Kur korumalı mevduat olmasa Erdoğan kazanabilir miydi?
Merkez Bankası Başkan Yardımcısı ve Para Politikası Kurulu Üyesi Emrah Şener’in istifa ettiği haberleri dün sosyal medyada bir anda yayıldı. Teyit edilemeyen ve daha sonra Cumhurbaşkanlığı tarafından yalanlanan iddianın piyasayı bu kadar heyecanlandırmasının sebebi, Şener’in geçmişi.
Merkez Bankası Başkan Yardımcısı ve Para Politikası Kurulu Üyesi Emrah Şener’in istifa ettiği haberleri dün sosyal medyada bir anda yayıldı. Teyit edilemeyen ve daha sonra Cumhurbaşkanlığı tarafından yalanlanan iddianın piyasayı bu kadar heyecanlandırmasının sebebi, Şener’in geçmişi.
Şener rezerv satışlarından finansal sistemi kilitleyen onlarca düzenlemeye kadar son dönemdeki birçok uygulamanın arkasındaki isim olarak gösteriliyordu. Bu nedenle görevden ayrıldığı haberi, Mehmet Şimşek’in “rasyonel politikalara dönme” hedefinin bir adımı olarak değerlendirildi. Haberin piyasayı heyecanlandırmasının sebebi buydu.
Emrah Şener’in göreve başladığı 2016 yılından Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanı olduğu döneme kadarki Merkez Bankası kariyeri, özellikle veri bazlı analizler, finansal sistemin derinlikli takibi için kurulan yeni altyapı ve sistemler, karar mekanizmalarına katkı verecek ileri düzey finansal analizlere öncülük eden bir uzmana işaret ediyordu. Şener bu dönemde Merkez Bankası’nda yöneticilikten uzak bir görev tanımıyla ve sınırlı bir kadroyla çalışmalar yapan, sessiz sakin bir isim olarak tanınıyordu.
Ancak Albayrak’ın göreve gelmesiyle bu durumun değişmeye başladığı belirtiliyor. Şener’in üzerinde çalıştığı büyük veri seti ve analizler, sistemi mikro düzeyde kontrol etmeye odaklı Berat Albayrak’ın dikkatini çekiyor. Albayrak ve çevresindeki isimlerin bu altyapıyı kullanarak bankacılık sistemini de kapsayan bir kontrol sistemi kurmaya çalıştığı belirtiliyor. Ancak bu çalışmalar belki de yetersiz altyapı nedeniyle çok da işe yaramıyor.
Bu arada 2019 yılının başında Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı döneminde gündeme gelmeye başlayan rezerv satışlarının mucidinin de Şener değil Bakan’ın yakın çevresinden başka isimler olduğunu belirtelim.
Şener’in kaderi Murat Uysal’ın başkan olmasıyla değişiyor. Rezerv satışının modelinin değişmeye başladığı bu dönemde Şener’in bu değişime katkı verdiği kaydediliyor. Bu katkı ve desteğiyle Merkez Bankası’nda Uysal’ı da aşan bir rol üstleniyor.
Bu dönemde Merkez Bankası’nın swap (para takası ile borç alınan dövizler) hariç rezervi ilk kez eksiye inmiş (Mayıs 2020) ve bir kur atağı yaşanmıştı. Kısa süre sonra Merkez Bankası Başkanı Uysal görevinden alınmış, Albayrak da iki gün sonra Instagram’dan istifasını açıklamıştı. Bu süreçte Şener’in önemli rol oynadığına dikkat çeken kimi gözlemciler bu açıdan Albayrak’ın siyasi kariyerini bitirici bir rol oynadığını söylüyorlar.
Murat Uysal’ın yerine Merkez Bankası Başkanlığı’na atanan Naci Ağbal arka arkaya sert faiz artırımlarına giderken Emrah Şener’in bu kararları hararetle savunduğu da iddia ediliyor. Yani Merkez Bankası’nın geçen ayki faiz artırımı sonrasında Para Politikası Kurulu’nun eski üyelerine haklı olarak yöneltilen, “Şahap Kavcıoğlu döneminde faiz indirimine imza attıktan sonra şimdi faiz artırımı kararı almanızda çelişki yok mu?” eleştirisi Şener için yeni değil.
Naci Ağbal’ın görevden alınması sonrasında Merkez Bankası Başkanlığı’na atanan Şahap Kavcıoğlu döneminde de Şener’i etkili bir isim olarak görüyoruz. Kavcıoğlu döneminde rezerv satışları devam ederken bir yandan da Merkez Bankası çok sayıda mikro düzenleme ile finansal sistemi adeta kilitlemişti. Bu düzenlemelerin arkasında Şener’in olduğu zaman zaman iddia edildi. Ancak bürokrasi kaynakları Şener’in, Kavcıoğlu döneminde BDDK kökenli Başkan Yardımcısı Taha Çakmak ile birlikte dar bir grupla çalışarak bu kararlara katkı verdiğini söylüyor.
İlk başta dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “heterodoks ekonomi” söylemiyle uyumlu görünse de bu dönemde finansal sisteme yönelik alınan kararların arkasında bir modelin bulunmadığını, amacın günü kurtarmak olduğunu vurgulamakta da fayda var.
Özetlemek gerekirse, Şener hakkında ortaya atılan bazı iddialar temelsiz ve abartılı görünüyor. Karşımızda iktidarın belirlediği hedefleri emir kabul eden, bunlara yönelik olarak farklı ülkelerde denenmiş bazı yöntemleri Türkiye’ye uyarlamaya çalışan, kamunun düzenleme ve denetleme gücünü sistemin mikro kontrolü için kullanarak ömür uzatma çabasına destek veren bir yönetici gibi görünüyor.
Gelelim istifa hadisesine. Şener’in bankadan ayrılmasını Şimşek’in de, Erkan’ın da istediği konuşuluyor. Özetlediğim performansı (!) nedeniyle Şener onlar için de risk teşkil ediyor.
Ancak Şimşek’in Şener ve diğer bazı isimleri değiştirme konusunda Saray’dan onay alamadığı anlaşılıyor. Özellikle yeni BDDK Başkanı Kavcıoğlu ile Saray’da etkili bazı isimlerin Şener’in kalması için çaba harcadığı ifade ediliyor. İstifa haberi, duyduğuma göre değişiklik hazırlığının Erdoğan-Şimşek arasında tekrar konuşulduğunun duyulması ile eşzamanlı olarak yayılmış.
Bundan sonra ne olabilir? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şimşek’i bu düzeyde kadrolar konusunda fazla zorlaması beklenmez. Şener muhtemelen bir süre sonra Merkez Bankası’ndan ayrılır. Ama belki kamuda başka bir görevle bir kenarda beklemeye devam eder.
Şener’le ilgili gelişmeleri ekonomi yönetiminin performansı ve geleceği ile birlikte düşünmek doğru olur. Aynen BDDK Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun durumu gibi. Şimşek’in göreve gelişinin üzerinden geçen iki aya yakın zamanda artık tablo epey netleşmiş durumda. Manzara özetle şöyle görünüyor:
Zamanında ciddi biçimde eleştirip görevden uzaklaştırdığı Şimşek’i 5 sene sonra bakan koltuğuna oturtan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yarın öbür gün Erişah Arıcan’ı veya Şahap Kavcıoğlu’nu Bakan, Emrah Şener’i Merkez Bankası Başkanı ataması şaşırtıcı olur mu? Bu elbette hipotetik, hayali bir senaryo ama akla o kadar da aykırı gelmiyor, öyle değil mi?