Ekonomist Mahfi Eğilmez Türkiye ekonomisinde gelinen nokta için değişen tüketim alışkanlıklarını ve kriz dönemlerinde ortaya çıkan "ruj etkisi"ni örnek verdi.
Ekonomist Mahfi Eğilmez Türkiye ekonomisinde gelinen nokta için değişen tüketim alışkanlıklarını ve kriz dönemlerinde ortaya çıkan “ruj etkisi”ni örnek verdi. Eğilmez’in yazısı, “Ekonomi kötüyse AVM’ler nasıl dolu?” sorusunu da açık biçimde yanıtladı.
“AVM’ler dolu, kafeler tıklım tıklım, hani kriz nerede?”
Bu soru son yıllarda sık sık gündeme geliyor. Kimisi iktidarı savunmak için kimisi ise gerçekten bu durumu sorguladığı için bu soru çok sık karşımıza çıktı.
Eski Hazine Müsteşarı Ekonomist Mahfi Eğilmez ise bu durumu yalın bir biçimde anlattı. Usta ekonomist bu durumun ekonomide “Ruj Etkisi” ve “Statü Endişesi” kavramları ile açıkladı.
Kendi blogunda kaleme aldığı “Orta Sınıf Nereye Gitti?” başlıklı yazısında Eğilmez, bu harcama çılgınlığının arkasında yatan psikolojik ve ekonomik nedenleri masaya yatırdı.
Eğilmez, “AVM’ler dolu, millet pahalı telefonları kapışıyor” diyenlere “işte tam da orada” dediğini belirterek, krizin tam da bu tüketim davranışının içinde gizli olduğunu vurguladı.
Eğilmez, kriz dönemlerinde ortaya çıkan “Ruj Etkisi” (Lipstick Effect) teorisine dikkat çekti. Bu teoriye göre, büyük harcamalardan (ev, araba gibi) umudunu kesen tüketiciler, kendilerini krizde değilmiş gibi hissetmek için nispeten küçük ama lüks görünen harcamalara (marka kozmetik, pahalı kahve vb.) yöneliyor.
Tüketicinin borçlanarak yaptığı lüks harcamaların bir diğer nedenini ise Alain de Botton’un “Statü Endişesi” ve Veblen’in “Gösteriş Tüketimi” tezleriyle açıklayan Eğilmez, toplumda saygı görme ve başarısız damgası yememe korkusunun insanları bu yola ittiğini belirtti.
Eğilmez durumu şöyle özetledi:
“Giderek pahalı hale gelen ve erişilmesi giderek zorlaşan konut satın almak, araba satın almak imkânı olmadığını gören insanlar para biriktirmeyi bir yana bırakarak ellerine geçen parayı bu üç etkinin altında kalarak harcıyorlar. Hatta bu uğurda borç almaya, kredi kullanmaya yöneliyorlar. O nedenle restoranlar, kafeler dolu, pahalı cep telefonları yok satıyor.”
Yazısında bir restoran sahibi dostuyla yaptığı sohbeti de aktaran Eğilmez sohbette Türkiye’deki sınıfsal değişimin net olarak görüldüğünü ifade etti.
Restoran sahibinin, “Son altı ayda restoranın müşteri yapısı değişti. Eskiden buranın müşterisi orta ve orta üst gelir grubundaki kişilerdi, şimdi artık orta üst ve üst gelir grubundakiler geliyor” dediğini aktaran Eğilmez, eski müşterilerin akıbetini sorduğunda ise “Onlar artık bir alt fiyatlı restoranlara gidiyorlar” yanıtını aldığını belirtti.
Eğilmez, bu gözlemden yola çıkarak Türkiye’nin sosyo-ekonomik yapısındaki çöküşe işaret etti:
“Orta sınıf kayboldu derken yanılıyormuşuz aslında. Orta sınıf kaybolmuyor, bir alt sınıfa düşüyor, orta üst gelirliler ise artık yeni orta sınıfı oluşturuyor.”
Konut ve araba satışlarının hız kesmemesinin sebebini ise TL’nin değersizleşmesi ile bu malları yatırım aracı olarak gören ve her yıl yenileyen “üst gelir grubuna” bağlayan Eğilmez, makasın giderek açıldığına işaret etti.