Küresel ilgi odakları… Dünyanın en havalı mahalleleri

Başlangıçta ahşapla inşa edilen kasaba, 14. yüzyılın sonlarında çıkan bir yangının ardından taştan yeniden inşa edildi.

Gezi 22 Haziran 2024
Bu haber 3 ay önce yayınlandı

Dünyanın pek çok şehrinde kültür merkezleri ve kafelerin sıralandığı yeni alanlar hızla artıyor olabilir ama dramatik dönüşümler yaşasalar da yerel kalmayı başaran mahalleler turistlerin cazibe noktaları olmayı sürdürüyor.

Şehrin cazibe noktalarında yaşanmışlığı ve zamanın ruhunu keşfetmek

Bir mahalleyi ‘güzel’ olarak nitelendirmenin kriterleri neler? Tarih, kültür, sanat ve mimari açısından en iyiyi sunması mı, geçmişin mirasını koruyup yerel kalabilmesi mi yoksa seçkin butiklere, restoranlara, kafelere ve yemyeşil parklara sahip olması mı? Sanırım bu sorunun yanıtı ‘hepsi’ olabilir. Gösterişli metropollerin cazibe noktası semtlerinde, keşfedilmeyi bekleyen güzellikler eşliğinde en gözde mahallelere göz atmaya ne dersiniz?

Montmartre (Paris / Fransa)

20’nci yüzyılın başındaki Belle Epoque döneminde bohem ve avangard hareketlerin merkezi olan, dönemin pek çok ünlü sanatçısının yaşadığı Montmartre bugün Paris’in en turistik semtlerinden. Sacre-Coure Bazilikası şehrin en yüksek noktasında yer aldığı için mükemmel bir Paris panoraması sunuyor. Montmartre, dolambaçlı sokakları, hediyelik eşya dükkanları ve rahat kafeleriyle Paris’in içinde adeta bir köydeymişsiniz hissi yaratmayı başarıyor.

Le Marais (Paris / Fransa)

Tarihi binaları, pitoresk sokakları, müzeleri, galerileri, güzel avluları ve bahçeleri keşfetmek isteyenler için bulunmaz nimet. Places des Vosges, Paris’in en eski planlı meydanı. Victor Hugo’nun evi Musee Victor Hugo ve Pablo Picasso’nun eserlerinin yer aldığı geniş bir koleksiyona ev sahipliği yapan Picasso Müzesi’ni gezmeyi unutmayın.

La Petite France (Strazburg / Fransa)

Yarı ahşap evlerin pencerelerinden sarkan rengarenk sardunyaları ve nehir kenarında sessizce uzanan dar, dolambaçlı sokaklarıyla içinde kaybolmaktan büyük keyif alacağınız bir mahalle. Orta Çağ karakterini hala koruyan, zamanda bir yolculuğa çıkmışsınız hissi uyandıran La Petite France’ı gezmeye Rue du Bain- aux- Plantes’tan başlarsanız, 16’ıncı ve 17’inci yüzyıldan kalan evlere hayran olacaksınız. Pont Saint-Martin’de ise (Aziz Martin Köprüsü) en güzel Petite France fotoğraflarını çekebilirsiniz.

Le Panier (Marsilya / Fransa)

Marsilya’nın en eski bölgesi, daracık dik sokakları, sardunyaların sarktığı pencereleri ve renk renk çamaşırların asıldığı balkonlarıyla bir tepe üzerine kurulan Le Panier. Duvar resimleri, tasarımcı butikleri, sanatçı stüdyoları, kültürel mekanları ve kafeleriyle çok otantik. Place de Lenche, çınar ağaçlarının gölgesindeki Place des Pistoles ve huzurlu bir mola için Place des Moulins meydanlarında oturup eski şehrin tadını mutlaka çıkarın.

Covent Garden (Londra / İngiltere)

Londra’nın tiyatro ve eğlence merkezi West End’de bulunan Covent Garden, ikonik meydanı Covent Garden Piazza, Royal Opera House, renkli binalarıyla çok hoş bir geçit olan Neal’s Yard, ilginç oyuncaklar ve antikalardan keyifli restoranlara kadar harikalarla dolu Apple Market, dünyaca ünlü tiyatroları ve sokak sanatçılarının performanslarıyla kelimenin tam anlamıyla harika ve kesinlikle tartışmasız bir güzelliğe sahip.

Soho (Londra / İngiltere)

Londra’nın açık ara en popüler semtlerinden. Gece hayatı, yeme-içme alternatifleri, hediyelik eşya dükkanları, vintage ürünler satan dükkanlar, büyüleyici eski tarz barlar, ne ararsanız var. Çin Mahallesi ve Leicester Meydanı güney Soho sınırını işaret ediyor. Dean, Frith, Beak ve Old Compton caddeleri, kulüp ve pub’larıyla gece- gündüz hareketli. Tiyatroya ve müzikallere tutkunsanız Shaftesbury Avenue’ya uğramayı ihmal etmeyin.

Smithfield ​(Dublin / İrlanda)

Klasik İrlanda kahvaltısı, nefis kahveler ve portakallı çörekler… Liffey Nehri’nden kuzeye doğru uzanan ve eski bir antrepo bölgesi olan Smithfield artık özgün kahve mekanları, bistrolar ve butik bira sunan birahanelerle ünlü, özellikle rock ve folk müzik gruplarının sahne aldığı pub’larıyla. Bölgenin merkezinde yer alan Smithfield Meydanı, bit pazarlarına da ev sahipliği yapıyor. Buraya kadar gelmişken Dublin’in en ünlü mekanlarından The Temple Bar Pub’ı ve dev tuğla bacasıyla hemen fark edeceğiniz Jameson İçki Fabrikası’nı gezmeyi de ihmal etmeyin.

Leith (Edinburgh / İskoçya)

Hareketli bir liman bölgesi olan Leith, restoranların, barların ve vintage butiklerin sıralandığı Leith Walk aracılığıyla Edinburgh’un merkezine bağlanıyor. Twelve Triangles hamur işleriyle, Moonwake ise biralarıyla ünlü. Leith Suyu Yürüyüş Yolu’nda gezinin. Newhaven Limanı’nda gün batımının tadını çıkarın. Bir sanat ve moda merkezi olan Bisküvi Fabrikası’nı, Kraliyet yatı Britannia’yı ve Edinburgh Heykel Atölyesi’ni keşfedin ve Leith’in tarihi bira üretim bölgesinde yürüyüş turu olan Leith Brewery Taproom Trail’e katılın.

Jordaan (Amsterdam / Hollanda)

İşte kartpostalara konu olacak kadar güzel bir bölge… 17’nci yüzyıldan kalma evlerle kaplı olan Jordaan, romantik atmosferine katkıda bulunan büyüleyici kanallardan geçiyor ve butikler, kafeler, sanat galerileri ve antika dükkanlarıyla dolu dar sokaklarıyla hem yerel halkı hem de turistleri kendine çekiyor. Anne Frank ve ailesinin II. Dünya Savaşı sırasında saklandığı, evden müzeye dönüştürülen Anne Frank Evi de burada.

Amsterdam West (Amsterdam / Hollanda)

Eski tarz kafelerin, Arnavut kaldırımlı köprülerin, geleneksel pazarların, hareketli alışveriş caddelerinin ve modern kahve mekanlarının bulunduğu bir yer. Estetik ve mimari açıdan yenilikçi ama aynı zamanda yerel karakterini de korumayı başarmış. Dar tuğla binalar, dünya mutfağından örnekler sunan restoranlar ve kafelerle son derece popüler.

Sidi Bu Said (Tunus)

Mavi-beyaz mimarisiyle İlk bakışta size de Santorini’yi hatırlatmıyor mu? Arnavut kaldırımlı sokakları, işlemeli kapıları ve mavi-beyaz evleriyle tanınan Sidi Bu Said, birçok Fransız sanatçıya ilham kaynağı olmuş. Şirin ve kesinlikle çok turistik bir kasaba. Ennejma Ezzahra Sarayı ve Dar El Annabi yolunuz düştüğünde görmeniz gereken yerlerin başında geliyor.

Vinohrady (Prag / Çekya)

Prag’ın Wenceslas Meydanı’ndaki Ulusal Müze’nin hemen arkasında kalan Vinohrady mahallesi adını 14’üncü yüzyılda burada bulunan üzüm bağlarından alıyor. Vintage mağazaları, parkları, Neo-Rönesans ve Art Nouveau tarzındaki yapılarıyla adeta bir açık hava müzesi. Vinohrady Jiriho z Podebrad ve Namesti Miru gibi pitoresk meydanlara da ev sahipliği yapıyor.

Havnen ​(Kopenhag / Danimarka)

Kopenhag’ın en havalı mahallesi… Nordhavn ve Sydhavn arasındaki Havnen’de harika yemekler, modern mimari örnekleri ve yüzmek için gidilecek çok sayıda yer var. Bu hareketli liman bölgesi, yerli halkın resmen oyun alanı. Yüzme, su üzerinde gezinti, kürek, balık tutma, canının ne isterse yapabilirsiniz. 2015 yılında Kopenhag belediyesi önlerindeki 10 yıl için şehrin yeşil ve mavi alanlarını geliştirmeye karar vermiş ve o zamandan bu yana kıyı şeridi hem dinlenme hem de fiziksel aktiviteler için modern mimariyle uyumlu olarak düzenlenmiş.

Gothic Quarter (Barselona / İspanya)

Pitoresk sokakları, Orta Çağ mimarisi ve antik Roma duvarlarının kalıntıları da dahil olmak üzere çok sayıda simgesel yapısıyla adından söz ettiren Gothic Quarter ya da yerel adıyla Barri Gotic, özellikle Barselona Katedrali’nin de aralarında yer aldığı Gotik yapılarıyla ünlü. La Rambla’da sokak lezzetlerini tadabilir, 19’uncu yüzyıldan günümüze uzanan egzotik Plaza Real’de (Plaça Reial, Kraliyet Meydanı) Gaudi’nin tasarladığı lamba direklerini görebilir, restoran ve kafelerde Katalan mutfağını keşfedebilirsiniz.

Isola (Milano / İtalya)

Geleneksel Milano böreği satan pastaneler, aile işletmesi trattoria’lar, graffitilerle kaplı sokaklar, etnik mağazalar, vintage ürünler, mükemmel barlar ve restoranlar… Geleneksel mirasın ve yeni gelişmelerin kusursuz bir şekilde buluştuğu Isola, bit pazarları, yerel kasaplar ve dükkanlarıyla ama en çok kendine özgü mimari yapısıyla dikkat çekiyor. Rönesans Dönemi’nden kalma Santa Maria alla Fontana Kilisesi, fresklerle kaplı kemerleriyle göz dolduruyor.

Higashiyama (Kyoto / Japonya)

Geleneksel Japon mimarisiyle adından söz ettiren Higashiyama, Kyoto’nun en iyi korunmuş tarihi bölgeleri arasında. Dar sokakları ve tarihi tapınaklarıyla geleneksel Japon atmosferini koruyor. Geleneksel mağazalar, çay evleri, ve restoranlarla dolu taş döşeli pitoresk sokakları turistlerin göz bebeği. Ninenzaka ve Sannenzaka yollarının etrafındaki alan, geleneksel tarzdaki binaları korumak için koruma statüsüne sahip.

Neukölln (Berlin / Almanya)

Berlin’in ​​en heyecan verici, en güzel bölgelerinden biri. Üç ana caddesi olan Hermannstrasse, Karl-Marx-Strasse ve Sonnenallee özellikle kahve dükkanlarıyla dikkat çekiyor. Hareketli bulvarlarındaki Orta Doğu pastaneleri, nostaljik mağazalar, havalı barlar ve kafeler öğrenciler ve sanatçılar arasında çok popüler.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.