KKM’den 47,5 milyar lira daha çıktı, TL mevduatındaki artış sürüyor
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine kasım ayında başlayacağını öngördüğünü belirterek 'Kasım ayındaki toplantıda 2,5 puanlık indirim bekleyenlerin tarafındayım' dedi.
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz indirimlerine kasım ayında başlayacağını öngördüğünü söyledi. Türkiye İş Bankası’nın 100. yılında ‘Atatürk Vizyonuyla Gelecek 100. Yıla Bakış’ Konferansı’nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Aran, “Kasım ayındaki toplantıda ben 2,5 puanlık indirim bekleyenler tarafındayım. Ekim ayında bir faiz indirimi beklentisi bulunmuyor” dedi. Eğer Aran’ın öngörüsü gerçek çıkarsa şu anda yüzde 50 olan politika faizi kasım ayında yüzde 47,5’e inecek.
Aran, “Eğitime ve bilime istikrarlı yatırım olmadan planlı bir program haline dönüştürmeden bunları hep konuşuruz, geçici başarılar elde ederiz. Bunların kalıcı olabilmesi için sabırlı olup uzun vadede düşünmemiz lazım” diye konuştu. Türkiye’nin en kıymetli hazinesinin beşeri sermaye olduğunu söyleyen Aran, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dışarıya karşı teknolojik bağımsızlığımızın mutlaka ortadan kalkması gerekiyor. Teknoloji bağımlılığı ortadan kalkması hemen olacak bir konu değil. Sadece 10 yıllık Türkiye’de dışa bağımlılığın kalkması için yapılması gerekenlerin neler olacağına bizi eğitim sistemimize götürüyor. Özellikle teknolojinin kullanımı konusunda üniversitelerde ne kadar bilim öğrettiğimize götürüyor, girişimcilik tarafına götürüyor. Üniversitelerle iş birliği geleneksel sektörlerimize bu çıktıyı uygulayıp toplam faktör verimliliğini doğru kullanarak verimliliğimizi artırmalıyız. 10 yıl sonra yüzde 5’in üzerinde kesintisiz bir büyümeyle orta gelir tuzağından çıkabiliriz.”
Ekonomiyi ve para politikasına bağlı olan krizleri çok hızlı aşabiliyoruz” diye konuşan Aran, “Yapamadığımız şey kalkınma programlarını sonunu getirmek. Çok güzel kalkınma programı yazıyoruz ama yazdığımız kalkınma programını sonuna kadar götüremiyoruz. Son 20 yılda farklı isimlerle programlarımızın sayısı 17 hepsi de bir şekilde yarım kaldı. İhtiyacımız olan şey kesinlikle parasal konular olmadığı eğitimde ve bilimdeki uzun vadedeki yatırımı zorunlu bir programa bağlamamızın kritik olduğunu konuşmamız gerekiyor” diye konuştu.
Hakan Aran “Bilim, Teknoloji ve Girişimcilikle Ekonomik Kalkınma için Bankaların Rolü” başlıklı konuşmasında da ekonomiye geniş bir çerçeveden baktıklarını ve bu nedenle İş Bankası’nı her zaman bir bankadan fazlası olarak gördüklerini vurguladı. Darüşşafaka’ya yapılan katkıların, 19 yıldır satranca verilen desteğin ve ülke çapında açılan 40 bin satranç sınıfının, 81 ilde dikilen fidanların, Türkiye’nin dört bir yanındaki arkeoloji kazılarına verilen desteklerin bu yaklaşımın bir yansıması olduğunu söyleyen Aran, “Yeteneğin her yere eşit dağılmış olduğunun bilinciyle, eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için interneti olmayan köylerimize internet götürüyor, çocuklarımızı bilim setleriyle tanıştırıyor, geleceğin Aziz Sancar’larını, Gökhan Hotamışlıgil’lerini, Daron Acemoğlu’larını bulup keşfetmeye çalışıyoruz. Parçaları bir araya getirdiğinizde İş Bankası’nın çözmekte olduğu bulmacadaki büyük resmi de göreceksiniz” dedi.
10 yıl önce Silikon Vadisi’nde açtıkları inovasyon şirketi, girişimciler için başlatılan Workup hızlandırma programı, Koç Üniversitesi İş Bankası Yapay Zeka Uygulama ve Araştırma Merkezi, Yapay Zeka Fabrikası, girişim sermayesi fonlarıyla üniversitelerde oluşan bilimin topluma ve geleneksel sanayi kuruluşlarına yayılması için yatırımlara devam ettiklerini anlatan Aran, “Biz bir maraton koşucusuyuz. Doğru olduğuna inandığımız modeli sonuç alana kadar destekleriz. İnanıyorum ki üniversitelerle başlattığımız iş birliği, girişimcilik ekosistemine verdiğimiz destek, üniversitelerde bilimi artırmak ve girişimciler aracılığıyla geleneksel iş kollarına uygulamak yoluyla ülkemizdeki toplam faktör verimliliğinin artışına katkıda bulunacaktır” diye konuştu.
Şubeleşme faaliyetlerinde ihtisaslaşmaya gittiklerini, Türkiye çapında 56 tarım ihtisas şubesi açtıklarını, bunların geleneksel şube yapılarından çok farklı olduğunu anlatan Aran, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir tarım ihtisas şubesine girdiğinizde köy meydanı gibi tasarlandığını, çiftçilerimizin tarımsal üretime destek olacak girişimlerle orada buluşabildiğini görürsünüz. İş Bankası’na tarım bankacılığında istihdam edilmek üzere veteriner, ziraat mühendisi alındığını görürsünüz. Bunlar bizim teknolojiyi ve girişimciliği geleneksel iş kollarıyla buluşturarak ülkemizdeki toplam faktör verimliliğini artırmak için çabalarımızdır. Elbette İş Bankası ölçeğinde bu yapılanların ülke ekonomisine katkı konusunda sonuca ulaşması için zaman geçmesi gerekiyor. Ama biz bu sonucun, uzun süreli verdiğimiz desteklerle alınabildiğini gördüğümüz için hiç durmadan, usanmadan bu desteği vermeye devam ediyoruz. Yeni teknolojileri en hızlı şekilde işlerimize adapte ederken teknolojik ve dijital dönüşümün topluma ve farklı sektörlere yayılımı konusunda da aracı, kolaylaştırıcı, tetikleyici ve motive edici olmaya çalışıyoruz. Adeta akademik çalışmalardan en ücra köyümüzde tarlanın ekim aşamasına uzanan teknolojik bir ipek yolu inşa ediyoruz.”
Hakan Aran, teknolojiyi çok dikkatli kullanmaya özen gösterdiklerinin altını çizerek, teknolojiyi insanın yerine değil yanına konumlandırdıklarını ve çalışanların veri analitiği, yapay zekâ kullanımı konusunda becerilerini geliştirerek kritik bir dönüşümü istihdamdan taviz vermeden yönetmeye çalıştıklarını vurguladı. Aran, “Geleneksel şube ve iş kollarında çalışanlar azalırken kadromuzun yeni kurulan yapay zekâ, tarım bankacılığı, veri yönetimi gibi bölümlere kaydığını analiz etmezseniz buradaki iş gücü dönüşümünü göremezsiniz. Mühim olan bu dönüşümü banka bilançosunu bozmadan, gelir gider tablosuna zarar vermeden yönetebilmektir. En kolayı insanın yerine teknolojiyi konumlandırarak 20 bin kişiyi 10 bin kişiye indirmek ve 10 bin kişilik istihdam problemi yaratmaktır. Biz zor olanı ve kalıcı başarı getireni seçtiğimiz için İş Bankası’yız diye düşünüyorum.”
Bazen ülkelerin önünde önemli kalkınma fırsatları bulunduğunu, hatalı tercih ya da uygulamalarla bu fırsatların kaçırılabildiğini ve tekrar yakalamanın da kolay olmadığını söyleyen Aran, “Bu, uygun kalkınma konjonktürünün yeniden oluşması, nüfusun bileşimine, bilime ve eğitime verilen önceliğe, özgürlük ve demokrasi ortamına, sermaye birikimine, küresel koşulların elverişli olmasına, kültür ve zihniyetin gelişimi desteklemesine, çok sayıda faktörün bir araya gelmesine bağlıdır. Biz gelecekle ilgili ne iyimser ne kötümseriz sadece kararlıyız. Ne yapmamız gerektiğini biliyor, adımlarımızı buna göre atıyoruz. Gerçeklerin, kısıtların, sorunların, tehditlerin, fırsatların farkındayız” şeklinde konuştu.