SPK Başkanı: 100’e yakın halka arz başvurusu oldu, bu yılı 50’yle bitiririz
Blokzincir ve kripto para konularında uzman avukatlar kripto varlık yasa teklifinin genel anlamda yasaklayıcı değil düzenleyici olduğunu söylüyor. Bazı hukukçulara göre SPK'nın kaldıraçlı işlemlerde “makul oranlara” izin vermesi gerekiyor.
Türkiye kripto ekosisteminin yıllardır merakla beklediği kripto varlıkların düzenlenmesine ilişkin yasa tasarısı 16 Mayıs Perşembe günü TBMM’ye sunuldu. AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri’nin ortak açıklamasıyla kamuoyuyla paylaşılan teklif Plan Bütçe Komisyonu’nda 30 Mayıs Perşembe günü 11.00’de görüşülecek.
Sermaye Piyasası Kanunu’nda değişiklik yapılmasına yönelik hazırlanan tasarı öncelikle kripto para borsalarını düzenlenmesine ilişkin hükümleriyle dikkat çekiyor. Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) yetkilendirildiği yasa tasarısı sadece borsaları değil yatırımcıları doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyebilecek birçok madde içeriyor.
BTCHaber’deki habere göre blokzincir ve kripto para konularında uzman avukatlar yasa teklifini genel manada yasaklayıcı değil düzenleyici addediyor. Solak&Partners Avukatlık Bürosu’ndan Mutlucan Solak ve Elçin Karatay “Sektör paydaşlarının düşünceleri ve katkılarının bazı maddeler özelinde dikkate alındığını ve ekosistem için en doğru düzenlemenin hayata geçirilmeye çalışıldığını bu tür somut örneklerde görebiliyoruz. Düzenlemenin yasaklayıcı tarafları Türk Hukuku’nun getirdiği kurallara riayet etmeden Türk kullanıcılara yönelik pazarlama faaliyeti sürdüren platformlarla ilgili. Son kullanıcı için yasaklayıcı yaklaşımın söz konusu olduğunu düşünmüyoruz” diyor ve ekliyor: “Yasa taslağının genellikle kripto varlık yatırımcılarını korumak ve kripto varlık platformlarının faaliyetlerini denetleme amacı taşıdığını görmekteyiz.”
“Pozitif yaklaşım ve düzenlemeler sayesinde geçmiş yıllarda yaşadığımız Thodex gibi borsaların batışı gibi hususların önüne geçebilecek düzenlemeler mevcut” diye konuşan Avukat Burak Mercan sözlerini şöyle sürdürüyor: “Tasarı çerçeve bir düzenleme olarak ön plana çıkıyor ve ikincil düzenlemeleri SPK’ya bırakarak piyasanın dinamik yapısına uygun esnek bir alan açıyor. Bu sayede değişen teknoloji ve finansal enstrümanlara uygun düzenlemelerin yapılması çok daha hızlı ve verimli olacaktır.”
Yasa tasarısının en çok öne çıkan maddelerinden biri de yabancı kripto para borsalarına Türkiye’de yerleşik ofis açma zorunluluğu getirilmesi. Bundan böyle yabancı kripto para borsaları SPK tarafından verilecek lisansla faaliyet gösterebilecek. Lisansı olmayan yabancı borsalar eğer Türkçe sosyal medya paylaşımları pazarlama ya da reklam faaliyetlerine kalkışırsa erişim engeliyle karşılaşacak. Avukat Oğuz Evren Kılıç “Yabancı borsalar işlerinde ve Türkiye’ye yönelik bir samimiyet testine giriyor. Kurumsal bir marka olmanın hakkını verecek olan borsalar, hem kendilerini hem müşterilerini koruyacak olan bu yasanın öngördüğü yükümlülükleri şevkle yerine getirecektir” diyor ve ekliyor: “Bu yükümlülüklerden kaçınan borsa olursa, vatandaşlarımızın bu borsalara şüpheyle bakması lazım. VPN gibi yöntemlerle erişim engelini aşıp bu borsalara para yatıracak kişiler, bu borsalardan doğacak her türlü hukuki ve ekonomik riski üstlenmiş olacak.” Kılıç “Vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun makul ve güvenli yoldan ayrılmayacağını, azınlığın ise yasayı dolanmaya çalışacağını ve ne yazık ki büyük risklerle yüzleşeceğini düşünüyorum” diye konuşuyor.
Yasa tasarısının “yasaklayıcı değil düzenleyici şekilde kaleme alındığını, özellikle bizler, kripto varlık hizmet sağlayıcılar için çok sayıda hüküm içermektedir” görüşünü paylaşan Paribu’dan Avukat Mehmet Türkarslan “SPK’dan faaliyet izni alan ve yetki belgesi olan platformların sadece faaliyet gösterebileceği bir piyasa oluşturulacaktır. Bunlar da kripto varlık hizmet sağlayıcıların finansal kuruluş olarak kabul edilmesinin önünü açacaktır” diye konuşuyor.
Yasa tasarısında her ne kadar vergiye dair herhangi bir madde bulunmasa da kripto para borsalarının gelirlerinin yüzde 1’erlik kısmını SPK ve TÜBİTAK’a aktarması söz konusu. Türkarslan’a bahsi geçen gelir aktarımının kullanıcılar nezdinde dolaylı bir vergi olarak algılandığını ve bu konu hakkındaki görüşlerini soruyoruz. “Söz konusu tasarı, kanun yapma tekniğine uygun olarak çerçeve yapıyı çizmekte olup, uygulamaya dair detaylar SPK tarafından çıkarılacak yönetmelik, tebliğ ve ilke kararlarıyla anlaşılacaktır” diye konuşan Türkarslan ekliyor: “Kripto varlık hizmet sağlayıcılar, finansal kuruluş olarak kabul edilmesi halinde vergisel avantajlara hak kazanacağını varsayarsak, söz konusu gelir aktarımların sektörel olarak kullanıcılara yansıtılmayacağı kanaatindeyiz.”
Yasa tasarısında bir diğer öne çıkan konu başlığıysa TÜBİTAK’ın rolü. Buna göre çıkarılacak kripto varlıkların Sermaye Piyasası Kanunu’na uygunluğu için bir izin değil, uygunluk denetimi TÜBİTAK tarafından icra edilecek. Solak&Partners Avukatlık Bürosu’ndan Mutlucan Solak ve Elçin Karatay’a TÜBİTAK’ın yasa tasarısındaki rolünü soruyoruz. “Ömer İleri gibi, bu düzenlemenin ortaya çıkmasında TÜBİTAK Bilgem’in değerli çalışanlarının da emek ve katkıları çok büyük. 2018 yılında Ankara’da yapılan Blokzincir Çalıştayı’ndan bu yana TÜBİTAK bu konuyu sahiplendi ve ekosistemin gelişmesi için büyük katkılar verdi. Ayrıca, TÜBİTAK Bilgem bünyesinde yer alan kişiler alanının en iyilerinden. Bütün bunları göz önüne alınca TÜBİTAK’a düzenleme kapsamında biçilen rolün sektör paydaşlarının aşina olduğumuz bürokratik bazı problemlerin üstesinden gelmek için faydalı olduğuna inanıyoruz.”
Çıkan bazı projelerin yeni bir inovasyon getirmek yerine son kullanıcının malvarlığını kısa süreli gelir vaadiyle ele geçirmeyi amaçladığını hatırlatan Solak ve Karatay “Bu sektör için büyük risk oluşturuyor. TÜBİTAK’ın bu sürece dahil edilmesi nihai olarak son kullanıcılar nezdinde yaşanan mağduriyetleri ortadan kaldırmak için atılmış somut bir adım” diye konuşuyor. Benzer bir görüşü Avukat Oğuz Evren Kılıç da savunuyor: “Blokzincir teknolojisine dayandığını ileri süren fakat dolandırıcılık gibi suçlara yönelik olarak kullanılan çok sayıda kripto varlık mevcut. Bunlar artık ayıklanacak. Yabancı ülke kaynaklı projelerin denetimi söz konusu değil. Ülkemizde piyasaya sürülmek istenen projeler denetlenecek.”
Yasa tasarısına ilişkin bilhassa sosyal medyada en çok konuşulan konuların başında gelen kaldıraçlı işlemlere de ayrıca parantez açmakta fayda var. Nitekim Türkiye’de faaliyet gösteren kripto para borsalarının müşterilerine kaldıraçlı işlemler sunması yasak. Kamuoyuyla paylaşılan yasa tasarısında kaldıraçlı işlemlere herhangi bir maddede değinilmezken, sektör paydaşlarıyla hem Ankara hem de İstanbul’da gerçekleştirilen toplantılarda yasağın devam edeceğine ilişkin genel bir kanı söz konusu. Ancak Türkiye kripto yatırımcısının kaldıraçlı işlemlere yoğun ilgi gösterdiği de bir diğer gerçek. Peki bu yasakta ısrarcı olunursa, sermayenin yurt dışına kaçma ihtimali yok mu? “Elbette yasaklama getiren düzenlemeler, yatırımcıları olumsuz etkileyerek alternatiflere yöneltebilir” diyen Solak ve Karatay “Bu bakımdan sektördeki aktörlerin taleplerini dikkate alan bir yaklaşımın benimsenmesi Türkiye’deki kripto sektörünü olumlu etkileyebilir. SPK yasaklama yerine kaldıraçlı işlemler bakımından bir çarpan ve meblağ üst sınırı belirleyebilir” görüşünü savunuyor.
Avukat Oğuz Evren Kılıç da kaldıraçlı işlemlerde “makul oranlara” izin verilmesinden yana olduğunu söylerken, SPK’nın ileride yeşil ışık yakabileceğini belirtiyor: “Kaldıraç konusunda asıl olan, serbest piyasaya müdahale etmeksizin, yatırımcıyı koruyacak oranlar ve yöntemlerdir. 100x gibi makul olmayan oranlar terk edilecek ve konvansiyonel piyasalarda mevcut olan makul oranlar kullanılacak. Kaldıraçlı işlemler SPK tarafından düzenlendikten sonra ülkemizde kullanıma geçecektir.”
Kripto varlıkların düzenlenmesine ilişkin tasarıda pek konuşulmayan fakat bir o kadar da kritik bir konuya Avukat Burak Mercan değiniyor: “Tasarı, sermaye piyasası araçlarının kripto varlık olarak ihracını düzenliyor. Bu çok önemli bir husus çünkü bahsettiğimiz düzenleme gerçek dünya varlıklarının (RWA) önünü açıyor” diye konuşan Mercan sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu durumun anlamı, ülkemizde RWA alanında yerli projeler hızla artmaya başlayacak ayrıca yabancı yatırımcıların açısından ülkemiz talep edilen konumda olacaktır. Çünkü yasal düzenlemeler piyasa için güvenli bir alan oluşturacak ve bu durum yatırımcılar için önemli bir etken haline gelecektir.”
Sosyal medya hesaplarında yatırım tavsiyesi niteliğinde paylaşımlarda bulunan çok takipçili kripto fenomenleri de Avukat Burak Mercan’ın gündeme getirdiği bir diğer önemli başlık. “Yeni tasarıyla sosyal medyada kripto fenomenliği büyük bir değişim yaşayacak” diye konuşan Mercan fenomen hesaplardan paylaşılan referans kodlarıyla elde edilen gelirlerle ilgili düzenleme yapılacağını söylüyor: “Bu hesapların borsa/proje reklamları Sermaye Piyasası Kurulu’nun iznine ve denetime sahip olacak. Bu reklamların ücreti yasal yollarla elde edilecek ve vergi denetimine tabi olacak. Fenomen olarak isimlendirdiğimiz yüksek takipçi sayısına sahip kişiler bu hesaplarla yatırım danışmanlığı tanımına giren ve SPK’dan lisans alarak yapılacak işlemleri lisanssız olarak yerine getiremeyecek. Telegram vb. uygulamalar ile manipülasyon yapmak artık piyasa bozucu eylemler olarak suç teşkil edecek. Bu gruplar kanuni yaptırımlarla karşı karşıya kalacak.”