Fitch’in not artışı piyasaları sakinleştirir mi?
S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill asgari ücrete yüzde 44 olmasını bekledikleri yıl sonu enflasyonuyla yüzde 17’lik hedef enflasyonun toplamının yarısı kadar, yani yüzde 30 zam yapılmasını öngördüklerini söyledi.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P asgari ücrete zam konusunda yüzde 25’i uygun gören IMF’den ve patronlardan bonkör çıktı. Türkiye’nin kredi notunu bu yıl içinde ikici kez artıran S&P Global Ratings’in Kıdemli Direktörü Frank Gill Türkiye’de hizmet enflasyonunun gerilediğini ancak hala manşet enflasyonun oldukça üzerinde ve birçok ülkede olduğu gibi yapışkan kalmasının bu zorluklardan biri olabileceğini belirtti. Gill hane halkının 12 aylık ileriye dönük enflasyon beklentileri ve piyasa katılımcılarının beklentileri arasındaki büyük farkın da zorlayıcı etkenlerden biri olabileceğini dile getirerek şunları söyledi:
“Gelir politikasına ilişkin kararların Orta Vadeli Program kapsamında gelecek yılki enflasyon hedefiyle yakından koordine edilip edilmeyeceğini izliyoruz. Asgari ücret artışı geçmiş enflasyonla daha uyumlu olursa, manşet enflasyonu ne kadar hızlı düşürebilecekleri konusunda soru işaretleri oluşabilir. Beklentimiz asgari ücretin muhtemelen enflasyon hedefi ile geçen yıl ve bu yılın sonundaki enflasyon arasında bir ortalamada artırılması yönünde. Bu yıl sonunda enflasyonu yaklaşık yüzde 44 olarak öngörüyoruz. Yani yüzde 44 ile hedef olan yüzde 17’nin ortalaması yaklaşık yüzde 30. Bu açıkçası önemli bir karar çünkü yaşam maliyeti çok arttı. Bu sadece Türkiye’ye özgü değil ama bence Türkiye’deki baskılar Avrupa ve Doğu Avrupa’dakinden daha yoğun oldu. Bu açıdan, dezenflasyonun uzun zaman alacağını düşünüyoruz.”
S&P’nin Türkiye’nin kredi notunu “B+”dan “BB-“ye yükseltmesi ve kredi notu görünümünü “durağan” olarak belirlemesinin ardından AA’ya çeşitli konularda değerlendirmeler yapan Gill “Türkiye’nin kredi notunu bu yıl iki kez yükselttik. Bu tek bir yıl için oldukça yüksek bir not artışı. Kabul etmek gerekir ki Türkiye kadar çeşitli, açık ve dirençli bir orta gelirli ekonomi için oldukça düşük bir nottan başladık ancak bu yıl iki kademe not artışı iyi haber” dedi.
Not artışı kararını etkileyen faktörlerin başında uluslararası rezervlerdeki artışın geldiğini söyleyen Gill bunun ortodoks para politikasına geçişin etkinliğinin şu ana kadar iyi gittiğinin bir göstergesi olduğunu dile getirdi.
Gill Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 50’ye yükseltmesinin etkisini göstermeye başladığını ifade ederek “Ekonomi yeniden dengeleniyor. 12 aylık cari açık Ağustos itibarıyla GSYH’nin yaklaşık yüzde 1’i seviyesinde” dedi.
Ekonominin yeniden dengelenmesinde itici gücün mevduat tabanında Dövizden TL’ye geçiş yapan hane halkı olduğunu ve bu durumun TCMB’nin döviz rezervi biriktirmesine büyük katkı sağladığını belirten Gill “Şu anda net dış finansman ihtiyacı büyük ölçüde azaldı” dedi. Gill, kredi notu görünümünün durağan olarak belirlendiğini anımsatarak “Bunun nedeni, ileriye dönük olarak, dezenflasyon ve yeniden dengeleme programının bir sonraki aşamasının uygulanmasının muhtemelen biraz daha zorlayıcı olacak olması” dedi.
Daha önce TCMB’nin politika faizinde Kasım’da indirime başlayacaklarını öngördüklerini ifade eden Gill Eylül’deki enflasyon rakamlarından sonra bu öngörülerini güncellediklerini bildirdi.
Gill, ilk faiz indiriminin 2025’in ilk çeyreğinin sonunda olabileceğini dile getirerek “2025 yıl sonu enflasyonunu hala yüzde 22-23 civarında öngördüğümüz göz önüne alındığında muhtemelen faizde düşüşün 2025’in ilk çeyreğinin sonuna doğru olacağını düşünüyoruz. TCMB oldukça muhafazakar bir faiz indirimiyle ilerleyecektir. Politika faizi bizim görüşümüze göre hâlâ ileri dönük enflasyon beklentilerinin oldukça üzerinde olacak ve döviz kuru, rezerv seviyeleri ve sermaye akışlarını çok dikkatli izleyecek” diye konuştu.
Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,1 büyüyeceğini öngördüklerini aktaran Gill büyümenin 2025’te hız keserek yüzde 2,3’e ineceğini söyledi. Gill “Nüfus artışı ve Türkiye’nin Avrupa’daki kilit ticari ortaklarında beklenen talep toparlanmasını dikkate aldığımızda, negatif büyüme çok olağan dışı olur. Ancak yüzde 2’nin altındaki bir büyüme ihtimalini de göz ardı edemeyiz. Enflasyon düşmezse, TCMB’nin daha da sıkı bir politika duruşu sürdürmesi gerekir” dedi. Büyümenin aynı zamanda aralıktaki asgari ücret artışı ve maliye politikasındaki değişikliklerine de bağlı olacağını belirten Gill not artışı kararı ve ileriye dönük beklentilerini şu şekilde özetledi:
“Sonuç olarak, bu yıl Türkiye’nin notunu iki kez yükselttik. Bu tek bir yıl için oldukça yüksek bir not artışı. Kabul etmek gerekir ki Türkiye kadar çeşitli, açık ve dirençli bir orta gelirli ekonomi için oldukça düşük bir nottan başladık ancak bu yıl iki kademe not artışı iyi haber.
Diğer yandan, bizim görüşümüze göre, enflasyonu tek haneli seviyelere düşürmek en az üç ile beş yıl daha gerektirecek. Herhangi bir hükümetin bu kadar uzun bir süre boyunca sıkı para ve maliye politikasını sürdürmesi ve desteklemesi zor olabilir. Türkiye bir demokrasi ülkesi ve hükümet, programın hane halkı güveni ve ekonomi üzerindeki etkisine karşı duyarlı olacak. Bu yüzden hükümetin bunu gelecek birkaç yıl boyunca nasıl yönetebileceği konusunda bir belirsizlik var. Birçok yabancı yatırımcıda aynı soru işaretleri olduğunu düşünüyorum.
Türkiye hizmet ihracatının gerçekten iyi durumda olduğu açık bir ekonomi. Net ihracatın önümüzdeki iki yıl boyunca büyümeye katkıda bulunacağını düşünüyoruz. Muhtemelen daha zayıf olacak olan hane halkı harcamaları olacak ancak bu bir kaza değil. Bu planın bir parçası çünkü bu, hükümetin enflasyonu düşüreceği yollardan biri.”
Gill ayrıca ABD’deki seçimlere ilişkin sürecin piyasalara yansıdığını ve Türkiye dahil birçok gelişmekte olan ekonomiye sermaye girişlerini etkileyeceğini sözlerine ekledi. S&P daha önce Mayıs ayında Türkiye’nin kredi notunu “B”den “B+”ya yükseltirken kredi notu görünümünü “pozitif” olarak korumuştu.