Kremlin’den Zelenski’ye müzakere yanıtı: Son Ukraynalıya kadar savaşmaktan iyi
Türkiye BRICS'e üye olmak için resmen başvuru yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Doğu ve Batı arasında tercih yapmak zorunda değiliz" çıkışının ardından gelen başvuru kabul edilirse Türkiye BRICS'in NATO'ya dahil ilk üyesi olacak.
Genişleme yolunda geçen yıl adımlar atarak Batı’nın oluşumlarına meydan okuyan BRICS’e bu kez de Türkiye üyelik için resmen başvuru yaptı. Sadece birkaç ay öncesine kadar Dışişleri Bakanı Hakan Fidan üyeliğe sıcak baktıklarını söyleyerek ittifaka katılabileceklerinin sinyalini vermişti.
Bloomberg’in ismini vermeyen kaynaklara dayandırdığı haberine göre Ankara’nın görüşü jeopolitik ağırlık merkezinin gelişmiş ekonomilerden uzaklaştığı yönünde. Türkiye NATO üyesi bir ülke olarak BRICS içinde bir ilk olacak. Bir yandan Batı’nın demir yüzünün üyesi olup diğer yandan Doğu’nun ekonomik yüzü haline gelen BRICS’e dahil olma isteği Ankara’nın çok kutuplu dünya düzeninde her iki tarafla da bağını koruyup geliştirme iddiası taşıdığını gösteriyor.
Fidan daha önce BRICS ve Avrupa Birliği’ne (AB) üye olma isteğinin birbiriyle bağlantılı olmadığını söylese de Ankara’nın BRICS başvurusunun tam da Fidan beş yıl sonra ilk kez Brüksel’deki gayriresmi dışişleri bakanları toplantısına katıldıktan sonra gelmesi de dikkat çekici. Ankara AB’ye üyelik müzakerelerinin yeniden canlandırılması için birçok adım atsa da Avrupa bu konuya sıcak bakmadığını son yıllarda yayınladığı olumsuz raporlarla gözler önüne sermiş durumda.
Bloomberg’e konuşan kaynaklar da Ankara’nın AB’ye katılma çabalarında ilerleme kaydedilememesi nedeniyle yaşanan hayal kırıklığının bir sonucu olarak böyle bir karar alındığını söylüyor. Bir diğer neden de Ukrayna savaşı başladıktan sonra Rusya’ya uygulanan yaptırımlarda Batı’yla ortak hareket etmediği için baskı altına alınan Ankara’nın yaptırımlardan kaçınmak için BRICS’e sığınması olarak gösteriliyor.
BRICS’in genişlemesinde özellikle Çin ve Rusya’nın söz hakkı çok büyük. Ankara BRICS’e katılarak hem Moskova hem de Beijing ile ekonomik işbirliğini artırmayı amaçlıyor. AB ile Asya arasındaki ticaret kanalının parçası olmak istediğini sık sık dile getiren Ankara, Rusya ve Orta Asya’dan gaz ihracatında merkezi güç olmak istiyor. Bunun bir göstergesi de Ankara’nın Çinli elektrikli otomobil üreticilerini Türkiye’ye yatırım yapmaya teşvik etmek. Bu şirketleri etkileyebilmek için de Türkiye’nin AB ile olan gümrük birliğini öne sürerek firmaların Avrupa pazarına dolay kolay girebileceğini söylüyor.
Ankara’dan henüz konuyla ilgili resmi açıklama gelmese de Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov, pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Evet, Türkiye BRICS’e katılmaya ilgi gösteriyor. Bu gerçekten de böyle” dedi.
Henüz konuyla ilgili yetkili makamlardan bir açıklama gelmese de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hafta sonu İstanbul’daki konuşmasında “Türkiye Doğu ve Batı ile ilişkilerini eşzamanlı geliştirirse güçlü, müreffeh, itibarlı ve etkin bir ülke olabilir. Biz birilerinin iddia ettiği gibi AB ile Şangay İşbirliği Teşkilatı arasında bir tercih yapmak mecburiyetinde değiliz” diyerek AB’ye üyelik çabalarının tamamen durmayacağının da altını çizdi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da haziran ayında BRICS’in dışişleri bakanları toplantısına katıldıktan hemen sonra “BRICS küresel ekonomik sistemdeki yaklaşımı, kimlikleri ve politikaları çeşitlendiren bir örgüt” demişti.
Adını Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın baş harflerinden alan BRICS, gelişmekte olan en büyük ekonomilerden bazılarını kapsıyor. Bu yılın başında İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Etiyopya ve Mısır’ın da ittifaka dahil olmasıyla sayıları dokuza çıktı. Suudi Arabistan da ittifaka davet edildi ama henüz bununla ilgili bir adım atmadı. Bununla birlikte üyeliğe başvuru yapan ülkelerden biri de Azerbaycan. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in iki hafta önceki Azerbaycan ziyaretinin hemen ardından Bakü de üyelik başvurusu yaptı.
İttifakın daha da büyüme kararı, 22-24 Ekim tarihleri arasında Rusya’nın Kazan kentinde yapılacak zirvede ele alınması bekleniyor. Türkiye ve Azerbaycan’ın yanı sıra Malezya ve Tayland da başvurusunun sonuçlanmasını bekliyor.
Batı bloğu hükümetlere borç veren Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi kurumlara sahip. Bu kurumlar ülkelere borç veriyor vermesine ama her iki kurumda da nihai kararı Amerika veriyor. Amerika’nın bu kararlarına da çoğu zaman ekonomi dışı faktörler de yön verebiliyor.
İşte BRICS bu noktada öne çıkıyor. Grup 2014 yılında ülkelerin altyapılarını güçlendirmesi için borç vermek üzere Yeni Kalkınma Bankası’nı kurdu. Banka 2022 yılının sonuna kadar gelişmekte olan ülkelere yeni yollar, köprüler, demiryolları ve su temini projeleri için yaklaşık 32 milyar dolar yardım verdi. Yeni Kalkınma Bankası’nın gelişmekte olan ülkelere bir diğer güzelliği ise doların hakimiyetini azaltmak istemesi. Özellikle Brezilya ve Rusya dolara alternatif bir para birimi oluşturulmasını istiyor. Çin ve Rusya’nın kendi aralarında yaptıkları alışverişlerde yuan-ruble kullanmaya neredeyse geçti sayılır.
Örgütün genişlemiş halinin toplam nüfusu 3,5 milyardan fazla. Yani dünya nüfusunun yüzde 45’ini temsil ediyor. Zaten dünyanın en kalabalık iki ülkesi olan Hindistan ve Çin tek başına toplamda iki milyardan fazla nüfusa sahip. Ayrıca ülkelerin ekonomilerinin toplam değeri 28,5 trilyon dolar ediyor. Bu da küresel ekonominin yüzde 28’ine tekabül ediyor. İran, Suudi Arabistan ve BAE’nin de dahil olmasıyla BRICS ülkeleri dünyadaki ham petrolün yaklaşık yüzde 44’ünü üretiyor. G7 gibi sadece en gelişmiş ekonomilerin oluşturduğu gruplara eleştiri de burada geliyor. G7’nin temsil ettiği nüfus sayısı 780 milyon, yani dünya nüfusunun neredeyse yüzde 10’una denk geliyor.