İngiliz kırsalında bir vaha: Cotswolds

Cotswolds’ı oluşturan köy ve kasabalar İngiltere kırsalında olabilir ama ‘köy’ deyip geçmeden önce bir düşünmek lazım. Londra sosyetesinin, sanatçılarının ve politik şahsiyetlerinin dudak uçuklatan fiyatlarda evleri var burada...

Gezi 12 Ağustos 2023
Bu haber 1 yıl önce yayınlandı

İster Tudor döneminden kalma lüks bir malikanede konaklayın, ister gül ağaçları ve sarmaşıklarla donanmış mütevazı bir kır evinde… İngiltere’nin muhteşem kasabalarına ev sahipliği yapan Cotswolds’dan ayrılırken kendinizi bir roman kahramanı gibi hissedeceğinizden şüpheniz olmasın.

Bal rengi kireç taşından binaların yan yana sıralandığı caddeleri, kare pencereli evleri, Orta Çağ’dan uzanan taş köprülerin altından sakin sakin akan dereleri, patikaları, hanları, pub’ları, rengarenk hediyelik eşya dükkanları ve elbette akşam güneşiyle yıkanan yemyeşil tepeleriyle İngiltere kırsalında bir vaha Cotswolds. “İngiltere’nin Kalbi” olarak da anılan Cotswolds’a giderken ilk gözünüze çarpan manzara; çayırlarda mutlu mutlu otlayan koyunlar ve inekler. Muhteşem manzaralara sahip sayısız butik otel var, siz sadece lüks ve konfor mu yoksa sakinlik ve huzur mu aradığınıza karar verin.

Koyunların yaşadığı tepeler

Cotswolds aslında çok büyük bir alanı kaplıyor, tamamı 504 dönüm. Gloucestershire, Oxfordshire, Warwickshire, Wiltshire ve Worcestershire adlı beş bölgeden oluşuyor. Her kasabanın ve köyün kendine özgü bir kimliği var. İngiltere ve Galler’deki ulusal güzelliğin cazibe alanı ve geleneksel İngiliz köyleriyle mükemmel bir kaçış noktası. Cotswolds, iki eski İngilizce sözcüğün birleşmesinden oluşmuş. Koyunların yaşadığı yer anlamına gelen ‘cots’ ve yumuşak tepeler anlamına gelen ‘wolds’ kelimelerinden türemiş. İngiliz tarihçileri Cotswolds kelimesinin muhtemelen bol miktarda koyun bulunan yumuşak tepeler anlamına geldiği konusunda hemfikir özetle.

‘Köy’ deyip geçmeyin!

Cotswolds’ı oluşturan köy ve kasabalar İngiltere kırsalında olabilir ama ‘köy’ deyip geçmeden önce bir düşünmek lazım. Londra sosyetesinin, sanatçılarının ve politik şahsiyetlerinin dudak uçuklatan fiyatlarda evleri var burada. Birleşik Krallık Kralı III. Charles, Hugh Grant, Kate Winslet, Stella McCartney, Elizabeth Hurley, J.K Rowling ve Kate Moss bunlardan sadece birkaçı.

Cotswolds’ı bir İngiliz gibi yaşayın!

Cotswolds’ı keşfetmenin en güzel yolu yürümek. Cennet gibi köyleri gezmek için ara sokaklarda gezinin, rüzgarın ve yağmurla yıkanmış yeşilliklerin sesini dinleyin. Yerel hanlarda konaklayın. Pub’larda bira çeşitlerini keşfedin. Yılbaşı dönemini yakaladıysanız brendili Christmas Pudding’i kaçırmayın. Nar gibi kızarmış etlerin yanında bir de yerel elma şarabı isteyin.

Masal diyarı: Bibury

Kelimenin tam manasıyla bir masal diyarı. 17’inci yüzyıldan kalma taş evler ve köyün içinden akan Coln Nehri bu küçük ve sakin köye inanılmaz bir güzellik katıyor. Bibury, düşük çatılı taş evlerden oluşan ikonik Arlington Row yoluyla da çok ama çok popüler.

Fotoğraf tutkunlarının göz bebeği: Castle Comb

‘İngiltere’nin en güzel köyü’ olarak anılıyor. Sapsarı taş binalar, yemyeşil düzlükler, şirin köy sokakları ve sakince akan nehirler sizi bir huzur evrenine ışınlıyor. Köyün sonundaki taş köprü ise fotoğraf tutkunlarının favorileri arasında.

Cotswolds’ın Venedik’i: Bourton-on-the-Water

İçinden geçen güzel Windrush Nehri’nden dolayı “Cotswolds’ın Venedik’i” olarak anılan bu şirin köy, sakin sokakları, 17’inci yüzyıldan kalan taş köprüsü ve nehir kenarındaki evleriyle insanı kıskançlıktan çatlatacak kadar güzel.

En ünlülerinden biri: Stow-on-the-Wold

Evler 16’ıncı yüzyıla kadar uzanıyor. Pub’ları ve çay evleri çok sevimli. Sütlü çay seviyorsanız çiğ krema eklenmiş aromalı çaylarını deneyin. St. Edwards Kilisesi’ni görmeden dönmeyin. Muhteşem kuzey kapısı bir masaldan fırlamış gibi duruyor.

Orta Çağ’dan uzanan kasaba: Burford:

Bu küçük Cotswold kasabasının ana caddesi, Windrush Nehri üzerindeki köprüye doğru uzanıyor ve her iki yanında bal rengi taş evler, hanlar, mağazalar ve kafeler sıralanıyor. Windrush Nehri boyunca yürümeyi ihmal etmeyin.

Vee kamera!

Cotswolds’ın film mekanları da en az filmleri kadar ünlü. Pek çok mekan ‘Pride & Prejudice’, ‘Downton Abbey’, ‘Emma’, ‘Bridget Jones’s Diary’, ‘War Horse’, ‘The Duchess’ ve ‘The Remains of the Day’in de aralarında olduğu yapımlarda film seti olarak kullanıldı. Harry Potter serisinin Hogwarts sahnelerinin çoğu ise Oxford Üniversitesi’nin Christ Church Koleji’nin büyük salonunda ve Gloucester Katedrali’nde çekildi.

Beatrix Potter’a saygıyla!

Gloucester’daki Beatrix Potter hediyelik eşya dükkanı (The House of The Tailor of Gloucester-Beatrix Potter Shop and Museum) İngiliz yazar, illüstratör ve doğa bilimci Potter’ın ünlü Peter Rabbit başta olmak üzere fare, kedi, kaz ve kurbağa çizimlerinin yer aldığı kitaplardan oyuncaklara, teneke kutulardan porselen eşyalara kadar görsel bir hazine.

Londra’ya bir ‘tık’ uzaktasınız

Cotswolds, Londra’dan otobüsle 2.5-3 saat sürüyor ve otobüsler Victoria İstasyonu’ndan kalkıyor. Cotswold’a Paddington İstasyonu’ndan trenle de gidebilirsiniz. Tren yolculuğu 1-1.5 saat arası sürüyor ve haftanın her günü sefer var. Tren seferleri Cotswolds’ın her yerini kapsamasa da Bath, Cheltenham, Shakespeare’in doğduğu evi de görebileceğiniz Stratford Upon Avon, Chippenham, Gloucester, Kemble, Moreton-in-Marsh, Kingham ve Oxford’a gidebilirsiniz.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.