Ipsos: Türk halkının en önemli sorunu ekonomi ve düzeleceğine dair umut da yok
İsviçre bankası UBS'in Küresel Servet Raporu'na göre Türkiye 2022-2023 yılları arasında yetişkin başına servetini yaklaşık yüzde 158'le en çok artıran ülke oldu. Rapora göre yüksek enflasyondan en çok kazanç sağlayanlar konut sahipleri oldu.
Son yayınladığı Küresel Servet Raporu 2024’te dolar milyonerlerinin sayısında yüzde 43 artışla Türkiye’nin bu yıl Tayvan’ın (yüzde 47) ardından ikinci sırada yer alacağını öngören İsviçre bankası UBS, Türkiye’deki kişi başına servet artışıyla ilgili de çok çarpıcı bir veri açıkladı. Bankanın raporuna göre Türkiye, yüzde 70’in üstünde seyreden enflasyona rağmen 2022 ve 2023 yılları arasında yetişkin başına düşen servette yüzde 157’nin üstünde artışla tüm ülkeleri geride bıraktı. Türkiye’yi yüzde 20 servet artışı ile Rusya ve Katar izledi, Güney Afrika yüzde 16 ile dördüncü sırada yer aldı. ABD’de bu yıllar arasında kişi başına servet sadece yüzde 2,5 oranında arttı.
Bu durum da, Türkiye’de gerek yüksek enflasyon ve buna sebep olan politikaların, gerekse enflasyon döneminde devletin bazı kesimlere dağıttığı ucuz kredilerin nasıl bir servet transferine sebep olduğunu açıkça gösteriyor. Bazılarımız fena halde fakirleşir, hayatta kalmak için evini barkını satıp servetlerini kaybederken bazıları bu satılan evleri şişen fiyatlarına rağmen ulaşabildikleri ucuz krediler sayesinde satın almış ve servetlerini arttırmış.
CNBC’de yayınlanan habere göre, raporda son beş yılda Türk Lirası’nın dolar karşısında yaklaşık yüzde 83 değer kaybettiğine dikkat çekilerek “Yüzde 70’in üzerindeki enflasyondan orta ve dar gelirliler muzdarip olurken ev gibi varlıklara sahip olan Türklerin serveti, enflasyonun bu varlıkların maliyetlerini yükseltmesi nedeniyle daha da arttı” ifadelerine yer verildi. UBS raporu, net değeri ya da “serveti” “hanehalklarının sahip olduğu finansal varlıklar artı reel varlıkların (özellikle konut) değerinden borçlarının çıkarılmasıyla elde edilen değer” olarak tanımlıyor.
Türkiye’de toplum geneline bakıldığında geride kalan dönemin kazananları ve kaybedenleri de aslında rahatça görülüyor. Bugünlerde düşme eğilimine girmiş olsa da, konut fiyatları yüksek enflasyon yaşadığımız 2019 yılı sonundan itibaren enflasyondan çok daha hızlı arttı. Bu artışın bu denli yüksek olmasının sebeplerinden biri, Tayyip Erdoğan iktidarının faizleri baskılamasıydı. Enflasyona karşı kendini korumak isteyen para sahibi yatırımcılar bunu banka faiziyle yapamayacaklarını öğrendiklerinde farklı yatırım alanlarına koştular. Kimi dolar aldı, kimi ise gayrımenkul. Bu dönemde gayrımenkul fiyatları, en basit konutun bile bir yatırım aracına dönüşmesi sebebiyle büyük bir hızla arttı. İktidarın krediye erişimi sınırlaması ama bazı kesimlere ‘seçici kredi’ vermesiyle, özellikle de 2020 yılı ortasında sübvansiyonlu konut kredi vermesiyle konut fiyatlarındaki artış yavana vururken, bu kredilere erişebilenler servetlerini devlet bankalarının da yardımıyla hızla arttırdılar; çünkü aldıkları kredilerin faizi enflasyonun çok altındaydı.
Bu dönemin ilk ve en büyük kaybedenleri kiracılar oldu. Artan konut fiyatları hem konut talebini arttırdı hem de mevcut kiraları yukarı çekti. İktidar konut kirası artış oranını yasayla sınırladı ama bu sınıra pek az uyuldu, konut kirası artışları TÜİK’in enflasyon araştırmalarında bile oldukça yüksek çıkıyor. UBS Bankasının araştırması toplumda genel bir servet artışı olduğunu söylüyor ama elbette bu artış 84 milyon Türkiye vatandaşının hepsi için geçerli değil. Gerçekte, Türkiye tarihinin en dramatik servet transferlerinden biri yaşandı; yoksulların serveti daha da azalırken varlıklıların servetleri arttı.
UBS Global Wealth Management Ekonomisti Samuel Adams CNBC’ye “Bazı açılardan, yüksek enflasyon hızı, servetin yerel para birimi cinsinden neden çok daha fazla arttığını, en azından diğer ülkelere göre (daha fazla) arttığını açıklamaya yardımcı oluyor çünkü servetin nominal olarak ölçüldüğünü akılda tutmakta fayda var” diyor.
“Enflasyon çok yüksekse, konut fiyatları enflasyona paralel olarak, hatta daha hızlı artma eğiliminde. Dolayısıyla ev sahibi olan ya da bu ortamlarda oldukça iyi performans gösterme eğiliminde olan hisse senetlerine sahip olan insanlar servetlerinin biraz daha hızlı biriktiğini görme eğiliminde” diyen Adams, “Elbette bu herkesin aynı ölçüde fayda sağladığı anlamına gelmiyor. Eğer bu varlıkların içinde değilseniz, eğer ücret artışlarınız enflasyona ayak uyduramıyorsa, o zaman elbette oldukça olumsuz etkilenecektir” diye ekledi.
Rapora göre Türkiye’de yetişkin başına servet 2022-2023 yılları arasında ABD Doları cinsinden yüzde 63’ün üzerinde artarken, Türk Lirası cinsinden artış iki kattan fazla oldu, yüzde 158’e ulaştı. Raporda yer alan diğer örnekler arasında, 2022-23 yılları arasında ABD Doları cinsinden yetişkin başına servette ortalama yüzde 2’den daha az büyüme kaydeden Japonya da yer alırken yerel para birimi cinsinden bu büyüme yüzde 9 oldu.
Ülkelerin 2008 ve 2023 yılları arasındaki ortalama servet artışını değerlendiren UBS “en dramatik evrimin Türkiye’de gerçekleştiğini” ve “bu dönemde yetişkin başına ortalama servetin yerel para birimi cinsinden yüzde 1708 oranında arttığını” yazdı.
UBS Küresel Varlık Yönetimi Baş Ekonomisti Paul Donovan, varlık zengini olmanın nakit zengini olmak anlamına gelmediğine, Türkiye’de bunun tam tersi olabileceğine dikkat çekti. “Servetten ziyade yaşam standartları açısından, bir eviniz varsa, evinizin değerinin arttığını ancak aynı zamanda reel ücretinizin negatif olabileceğini hatırlamak da önemlidir. Yani varlık zengini ve nakit fakiri olabilirsiniz” diyen Donovan son birkaç yıldır Türk ekonomisindeki streslerin çoğunun negatif reel gelir nedeniyle ortaya çıktığını vurguladı.