Türkiye’nin temerrüt riski artmaya devam ediyor
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Lopez Türkiye'nin 2053'te net sıfır emisyon hedefine ulaşması için 640 milyar dolarlık yatırıma ihtiyacı olacağını belirterek "Bu yatırımlar için kamu, özel sektör ve bizim gibi kuruluşlar birlikte çalışmalı' dedi
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez Türkiye’nin 2053’te net sıfır emisyon hedefine ulaşması ve sektörün dayanıklılığını sağlaması için bugünkü net değeriyle 640 milyar dolarlık yatırıma ihtiyaç duyulacağını belirterek, “Bu oldukça yüksek bir miktar ve bu yatırımları yapmak kamu, özel sektör ve bizim gibi kuruluşların birlikte çalışmasını gerektirecek” dedi. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Lopez, Türkiye’de iklim finansmanına yönelik projelerinden birinin yeni açıklanan Yeşil Dönüşüm Fonu olduğunu anımsatarak, bankanın hali hazırda devam eden 17 milyar dolarlık programı kapsamında da iklim değişikliğinin önemli bir yer tuttuğunu, ayrıca deprem bölgesi ve ihracatçılara sağlanacak desteklerin de olduğunu anlattı.
Lopez Dünya Bankası’nın eylülde açıkladığı ve gelecek 3 yıl içinde sağlanacak 18 milyar dolarlık ek finansman paketinden de temiz enerji projelerine finansman verileceğini belirterek, “Stratejik planlama olarak ifade ettiğimiz sürece başladık. Bu kapsamda elektrik iletimi için 750 milyon dolarlık bir finansmanın hazırlıklarını da başlattık” diye konuştu. Dünya Bankası kuruluşu Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası’nın bu mali yılda Türkiye’ye sağladığı 2,5 milyar dolarlık finansmanın yüzde 80’inin iklim değişikliğiyle ilgili azaltım ve adaptasyon projelerine yönelik olduğunu söyleyen Lopez, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadele için özel sektörü de harekete geçirmeye çalıştıklarını dile getirdi. Türkiye’nin temiz enerji yatırım hedeflerinin bankayı heyecanlandırdığını söyleyen Lopez, şöyle devam etti:
“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye’nin gelecek 12 yılda 60 gigavat kapasite oluşturacağını açıkladı, yani yıllık yaklaşık 5 gigavat kapasiteye denk geliyor. Bu gelişmekte olan ekonomiler arasında bu alanda açıklanan en büyük hedeflerden birisi. Bu kapasite artışı 12 yılda yaklaşık 100 milyar dolar yatırım gerektirecek. Bunun yaklaşık 80 milyar doları elektrik üretiminde, 10 milyar doları iletim ve 10 milyar doları da dağıtım tarafında. Türkiye’de elektrik üretimi ve dağıtımı özel sektörde ancak iletim kamuda. Bizim odaklanacağımız nokta da burası.”
Lopez, Türkiye’nin temiz enerji hedefleri için 12 yılda ihtiyaç duyulan 100 milyar dolarlık yatırımın 90 milyar dolarını özel sektörün yapacağına işaret ederek, “Türkiye, istikrarlı bir makro duruma kavuşarak bu tür gereken finansmanları çekebilecektir” dedi.
Lopez yeni ekonomi yönetiminin atılması gereken doğru adımları attığını düşündüklerini net bir şekilde dile getirdiklerini belirterek, “Bunu söyleyen sadece Dünya Bankası da değil. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) şu an 350 baz puanın altında. Bu, henüz seçimden önceki dönemde 550 baz puanın üzerindeydi. Kredi derecelendirme kuruluşlarının bazılarının Türkiye’nin görünümünü yukarı yönlü revize ettiğini görüyoruz, bazı kuruluşlar görünümü negatiften nötre çevirdi. Geçen hafta S&P Türkiye’nin (kredi notu) görünümünü durağandan pozitife çevirdi. Deutsche Bank ve JP Morgan gibi yatırım bankaları gelecek yıl Türkiye tahvil piyasasının çok hareketli olacağını söylüyor. Bu kuruluşlar işlerin doğru yönde gittiğini görüyor” dedi.
Lopez, henüz istenilen noktaya ulaşılmadığını ve bunun için biraz sabırlı olmak gerektiğini belirterek, “Bu işin güzelliklerinden biri de bu çembere girdiğinizde, bir taraftan yatırımlar geliyor çünkü ekonomide istikrar sağlanıyor diğer taraftan kaynak akışı oldukça, durumu istikrara kavuşturmak daha kolay oluyor. Bundan sonrası biraz sebat gerektiriyor” diye konuştu.
Merkez Bankası’nın faiz artışlarıyla enflasyonla mücadele ettiğini aktaran Lopez, şu anda “muhtemelen piyasaların faiz oranındaki artışın sınıra ulaşacağını düşünmeye başladığı bir noktaya gelindiğini” ifade etti. Lopez, liradaki değer kaybının etkisinin enflasyona geçmeye başladığını görene kadar kararlı olmak gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
“Liradaki değer kaybının etkisi enflasyona yansıdığında, para politikası ve maliye politikasının, enflasyonun biraz daha kabul edilebilir seviyeye geldiğini görmesine ve biraz sabırlı olmaya ihtiyaç var. Biz Türkiye’de enflasyonun 2024 ortasında zirve yapmasını ve sonrasında düşüşe geçmesini bekliyoruz. Banka olarak, gelecek yıl sonunda enflasyonun yüzde 35-40’a gerileyeceğini ve sonraki yıl yüzde 15 seviyelerine ineceğini öngörüyoruz. Açıkçası, bu gelişmeler küresel ekonomide neler olacağına da bağlı.”