Maliye, ayda 10 milyon lira harcayan ancak vergi vermeyen 800 kişinin peşinde
Geleceği söylenen düzenleme ile beyan ettiği gelir ve servet, harcama ve giderleri arasından belirlenen %20’lik orandan daha fazla bir fark olan mükelleften otomatik olarak vergi alınması söz konusu değil. Mükellefin izaha davet edilmesi öngörülüyor.
Yakın bir gelecekte yürürlüğe girebileceği belirtilen vergi düzenlemelerinden bir tanesi de özel gider harcama bildirimi uygulaması, daha sık kullanılan ismiyle “nereden buldun yasası” oldu. Her ne kadar söz konusu düzenlemenin kanunlaşarak yürürlüğe girmesinin düşük bir ihtimal olduğu belirtiliyorsa da, konuya ilişkin tartışmalar gündeme gelmeye devam ediyor.
Önerilen düzenleme beyana tabi gelirleri ile yapılan harcamaları arasında %20’nin üzerinde uyumsuzluk olan mükelleflerden özel gider (harcama) bildiri istenmesi ve izah edilemeyen farkın arızi kazanç olarak kabul edilerek vergiye tabi tutulması olarak özetlenebilir. Benzer bir düzenleme çok sayıda ülkede mevcut olup, servet, harcama, gider düzeylerinin beyan edilen gelir düzeyi ile önemli ölçüde uyumsuz olduğu durumlarda mükellefler idare tarafından izaha davet edilmektedir.
Düzenlemenin “mükellef hesap kartı” olarak anılan, mükelleflerin yıllık harcama ve gelir kalemlerinin derlenerek kıyaslanmasını sağlayan bir uygulama ile birlikte geliştirilmesi planlanmış durumda. Harcama kalemlerine ilişkin bilgilerin (gayrimenkul ve taşıt alımları, kredi kartı harcamaları, eğitim harcamaları vb.) tapu, noter, banka ve benzeri üçüncü kişilerden alınan bilgiler ışığında oluşturulması, gelir kalemlerinin ise yıllık beyanname, muhtasar beyanname, bankalar, tapu vb. yerlerden alınan bilgiler ışığında oluşturulması planlanıyor. Şüphesiz ki, vergi idaresinin dijitalleşme yönünde attığı adımlar ve veri havuzu bu bilgilerin bir araya getirilmesinde önemli bir rol oynayacak.
Düzenleme ile ulaşılması hedeflenen mükellefler, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın verdiği örnekler ile somut bir şekilde anlaşılabilir. Örneğin, tapu sicil kayıtları ve yıllık gelir vergisi beyannamesinden hareketle, gayrimenkul sermaye iradı yönünden mükellef olan bir bireyin yalnızca 12.928 TL vergiye tabi gelir beyan ettiği sene, 15.900.000 TL harcama yaparak 30 adet gayrimenkul aldığı tespit edildiğinde, mükellefin izahta bulunması talep edilebilecek. Benzer şekilde, tapu sicil kayıtları, 2 no’lu ÖTV beyannamesi, yıllık gelir vergisi beyannamesi ve noter kayıtlarından hareketle, ticari kazanç yönünden mükellef olan bir bireyin, zarar beyan ettiği sene 142 adet taşıt, 16 adet gayrimenkul aldığı tespit edilirse, mükelleften açıklama talep edilebilecektir.
Anlaşılacağı üzere, amaç hem kayıt dışılığı hem de giderlerin fazla yazılması suretiyle vergiden kaçınmaya gidilen halleri daha etkin olarak tespit edebilmek ve bu sayede vergi kaybını azaltmak.
Beyan edilen gelir ile servet, harcama ve gider düzeyi arasındaki fark sadece vergi açısından önem taşımıyor. Bu verilerin kara para aklama gibi mali suçlarla mücadele kapsamında da yol gösterici olacağı muhakkak.
Önerilen düzenleme ile beyan ettiği gelir ve servet, harcama ve giderleri arasından belirlenen %20’lik orandan daha fazla bir fark olan mükelleften otomatik olarak vergi alınması söz konusu değil. Mükelleflerin izaha davet edilmesi yani kendilerinden açıklama talep edilmesi öngörülüyor. Vergi idaresine makul bir açıklama sunabilen mükellefin herhangi bir ek vergi yükü ile karşılaşması söz konusu olmayacak.
Mükellef hesap kartları aracılığı ile yapılacak gelir ve harcama arasındaki farkı inceleyen vergi denetimi, vergi adaletinin sağlanması doğrultusunda atılabilecek doğru adımlardan bir tanesi. Kayıt dışı işlem yapan ve vergiden kaçınan mükelleflerin tespiti ve vergiye tabi tutulması, benzer yolları seçmeyen (veya seçemeyen) mükelleflerin sırtındaki yükü azaltıcı etki doğurabilir veyahut en azından bütün mükelleflerin belirli ölçüde vergi ödemesini sağlayabilir. Pek çok farklı ülkede de var olan bu uygulamanın hayata geçmesinin halihazırda vergiden kaçınan mükellefler için kötü bir haber olduğu muhakkak, fakat diğer tüm mükellefler için son derece olumlu bir gelişme olması kuvvetle muhtemel.