ŞOK Marketler hedefin üzerinde büyüdü
6 Şubat depremlerinin ardından ölü ya da sağ bulunamayan en az 47 çocuk var. Bazılarını enkazdan sağ çıktığını gören tanıklar olmasına rağmen akıbetleri 11 aydır belirsiz. Aile Bakanı Göktaş'a göre ise hiç kayıp çocuk yok. İşte onların hikayesi.
Türkiye, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerle, tarihinin en büyük afetlerinden birini yaşadı. 50 binden fazla insanın öldüğü afette, 11 kentin büyük kısmı yerle bir oldu.
Günlerce süren arama çalışmalarında, ‘mucize kurtuluşlar’ yaşanırken aileler, enkazların başında yakınlarının cenazelerini bekledi. Çoğunluğu ölümün acısını yaşarken bazıları bu acıyı bile arar oldu. Nasıl mı?
Depremlerin ardından yüzlerce insan, olması gerektiği yerde bulunamadı. Cenaze yoğunluğu nedeniyle alınan karara göre iki gün boyunca teslim alınmayan cenazeler, DNA örneği alındıktan sonra kimsesizler mezarlığına gömüldü. Sonrasında yapılan DNA testlerinin ardından ailelere teslim edildi. Bir örnek verelim: Elbistan’daki kimsesizler mezarlığına depremi izleyen günlerde toplam 1,400 kişi defnedildi. Şimdi o mezarlıkta, hala ‘kimsesiz’ olarak yatan 400 kişi var. Yani 1000’e yakın cenaze, yakınlarına defnedildikten sonra tespit edilebildi.
Fakat bu kadar bile şanslı olmayanlar da var…
7 Şubat’ta vardığım deprem bölgesinde, tanıştığım depremzedelerle olan iletişimimiz devam ediyor, yaşadıkları, hayatları ve zorluklarını takip etmeye çalışıyorum. Dün akşam saatlerinde depremde yakınlarını kaybeden Suna Abla’dan bir mesaj aldım: ‘Hazar, teyzem yarın kayıp çocukların olduğu toplu afiş yaptıracak onun haberini yapmak ister misin?’
Mesajı görünce aklıma Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın kayıp çocuklarla ilgili yaptığı açıklama geldi. Bakan Göktaş, “1,912 çocuğumuzdan bir tanesinin bile kayıp olması durumunun söz konusu olmadığını tekrar ilan ediyorum. Bu çocukların kimlik tespitleri devletin bütün birimleriyle titizlikle yapıldı” diyerek 11 ilde kayıp çocuk olmadığını söylemişti.
10Haber olarak deprem sonrası cenazesi bulunamayan çocukların ailelerine de ulaştık. Onlardan biri Antakya’da yaşayan 3 buçuk yaşındaki Suriyeli Ahmed Bereked’in babası Ömer Bereked. Bereked, enkazdan beş gün sonra çıktığını anlatırken “Çıktıktan sonra eşimin kardeşi, Ahmed’i gördüğünü söyledi. Hastanelere sordurduk ama bulamadık. DNA için tahlil verdik ama bir sonuç çıkmadı. Sık sık devlet kurumlarını arayıp akıbetini soruyorum ama ‘Bilmiyoruz’ yanıtı alıyorum” diye konuştu.
Suna Abla’nın gönderdiği afişte, 1 yaşından 14 yaşına kadar toplam 47 çocuğun resmi var. Akıbetleri belirsiz.
Mesela Alya Kılınç’ın halası Fadime Kılınç, “Alya’yı kaçıncı gün çıkardılar bilmiyoruz” diyor. Acısı büyük, kardeşini ve yengesinin cenazesinin çıktığı enkazdan, yeğenini bulamıyor olmasının yükünü neredeyse bir yıldır taşıyor. “Bir fotoğraf gösterdiler bize, Alya’ya benziyordu. Gittik DNA verdik ama eşleşmedi” diyen Kılınç, çocukları arama sürecinin ağır işlediğine dikkat çekiyor.
Kılınç, ölü ya da sağ olduğuna dair hiçbir bilgi olmamasının yarattığı o ağır düşünceyi “Acaba yaşıyor mu diye düşünmeden de edemiyor insan” diyerek anlatıyor.