CHP ekonomide daha ciddi ve yetkin olmak zorunda
İSO Başkanı Bahçıvan meclis toplantısına konuk olan Merkez Bankası Başkanı’ndan reeskont kredilerinin faizinin düşürülerek TL kredilerinin daha cazip hale getirilmesini istedi. Bahçıvan enflasyondaki iyileşmenin istenen düzeyde olmadığını da söyledi
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin kasım ayı olağan toplantısına Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan konuşmasında “en yumuşak karnımız” olarak nitelediği enflasyonda TCMB’nin çok net olarak enflasyonu düşürme hedefi koyduğunu ancak enflasyonun direnç gösterdiğini vurgulayarak “Enflasyonun ana eğilimindeki iyileşme halen istenen düzeyde değil. Benzer bir durum enflasyon beklentileri için de geçerli. Özellikle de hane halkı ile reel sektörün öngörüleri, sağlıklı fiyatlamayı son derece zorlaştıran seviyelerde” dedi. Bahçıvan şöyle devam etti:
“Şu bir gerçek ki toplumun düşük enflasyona olan güvenini yeniden kazanmak oldukça zorlu bir mücadeleyi gerektiriyor. Bugün ekonomide yaşanılan sıkıntıların, rasyonel bir yol haritasıyla aşılması noktasında çok ciddi ve değerli bir süreçten geçiyoruz. Herkes için her günün kıymeti var. Burada disiplini elden bırakmamalıyız. Eğer, toplumun tüm kesimleri olarak ağır bedeller ödediğimiz ve sabırla beklediğimiz bu tedaviyi, diyeti, somut verilere dayanmadan ve erken bozarsak; bütün bu fedakarlıklarımızın heba olma riski var. Yani kredibilitemizi gün be gün, sabırla toplanmaya başlamışken bunun değerini bilmeliyiz. Son bir buçuk yıldır adım adım kaybolan kredinin toplanıyor olması hafife alınmamalı. Ve değeri bilinmeli. Yani veri bazlı olmayan heyecana dayalı hareketlere geçmemek lazım.”
Ülkemizin orta ve uzun vadeli hedeflerine ulaşmasının yolunun eğitimden altyapıya, vergi mevzuatından hukuk sistemine kadar tüm unsurlarıyla nitelikli bir üretim hayatı için seferber olmasından geçtiğini söyleyen Bahçıvan “Ülkemizin koşullar ne olursa olsun üretimden ve yatırımdan vazgeçme gibi bir lüksü yok. Sınırlı mali kaynaklarımızı en etkin şekilde kullanarak, üretime, teknolojiye, dijitalleşmeye ve yeşil dönüşüme odaklanmak zorundayız. Bütün sanayi sektörlerimizde bu sürece ilişkin önemli eksikler olduğu kadar, kısa sürede önemli kazanımlar sağlayabilecek fırsatlar var. Ekonomimizde devam eden dengelenme sürecini aksatmaksızın, yüksek katma değerli bir üretim ekosistemini önceliklendiren, teknolojik dönüşümü ve yenilikçiliği ödüllendiren, nitelikli finansman kanallarını genişletmemiz gerektiğinin de altını çizmek istiyorum” dedi. Sanayicilerin Merkez Bankası’ndan sekiz talebi şöyle:
1. Reeskont kredilerinin doğrudan Eximbank üzerinden kullandırılmasının faydalı olacağını düşünüyoruz.
2. Reeskont kredilerinde teminat mektubu şartı kaldırılmalı veya bu konuda bankalara bir üst limit getirilmelidir.
3. Reeskont kredilerine uygulanan faiz düşürülerek TL kredileri daha cazip hale getirilmelidir.
4. Uzun zamandır gündemden kaldırılan döviz bazlı reeskont kredilerinin tekrar kullandırılmaya başlaması için uygun zaman olduğunu değerlendiriyoruz.
5. Bağımsız denetime tabi şirketlerin TL cinsinden nakdi ticari kredi kullanımlarında uygulanan, “10 milyon TL üzerinde döviz bulundurmama ve döviz varlıklarının aktiflerine oranının yüzde 5’i aşmama” kısıtlamaları esnetilmelidir.
6. İhracatçı firmalara halen yüzde 30 olan döviz bozdurulma zorunluluğu artık kaldırılmalı veya kademeli olarak azaltılmalıdır.
7. Kredi kullanımını kısıtlayıcı uygulamalar nedeniyle bugün sanayicilerimiz cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Bu tür düzenlemelerin büyük bir bölümü kaldırılmış olmakla birlikte halen bir kısmı geçerliliğini korumaktadır. Bu düzenlemelerin tümüyle kaldırılması gerektiği görüşündeyiz.
8. İhracat amacı dışında talep edilen döviz bazlı uzun vadeli krediler bankalar tarafından güçlü projelere verilmektedir. Bu doğrultuda, kredi büyümesindeki kısıtlama döviz bazlı uzun vadeli krediler için esnetilmelidir.
TCMB Fatih Karahan da yaptığı konuşmada “Politika faizinin seviyesini, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentilerini göz önünde bulundurarak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyeceğiz” dedi. Karahan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
-Reel sektörle güçlü bir iletişimimiz bulunuyor. Toplumsal refaha en büyük katkıyı fiyat istikrarını sağlayarak sunacağımızın bilincindeyiz.
-Dezenflasyon sürecinin devamı ve ardından fiyat istikrarının tesis edilmesi ile öngörülebilirlik artacak. Böylece yatırım, üretim ve tüketim kararları daha uzun vadeli bir bakış açısı ile alınabilecek. Dezenflasyon sürecimiz devam ediyor. Makroekonomik göstergeler dezenflasyon süreciyle uyumlu ilerliyor.
-İç talep yavaşlamaya devam ederek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere geldi. Enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında iyileşme eğilimi görüyoruz. Beklentilerin seyrini ve fiyatlama davranışlarını yakından izliyoruz.
-Para politikasındaki sıkı duruşumuzu dezenflasyonun devamını sağlayacak şekilde sürdüreceğiz. Her zaman vurguladığımız gibi, enflasyonun ana eğilimini yakından takip ediyoruz. Temel mal enflasyonu düşük seyrini koruyarak, ana eğilimdeki söz konusu yavaşlamayı sürüklüyor.
-Kira dışındaki kısımda daha belirgin olmak üzere, kademeli bir iyileşme izliyoruz. Hizmet enflasyonuna daha yakından bakacak olursak, üçüncü çeyrekteki yüksek seyir, dönemsel fiyatlama ile geçmişe endeksleme davranışı güçlü olan ve fiyat artış sınırlamalarına tabi olan kira ve eğitim öncülüğünde sürdü.
-Para politikasındaki kararlı duruşumuz; yurt içi talepte dengelenme, Türk Lirası’nda reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme vasıtasıyla aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmeye devam edecek. Ayrıca, maliye politikasının artan eşgüdümünün de bu sürece önemli katkı sağlayacağını değerlendiriyoruz.
-Üçüncü çeyreğe ilişkin mevcut veriler, yurt içi talepte ılımlı seyrin devam ettiğini gösteriyor. Dördüncü çeyreğe ilişkin talep göstergeleri, talep koşullarının enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere geldiğini ima ediyor. İç talepteki dengelenme sürecek.
-Önümüzdeki dönemde negatif düzeylerde gerçekleşecek olan çıktı açığı dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacak.
-Para politikasındaki kararlı duruşumuz yanında manşet enflasyondaki düşüşün de etkisi ile beklentilerdeki iyileşmenin devam etmesini bekliyoruz.
-Tüketici enflasyonu üzerinde üretici fiyatları kaynaklı baskılar zayıflıyor. Sanayi firmalarının fiyatlama davranışlarında net bir iyileşme gördük.
-Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz. Bu doğrultuda, politika faizinin seviyesini, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentilerini göz önünde bulundurarak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyeceğiz.
-Türk Lirası varlıklara olan ilginin ve güvenin arttığını görüyoruz. Vadesi dolan kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarından TL’ye geçiş oranları yıl başında yüzde 10’lu seviyelerdeyken son dönemde yüzde 25’ler civarında. Bu dönemde KKM hesaplarının toplam içindeki payı yüzde 26’dan yüzde 7’nin altına geriledi. KKM bakiyesinin azalması Türk Lirası mevduat payını artırarak parasal aktarım mekanizmasını güçlendiriyor ve merkez bankası bilançosu üzerindeki riskleri azaltıyor.
-Sıkı para politikası duruşumuz rezervlerimizin güçlenmesini sağlayarak Türkiye’ye yönelik risk algısını iyileştiriyor. Sıkı para politikası duruşumuz, küresel piyasalardaki oynaklıkların ülke risk primine olumsuz etkilerini sınırlıyor.
-Önümüzdeki dönemde makroekonomik görünüm dezenflasyon sürecine destek vermeye devam edecek. Dezenflasyon sürecinde enflasyonu, belirlediğimiz ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde düşürmek için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Para politikasındaki sıkı duruşumuzu fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz.