DİSK’ten TÜİK önünde protesto: Enflasyonun sebebi ücretler değil
DİSK Genel Başkanı Anzu Çerkezoğlu, asgari ücretin sürekli olarak revize edilen ve gerçekçi olmayan enflasyon hedeflerine göre artırılmasının kabul edilemeyeceğini vurgulayarak, 'Açlık ve yoksulluk sınırları göz önünde bulundurulmalı' dedi.
Asgari ücret görüşmelerine katılmayan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), ilk oturumu yarın yapılacak ve görüşmeleri bu ay tamamlanacak asgari ücret maratonu öncesinde konuya ilişkin taleplerini kamuoyuna duyurdu. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 2025 yılı asgari ücretinin yüksek enflasyon koşulları altında belirlenecek olmasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Çerkezoğlu, 2024 yılı asgari ücretinin enflasyon karşısında ciddi bir erimeye uğradığını belirterek, 2025 asgari ücretinin yalnızca yılın ilk yarısı için geçerli olacak bir artışla belirlenemeyeceğini vurguladı. Yüksek enflasyonun devam ettiği bir ortamda, yılda bir kez yapılan asgari ücret artışının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Çerkezoğlu, “Önümüzdeki günlerde belirlenecek asgari ücret, 2025 yılının tamamı için geçerli bir rakam olamaz ve olmamalıdır” dedi.
Artık Türkiye’de asgari ücret sadece yılın son aylarında değil, yılın tümünde çalışanların en temel gündemlerinden biri haline geldi. Bunun nedeni maalesef çok acı bir gerçeğimizdir diyen Çerkezoğlu şunları söyledi:
“Türkiye’yi bir asgari ücretliler ülkesi haline getirdiler. Asgari ücretliler işçi sınıfının çok küçük, çok istisnai bir bölümünü kapsaması gerekirken ülkemizde asgari ücret ortalama ücret haline geldi. Asgari ücret ve komşuluğunda ücretlerle çalışanların oranı özel sektörde yüzde 50’leri buldu. Türkiye’de her üç işçiden ikisi asgari ücretin sadece yüzde 20 fazlası ve altında bir ücret ile çalışmaktadır. Kadın işçilerde bu oran daha da yüksektir.
Konfederasyonumuzun Araştırma Merkezi DİSK-AR’ın yıllardır hazırladığı raporlarda vurguladığı asgari ücretin giderek yaygınlaştığı ve ücretlerin asgari ücrete yakınsadığı gerçeğini artık bilim dünyası da kabul ediyor. Hükümet çevreleri bile bu gerçeği kabullenmek zorunda kalıyor.
Asgari ücretin ortalama ücret haline geldiği gerçeği yine Merkez Bankası ve farklı araştırmacıların yaptığı çalışmalarla da doğrulanmaktadır ve bugün paylaşacağımız DİSK-AR raporunda bu veriler detaylı biçimde yer almaktadır.
Kısacası ülkeyi yönetenler hepimizi yoksullukta eşitleyen, bütün ücretleri aşağıya doğru baskılayan politikalarını devam ettirerek işçisi, emekçisi, emeklisi hepimizi asgari bir yaşama mahkûm etmektedir. İktidarın hesabını vermesi ve derhal değiştirmesi gereken konu budur: Asgari ücret dünyanın her yerinde sembolik bir ücret iken, ülkemizde ortalama ücret haline geldi ve bu ülke, bu halk, Türkiye işçi sınıfı bunu hak etmiyor.”
“2025 Asgari Ücreti açıklanırken sadece rakamlar duymak istemiyoruz. Asgari ücreti açıklayan hükümet yetkilisinin, aynı gün, aynı açıklamada, sendikal hakların kullanımının önündeki engellerin kaldırıldığını da duyurmasını istiyoruz. 2024 Aralık ayında sadece asgari ücret değil, toplu iş sözleşmesi hakkına ulaşmanın önündeki yasal ve fiili engellerin kaldırıldığı da ilan edilmelidir. İşverenlerin açtığı ve yıllar süren yetki tespit ve itiraz davalarının toplu iş sözleşmesi sürecini durdurmayacağı, bekletici sebep olmayacağı açıklanmalıdır. Asgari ücret belirlenirken, aynı zamanda asgari ücrete mahkumiyetin ortadan kalkması, ücretlerin toplu pazarlıkla belirlenmesi için yasalarımızda var olan “teşmil” mekanizmasının hayata geçirilmesine yönelik somut adımlar atılmalıdır. Örneğin 2024’ün Aralık ayında asgari ücret ilan edilirken, teşmil mekanizmalarının uygulamaya geçeceği, yani toplu iş sözleşmelerinin sendikasız işyerlerine de uygulanacağı “iş kolları” duyurulmalıdır.”
DİSK Genel Başkan Çerkezoğlu, asgari ücret tespit sürecinde beklenti ve taleplerini şöyle sıraladı:
1-Asgari ücret değil toplu iş sözleşmesi kapsamı genişletilmeli
Asgari ücret civarında çalışanların kapsamı çok yüksektir ve asıl mesele asgari ücretle çalışanlarının kapsamını daraltmak ve ücret düzeylerini toplu pazarlıkla belirlemektir. Milyonların asgari ücrete mahkûm edilmemesi için Aralık 2024’te sadece asgari ücret değil, Türkiye’de sendikalaşma ve toplu pazarlığın kapsamını artıracak adımlar da ilan edilmelidir. Bunun için 6356 sayılı Kanun’da yer alan antidemokratik unsurlar, barajlar, engeller ortadan kaldırılmalıdır. Çalışma Bakanlığı sendikalara bizzat kendi verdiği toplu iş sözleşmesi yetkisine sahip çıkmalı; işverenlerin açtığı ve yıllar süren yetki tespit ve itiraz davalarının toplu is sözleşmesi sürecini durdurmayacağı, bekletici sebep olmayacağı açıklanmalıdır. Yine 6356 sayılı yasada yer alan teşmil mekanizması işletilmeli, 2025 yılında toplu iş sözleşmelerinin sendikasız işyerlerine de uygulanacağı işkolları duyurulmalıdır.
2-Asgari ücretin tespitinde asgari ücretin ortalama ücret haline geldiği dikkate alınmalı
Asgari ücret ülkemizde en düşük ve istisnai bir ücret değildir ve hızla ortalama ücret haline dönüşmektedir. Asgari ücret, milyonların meselesidir. Asgari ücret tespitinde bu gerçek dikkate alınmalıdır.
3-Asgari ücret artışında resmi enflasyon değil, kişi başına gsyh artışı esas alınmalı
Asgari ücret baskılanmış ve güdümlü resmi enflasyona göre değil geçim şartlarına ve ekonomik büyümeye göre saptanmalıdır. Dar gelirlilerin gıda enflasyonu ile kişi başına ekonomik büyüme asgari ücret artışında esas alınmalıdır.
4-Asgari ücret yüksek enflasyon koşullarında yıl içinde tekrar belirlenmeli
Yüksek enflasyon koşullarında yılda bir kez asgari ücret belirlenmesi çalışanları kayba uğratmaktadır. Bu nedenle enflasyon tek haneli oranlara düşünceye kadar asgari ücretin yılda birkaç kez belirlenmesi zorunludur.
5-Asgari ücret belirlenirken geçim şartları gözönünde bulundurulmalı
Asgari ücret artışında yoksulluk sınırı bir kriter olarak dikkate alınmalı ve hanede iki kişi çalıştığı varsayılarak, haneye en az yoksulluk sınırı kadar gelir girebilmesi sağlanmalıdır.
6-Asgari ücret uluslararası kurallara uygun saptanmalı, işçinin kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu hanehalkı birlikte hesaba katılmalı
Türkiye’de asgari ücretin tespitinde uluslararası standartlara uyulmuyor. Birleşmiş Milletler, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Avrupa Konseyi standartları dikkate alınmıyor. Asgari ücret tespitinde işçinin ailesi hesaba katılmıyor. Asgari ücret tespitine ilişkin 131 sayılı ILO Sözleşmesi onaylanmalı, Avrupa Sosyal Şartı’na asgari ücretle ilgili konan çekince kaldırılmalıdır. Asgari ücret hesabında sadece işçinin kendisi değil, uluslararası standartlara uygun şekilde işçinin geçindirmekle yükümlü olduğu aile bireyleri de esas alınmalıdır.
7-Asgari ücret sonrası ilk gelir vergisi tarife oranı yüzde 10’a düşürülmeli
Asgari ücrete sağlanacak vergi muafiyeti ve desteği yanında asgari ücret sonrası ilk vergi dilimine uygulanacak oran yüzde 10’a düşürülmelidir. Böylece asgari ücrete yakın çalışan işçilerin daha az vergi vermeleri sağlanmalıdır.
8-Gelir vergisi tarife dilimleri (Asgari ücret artışından az olmamak kaydıyla) yeniden değerleme oranında artırılmalı
Gelir vergisi tarife dilimleri adil biçimde düzenlenmediğinden çalışanların üzerindeki vergi yükü artıyor. Gelir vergisi tarife dilimleri, asgari ücret artışından az olmamak kaydıyla, yeniden değerleme oranında artırılmalıdır.
9-Asgari ücret istisnası vergiden değil, matrahtan indirim yoluyla uygulanmalı
Ücret gelirlerinin asgari ücret kadar kısmı gelir vergisinden istisna edilmiş olmasına rağmen istisna uygulamasının matrahtan indirim yerine vergiden indirim yoluyla yapılması nedeniyle ücretli çalışanlar asgari ücret vergi istisnasından gerektiği gibi yararlanamıyor. Asgari ücret vergi istisnası, vergiden değil, matrahtan indirim yoluyla uygulanmalıdır.
10-İşverenlere uygulanan 5 puan sgk prim desteği çalışanlara da uygulanmalı
Bütçeden karşılanan 5 puanlık SGK desteği halkın, emekçilerin vergileriyle işverenlerin finanse edilmesi anlamına gelmektedir. Bütçeden işverenlere 5 puanlık SGK prim indirimi sağlanmasına karşın aynı uygulama işçiler için söz konusu değildir. İşçiler için de 5 puanlık SGK prim desteği bütçeden/Hazine’den sağlanmalıdır.
11-Çağ dışı damga vergisi kaldırılmalıdır
Çağ dışı damga vergisi kaldırılarak ücretliler lehine bir düzenleme yapılmalı, böylece çalışanların gelirleri artırılmalıdır.
12-En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmeli
2008 yılında çıkarılan 5510 sayılı Yasa’dan önce asgari ücretten düşük emekli aylığı söz konusu değildi. Günümüzde emekli aylıkları Hazine tarafından karşılanan farkla 12.500 TL’ye tamamlanmaktadır. Emekli aylıklarında alt sınır geçmişte olduğu gibi asgari ücret olmalıdır.
13-Asgari ücret bütün işçiler ve memurlar için ortak saptanmalı
Devletin özel sektördeki işçilerle kamu işçileri ve kamu görevlileri arasında ayrım yapması Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu nedenle en düşük işçi, memur ile emeklilerin ücret ve maaşları aynı olmalıdır.