Arkadaşlarının çağırdığı yere gitti, öldürüldü… Sebebini duyunca inanamayacaksınız
Adana'da 14 yaşındaki Ahmet sulama kanalında boğularak yaşamını yitirdi. Ailenin iki yıl önce aynı kanalda 17 yaşındaki diğer oğlunu da kaybettiği öğrenildi. DSİ ve belediyeler arasındaki sorumluluk tartışması sürerken çocuklar ölmeye devam ediyor.
Her yıl Türkiye’de onlarca çocuk serinlemek amacıyla girdikleri sulama kanalı, gölet ve barajlarda boğularak hayatını kaybediyor. Bu tip boğulmaların bir numaralı adresi Adana’daki sulama kanalları.
Sorun Devlet Su İşleri’nin denetimindeki kanalların Türkiye’nin en kalabalık kentlerinden birinin içinden geçmesi ve Adana’nın o meşhur sıcağında çocukların serinlemek ve eğlenmek amacıyla bu sulara girip yüzmeleri nedeniyle büyüyor. Son 10 yıl için yerel otoritelerden edindiğimiz bilgi kanallarda çoğu çocuk 250 kişinin canına mal olduğunu gösteriyor.
Uzmanlar bu tehlikeli sulara girmenin ölümcül sonuçlar doğurabileceği konusunda sürekli uyarı yapsa da genellikle dikkate alınmıyor.
İki yıl arayla aynı acı kaderi paylaşan kardeşlerin hikayesi de bu ihmalin en trajik örneklerinden biri.
Adana’daki olayda 14 yaşındaki Ahmet serinlemek için girdiği sulama kanalında boğularak can verdi. Acı daha da büyüktü, çünkü Ahmet’in ağabeyi de iki yıl önce aynı kanalda boğulmuştu. Acılı aile iki yıl arayla iki çocuğunu da kaybetmenin acısını yaşadı.
Baba Ahmet Kasım iki çocuğunu da aynı sulama kanalında kaybetmenin tarifsiz acısıyla ayakta durmakta zorlandı. Ahmet’in kuzeni İbrahim Mustafa ise iki yıl arayla iki kuzenini aynı şekilde kaybetmenin büyük yıkım olduğunu belirtti.
Ahmet’in cansız bedeni dalgıç polisler tarafından çıkarıldı ve otopsi için Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Ahmet’in cenazesi otopsi işlemlerinin ardından Küçükoba Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Yukarıda son 10 yıl için 250 rakamını versek de aslında sorunun geçmişi 10 yıllara dayanıyor ve sorun Adana’yla da sınırlı değil. DSİ’nin 2016 yılında verdiği rakamlara dikkat. Şöyle diyor DSİ: “İnşa edilen tesislerimizde alınan tüm önlemlere rağmen son 13 yılda 49 ilde 922 vatandaşımız hayatını kaybetmiş olup boğulma vakalarının % 78’i 10 ilimizde meydana gelmiş ve 719 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.”
DSİ’nin o gün verdiği rakamlara göre 2003’ten 2016’ya kadar Adana DSİ kanallarında 235 ölümle Türkiye’nin bir numarası. Şanlıurfa 132 ölümle ikinci, Konya 113 üçüncü, Osmaniye 65 ölümle dördüncü sırada. Bu illeri sırasıyla, Mersin (40), Samsun (36), Aydın (36), Van (20), Elazığ (20), Eskişehir (19) takip ediyor.
Belediye o günkü açıklamasında sorunu “Yazın sıcaklığın diğer bölgelere göre fazla olması, sosyal ve kültürel yapıdır” diye açıklıyor ve halkın bilinçlenmesinin önemine dikkat çekiyor. Uyarı levhaları gibi önlemlerden bahsederek yerel yönetimleri de işin içine katıyor: “Özellikle sıcak iklim bölgelerinde yer alan sulama tesisleri ile depolama tesislerinde, alternatif serinleme olanaklarının sağlanması maksadıyla havuz, plaj ve fıskiye yapımı hususunda ilgili belediyelerin talebinin değerlendirilerek idaremizce gerekli katkının sağlanması yönünde Makam kararı alınarak Bölge Müdürlüklerimiz talimatlandırılmıştır.”
Yıllardır süren tartışmalara rağmen Adana’dan gelen rakamlar ne DSİ ne belediyeler ne de halkın hassasiyeti bakımından değişen bir şey olduğunu gösteriyor. Bazı bölgelerde ise belediye mi suçlu DSİ mi suçlu tartışmaları halen devam ediyor.
Ancak bu tartışma yıllardır sonuçlanmış değil. Türkiye genelindeki sulama kanallarında denetimlerin son olarak ne zaman yapıldığı belirsizliğini koruyor. Yeşil Sol Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan Tarsus’taki sulama kanallarında yaşanan ölümleri Meclis gündemine taşıyarak Temmuz 2023’te İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya soru önergesi vermişti.
Ali Bozan Mersin’in Tarsus ilçesinde bir haftada üç çocuğun ölmesi üzerine bölgeye giderek mahalle muhtarlarıyla bir araya geldi. Bozan’ın bölgede yaptığı görüşmelerden sonra yaptığı açıklama şu şekildeydi:
“Sulama kanallarında gerekli güvenlik önlemleri alınması için tüm resmi kurumlarla görüşmüşler. Kurumlar sorumluk almayarak sorumluluğu birbirinin üzerine atmış. Nasıl mı yapıyorlar? Şunu yapıyorlar; belediye diyor ‘sorumluluk bana ait değil. DSİ’ye ait.’ Devlet Su İşleri de diyor ki; ‘Sorumluluk bana ait değil, belediyeye ait. Ancak burada bir gerçek var, kanalın bir tarafında bir metrelik bariyer var, diğer tarafında yok. Kanalın hiçbir yerinde uyarı levhası yok. Tarsus ilçemizde 3-4 sulama kanalı geçiyor. Sulama kanalların birçok kısmında bariyer ve korkuluk yok.”
Yıllardır süregelen bu tartışma “DSİ mi suçlu, belediyeler mi?” sorusunu yanıtsız bırakıyor. Yeterli denetimlerin yapılmaması ve ilgili kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliğiyse her yıl can kayıplarına sebep olmaya devam ediyor.