Nehirlerin mimari şaheserleri: Köprüler

Şehirlerin belki de en ikonik simgeleridir köprüler. Tarihin canlı kanıtları oluşları bir yana, kusursuz bir mühendislik dehasının en çarpıcı yapıları arasındadır. Peki siz dünyanın en ikonik köprülerinin hikayelerini merak ediyor musunuz?

Gezi 24 Eylül 2023
Bu haber 8 ay önce yayınlandı

“Halsiz olduğunda, küçük hissettiğinde / Gözyaşların gözlerinde olduğunda, hepsini sileceğim / Senin yanındayım, zamanlar güçleştiğinde / Ve arkadaşlar tam anlamıyla bulunamadığında / Bulanık suyun üzerinde bir köprü gibi / Kendimi sereceğim.” Köprülerden bahsetmişken Simon & Garfunkel’ın o yumuşacık ‘Bridge Over Troubled Water’ şarkısını dinlemenin tam zamanı. Köprüler göründüğünden çok daha ötesi ama şehirlere anlam katan en simgesel yapılar olmasıyla da seyahatlerin vazgeçilmez durakları değil mi sizce de?

Tower Bridge / Kule Köprü / Londra (Birleşik Krallık)

1886 yılından günümüze uzanan bir asma köprü var karşınızda. Thames Nehri üzerindeki Tower Bridge, birbirine bağlanan iki kulesiyle kuşkusuz Londra’nın en simgesel yapılarından. Adını kendisine çok yakın olan Londra Kulesi’nden alan köprü, açılır kapanır özelliği sayesinde gemilerin geçişine olanak tanıyor. 80’li yılların başına kadar makine odalarının içinde ve çevresinde yaşayan birçok kedi varmış. Hatta onlarla ilgilenmesi için bir ‘Kedi Yöneticisi’ bile görevlendirilmiş. Tower Bridge’de bir dönem kömürle çalışan orijinal kazanları ya da buhar motorlarını mutlaka görün ve iki kule arasındaki yürüyüş yollarını keşfedin.

Karluv Most / Charles Köprüsü / Prag (Çekya)

Vltava Nehri üzerindeki bu Gotik taş köprü, Avrupa’nın en eski taş köprüsü. Şanslıysanız köprü üzerinde ressamlara da rastlayabilirsiniz. Kral IV. Charles’ın himayesinde yaptırılan köprünün inşaatı 1357 yılında başlamış ve 15’inci yüzyılda tamamlanmış. Köprünün iki ucunda birer kule, üzerinde de 1700 yılından kalma çoğu Barok tarzda 30 tane heykel var. Köprüdeki en eski heykel ise 1683 yılında yapılan Nepomuklu Aziz John heykeli. Köprü, Çek tarihinde birçok önemli olaya sahne olmuş. Bunlardan biri de 17’inci yüzyıldaki büyük isyanın ardından idam edilenlerin kafalarının sergilendiği yer olması.

Stari Most / Mostar Köprüsü / Mostar (Bosna-Hersek)

“Mostar Köprüsü çökmüş / Neretva ne kadar üzgün / Kim bilir? dizeleriyle Bulutsuzluk Özlemi’nin ‘Yaşamaya Mecbursun’ şarkısını hep bir ağızdan söylediğimiz günlerin odak noktasıydı Mostar Köprüsü. 1557 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Neretva Nehri üzerinde yaptırılan ve Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayruddin’in tasarladığı Stari Most yani Eski Köprü ne yazık ki 1993 yılındaki Boşnak-Hırvat Savaşı sırasında Hırvat güçlerinin bombalarıyla çöktü ama yeni bir projeyle 2004 yılında yeniden açıldı.

Brooklyn Bridge / Brooklyn Köprüsü / New York (ABD)

13 yılda tamamlanarak 1883’te bitirilen bu uzun asma köprü, Manhattan ile Brooklyn’i birbirine bağlıyor. Kuşkusuz New York’un en ünlü simgelerinden. Askı kabloların çelik malzemeden yapıldığı ilk yapı olarak nitelendirilen Neo Gotik tarzdaki köprü, 19’uncu yüzyıl mühendisliğinin doruk noktası. İlginç hikayesi şu: Dünyanın en büyük kablo üreticisi şirketinin sahibi olan John Augustus Roebling, köprü inşaatı projesini alır ama köprünün yerini tespit çalışmaları sırasında geçirdiği bir kaza sonucu ayağı ezilir ve enfeksiyon kaparak ölür. Köprünün baş mühendisi olarak oğlu Washington Roebling seçilir ama o da köprü çalışmaları sırasında felce neden olan bir rahatsızlık geçirir ve yatalak olur. Köprü baba-oğula ne yazık ki şans getirmez. 1884 yılında PT Barnum’un köprünün dayanıklılığını göstermek için 21 fili köprüden geçirme gösterisi ise akıllara durgunluk veren bir hareket.

Pont Alexandre III / Alexandre III Köprüsü / Paris / Fransa

Paris’in en görkemli, en süslü ve bence en güzel köprüsü. 1900 Paris Fuarı olarak da bilinen 1900 Exposition Universelle için inşa edilen köprü, iki ucunda duran Art Nouveau lambaları, heykelleri ve kabartmalarıyla gerçekten büyüleyici. Bu 19’uncu yüzyıl mühendislik harikası adını Fransız-Rus İttifakı’nı imzalayan Rus Çarı Alexandre III’ten alıyor.

Kapellbrücke / Şapel Köprüsü / Lucerne (İsviçre)

14’üncü yüzyıldan, taa Orta Çağ’dan gelen bir köprü bu. Avrupa’nın en eski kapalı köprüsü. Güzeller güzeli Aare Nehri’nin kollarından Reuss Nehri’nin üzerinde duruyor. Bir yaya köprüsü olmasına rağmen şehrin sembolü. Adını yakınındaki Aziz Petrus Şapeli’nden alan köprünün iç kısmında Lucerne’in tarihindeki olayları anlatan 17’inci yüzyıldan kalma tablolar var.

Ponte di Rialto / Rialto Köprüsü / Venedik (İtalya)

Venedik’te Büyük Kanal’ı kapsayan dört köprüden biri olan Rialto Köprüsü, kanal üzerindeki en eski köprü ve Venedik’in mimari simgelerinden biri. Antonio da Ponte tarafından tasarlanan taş köprü 1591’de tamamlanıyor ve San Marco ile San Polo bölgelerini birbirine bağlıyor. Köprünün ortasında herhangi bir desteğinin olmaması onun mühendislik başarısının bir kanıtı.

Szechenyi Lanchid / Szechenyi Zincir Köprü / Budapeşte (Macaristan)

Buda ve Peşte arasındaki Tuna Nehri’ni kapsayan köprü, İngiliz mühendis William Tierney Clark tarafından tasarlanmış ve İskoç mühendis Adam Clark tarafından inşa edilmiş. 1849 yılında açılan köprü, adını inşaatının büyük destekçilerinden biri olan Kont Istvan Szechenyi’den alıyor ama en çok ‘Zincir Köprü’ olarak biliniyor. Köprünün üzerindeki taş aslan heykelleri ise Janos Marschalko tarafından yapılmış ve 1852’de yerleştirilmiş.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.