Dolar ve altın yatay seyrini sürdürüyor, borsa kâr satışlarıyla günü düşüşle kapattı
Temmuz ayının ortasında 30.30 TL’ye kadar yükselen euro 29.55 TL’ye gerileyiverdi. Euro/dolar paritesi temmuz ayının ortasında 1.12’ye kadar yükselmişti, daha sonra gerilemeye başladı ve 1.10’un da altına indi. Euro dolar karşısında gerileyince TL karşısında da düşüşe geçti.
Biz Merkez Bankası’nın Hafize Gaye Erkan yönetiminde “rasyonel zemine” dönüp dönemeyeceği, başkan yardımcılıklarına yapılan atamaların ne anlama geldiği gibi ekonomi politiğin ağır meseleleriyle meşgulken ilginç bir şey oldu ve temmuz ayının ortasında 30.30 TL’ye kadar yükselen euro 29.55 TL’ye gerileyiverdi. Euro neden düşüyor?
En kısa cevap şöyle: Euro dolar karşısında düştüğü için düşüyor. Euro/dolar paritesi temmuz ayının ortasında 1.12’ye kadar yükselmişti, daha sonra gerilemeye başladı ve 1.10’un da altına indi. Euro dolar karşısında gerileyince TL karşısında da düşüşe geçti. Çünkü euronun TL karşısındaki değeri nihayetinde dolar karşısındaki değerini yansıtmak zorunda…
Peki ama euro dolar karşısında neden düşüyor? Bunda birkaç faktör etkili. En önemlisi Amerikan Merkez Bankası (Fed) ile Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) geçen hafta açıkladıkları faiz kararlarının metinleri. (Ve Fed Başkanı Powell ile Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde’ın karardan hemen sonra düzenledikleri basın toplantısında söyledikleri.)
Geçen haftaki toplantıya kadar Fed’in son artırımı yapıp duracağı, ECB’nin ise eylül ayında bir artırım daha yapacağı düşünülüyordu. Bunun sebebi Amerika’da enflasyonun beklenenden hızlı düşmesi, Avrupa’nın ise yüzde 2’lik hedefin hâlâ çok uzağında olmasıydı. Amerika’da tüketici enflasyonu yüzde 3’e inmişken euro bölgesinde enflasyon yüzde 6’nın üzerinde inatçılık ediyordu.
Euro/dolar paritesinin kaderini değiştiren ilk gelişme burada, yani Avrupa’nın enflasyonunda oldu. Euro bölgesinin haziran ayı tüketici enflasyonu önceki hafta revize edilerek yıllık bazda yüzde 6.1’den yüzde 5.5’e indirildi. Yani Amerika’da olduğu gibi Avrupa’da da enflasyonun düşünülenden daha hızlı düştüğü ortaya çıktı. Enflasyon düştüğüne göre ECB’nin başka faiz artırımı yapmasına gerek olmayabilirdi. Nitekim banka tam da bu yönde bir sinyal verdi.
Ama ECB’nin faiz artırımlarını bitirme sinyali vermesinin tek sebebi enflasyon değil. Banka zaten faiz artırımlarını bitirme yolu arıyordu.
Başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ekonomisinde işler iyi gitmiyor. Avrupa’nın lokomotifi Almanya durgunlukta. Başka Avrupa ülkeleri de.
Tabii bir de Meloni faktörü var. İtalya’nın sağ-popülist Başbakanı Meloni başta olmak üzere Güney Avrupa ülkelerinin bazı yöneticileri dağ gibi kamu borçları nedeniyle faiz artırımlarına karşı.
ECB’nin bu nedenlerle para politikasında yapmaya hazırlandığı değişiklik euronun dolar karşısında irtifa kaybetmesine yol açtı.
Fakat doları destekleyen başka nedenler de var. Bunlardan biri Fed’le ilgili.
Fed’in faiz artırımlarını bitirip bitirmediği aslında net değil. Başkan Powell geçen haftaki basın toplantısında “Eylül ayında artırım yapabiliriz de, yapmayabiliriz de” dedi. Yani ikinci bir artırım olasılığı hâlâ masada. Bu da doları destekliyor. (Para politikasının sıkılaştırılması, yani faiz artırımları genellikle para birimlerine yarıyor.)
Doları destekleyen bir başka neden, dünya ekonomisindeki yavaşlama. Dünya ekonomisinin bu yıl taş çatlasa yüzde 3 büyümesi bekleniyor. Küresel ekonomide yüzde 3’ün altında büyüme fiilen resesyon olarak değerlendiriliyor.
Dünyanın resesyonun eşiğinde olmasının sebebi, Çin’in yavaşlaması. Çin geçen yıl Covid karantinaları nedeniyle uzun dönem ortalamasının çok altında büyümüştü. Karantinalar geçen aralık ayında kaldırıldı. Bu yıl yüksek oranlı büyümenin Çin’e geri dönmesi bekleniyordu. Ama olmadı, fabrikalar açılmasına rağmen Çin ilk çeyrekte yüzde 4.5 büyüyebildi. Üstelik daha sonraki veriler ikinci çeyrekte büyümenin daha da gerilediğine işaret etti. Çin’in bu yıl yüzde 3 civarında büyüyebilmesi şaşırtıcı olmayacak.
Çin dünya ekonomisinin lokomotifi, o durduğunda ona ihracat yapan başka ülkeler de yavaşlıyor. Başta sanayi metalleri olmak üzere emtia fiyatları da Çin durunca duruyor. (Bu yıl bakır başta olmak üzere birçok sanayi metalinin fiyatının düşmesinin sebebi işte bu.)
Çin’in lokomotifliğinde dünya ekonomisini yavaşlaması küresel piyasalarda endişeye neden oluyor. “Dünya kötüye gidiyor” düşüncesi risk iştahını düşürüyor. Endişenin arttığı, risk iştahının düştüğü dönemlerde tasarruf sahiplerinin, küresel sermayenin bir kısmının “Ne olur ne olmaz” düşüncesiyle “güvenli liman” olarak bilinen enstrümanlara yöneldiğini biliyoruz. Güvenli limanların başında da dolar geliyor. Doların başka paralar karşısında güçlenmesinin üçüncü nedeni de bu.
Euronun dolar ve bu arada TL karşısındaki kaderini bu faktörlerle ilgili gelişmeler belirleyecek.