Dolarda sınırlı yükseliş sürüyor, gram altın rekora yakın
Kurları uzun süredir sabit tutmaya çalışan Merkez Bankası, artan talep nedeniyle dolar kurunun dün 27 TL’yi aşmasına izin vermek zorunda kaldı. İktisat çevrelerinde bu durum “Kurlarda yeniden merdiven sistemine dönülmek zorunda kalındı” yorumlarına yol açıyor.
Seçim sonrası göreve geldiğinde büyük umutlar bağlanan yeni ekonomi yönetimi, şimdiye kadar önemli bir değişiklik yapmayı başaramadı. Seçim öncesindeki eski yönetim zamanındaki gibi önce kurları bıraktı, çok artınca kurları sabit tutmaya çalıştı ancak buna rezerv gücü yetmeyince şimdi yeniden kontrollü olarak kuru bırakmak zorunda kalmış gözüküyor.
Yeni ekonomi yönetiminin politika faizlerinin önemli ölçüde artırılıp, negatif reel faizin çok azalmasını istediğini biliyorduk. Ancak Cumhurbaşkanı’nın isteği üzerine faizlerde önemli ölçüde artırım yapamadılar ve artık faiz artışının seçim sonrasına kaldığını, neredeyse açıkça ilan eder noktaya geldiler. Enflasyonun yeniden hızlanmasına rağmen faizlerde yeterli artış yapılamaması dövize ve altına olan talebi yeniden coşturdu.
Geçtiğimiz hafta birara duraklayan döviz rezervlerindeki erime bu hafta yeniden başladı ve öyle anlaşılıyor ki, daha fazla rezerv kaybına tahammül kalmadığı için, dün dolar kurunun 27 TL’yi aşmasına izin verdiler. Bu sabah yeniden dolar kuru 27 TL’nin altına çekilirse, bir süre daha kuru tutmaya çalışacaklarını söyleyebiliriz. Ancak buna fazla dayanacaklarını, dolar kurunu uzun süre 27 TL’de tutmaya güçlerinin yeteceğini sanmıyoruz. O nedenle dün başlatılan hareketle kurların küçük oranlarda kontrollü olarak artmasına izin verip, döviz talebinde oluşan baskıyı biraz azaltmak isteyeceklerini tahmin ediyoruz.
İktisatçılar daha önce bir ara uygulanan kurda merdiven sistemine geri dönüldüğü görüşündeler. Dün bir tweet atan Merkez Bankası eski genel müdürlerinden Ali Çufadar, iktisatçı Haluk Bürümcekçi’ye atıfla, buna “asimetrik merdiven sistemi “ denilebileceğini söylemiş. Rezervlerin, seçim öncesindeki kadar olmasa da, yeniden azalmaya başladığını bunun yeni ekonomi yönetimine ve döviz girişinin daha iyi olduğu yaz aylarına rağmen gerçekleştiğini hatırlatmış. Bunun tutarsız bir görünüm sergilediğine dikkat çeken Çufadar, bu ayki Para Politikası Kurul kararının kritik olacağını belirtmiş.
Yeni ekonomi yönetimi, tam tersini yapmak isterken, dolarizasyon oranı tarihte olmadık kadar yüksek seyrediyor. Mehmet Şimşek’in “başa bela” olarak nitelediği KKM hesapları devasa boyutlara ulaşıp son günlerde duraklamaya başlarken, son iki haftada döviz hesaplarına olan ilgi canlanmaya başladı. Bununla birlikte altın talebi de artıp, yüksek ithalat rakamları oluşunca, yeni ekonomi yönetimi, altın talebini durdurmak için “yarım gram basımını durdurmak” gibi, eski ekonomi yönetiminde alışık olduğumuz “nafile önlemler”e başvurmaya başladı.
Seçimden sonra kurların artmasına izin veren yeni ekonomi yönetimi, dolar kuru 27 TL’ye kadar çıkınca, Cumhurbaşkanının isteği üzerine, kurları bu noktada sabit tutmaya başladı. Bu hızlı artışa neden izin verildiği konusunda çeşitli tahminler var. Bunlardan biri “yabancıların isteği üzerine bunun yapıldığı ama yabancıların faizler yeterince artmayıp politika netliği görmedikleri için, bu kurlardan da Türkiye’ye para getirmediği” şeklinde. Çok hızlı kur artışının enflasyonu tetiklediği, önümüzdeki aylarda bunun tetikleyici etkisini azaltmak için kuru sabit tutmayı denedikleri de konuşuluyor. Kurlar artırılıp yüksek Temmuz zammının eritilmeye çalışıldığı yönünde bilinçli politika uygulandığı da söylenenler arasında. Ancak Merkez Bankası’nın KKM nedeniyle aşırı zarar etmesinin de etkisiyle kurların sabit tutulmasına çalışıldığı da belirtiliyor.
O veya bu nedenle, yeni ekonomi yönetiminin kurları hızla artırıp sonradan kuru sabit tutması göreve gelirken söyledikleriyle tutarsızlık gösteriyor. Arka kapıdan kura müdahale edilmeyecek denilip, kamu bankaları aracılığıyla olmasa bile, şeffaf olmayan rezerv satışlarıyla kurun sabit tutulmaya çalışıldığı da ortada.
Ama şimdi bu çabanın da sonuç vermediğini görüyoruz. Neden açık; faizleri yeterince artırmazsanız, TL’ye cazibe kazandırmanız da mümkün değil, dövize ve altına artan talebi de önlemeniz de…
Kısıtlamalarla talebin önlenemeyeceğini biz daha önceki yönetim döneminde görmüştük ve bu nedenle yeni ekonomi yönetiminin gelişi piyasalarda tezahüratlarla karşılandı. Belki eski yönetim isteyerek ve işi bilmediği için yanlış politika uyguluyordu ama yeni yönetim de bir şeyi değiştiremedi. Sorunun asıl nedenine yani enflasyonla samimi mücadeleye başlayıp, faize el atmadan, nafile çabalarla durumu seçime kadar idare etmenin peşine düşmüş gözüküyorlar.
28 Kasım 2024 - Merkez Bankası artık riskler yerine başarıları öne çıkarıyor
27 Kasım 2024 - Özel sektör hesabı yüzde 48’le yaparken enflasyon yüzde 21’e düşmez
26 Kasım 2024 - Enflasyonla mücadelede ‘kararlılık’ vurgusu yavaş yavaş unutuluyor
25 Kasım 2024 - Yüksek nakit açığı ve Merkez’in zararı enflasyon hesabını bozuyor