarı sağlamaya yardımcı olmak için devlet yardımıyla tasarlanan anlaşma, 1,6 trilyon dolarlık varlığa sahip yeni bir bankanın büyüklüğüne ilişkin endişeleri artırmıştı.
Analistler, Credit Suisse’in düşüşünün, “dünyanın önde gelen servet yönetimi merkezi” olarak İsviçre’nin güvenilirliğine ciddi bir darbe indirerek ülkenin düzenleme ve kurumsal yönetişim konusundaki itibarını sorgulatır hale getirdiğini belirtiyor.
Deloitte’un 2021’deki araştırmasına göre, İsviçre’nin finans kurumları 2,6 trilyon dolarlık uluslararası varlığı yönetiyor ve bu da ülkeyi, İngiltere ve ABD’nin önünde dünyanın en büyük finans merkezi haline getiriyor.