Adnan Oktar Suç Örgütü davasında cezalar onandı
Adnan Oktar soruşturmasında örgüt üyelerini kayıran, mağdurların beyanlarını görmezden gelen, polise ateş açılan silahı dahi iade eden yargı mensupları yargılanacak. Ancak hâlâ görev başındalar.
Adnan Oktar yapılanmasının yargılanması aşamasında yargı mensuplarının örgüte ‘yardım’ ettiği ortaya çıktı, soruşturma başlatıldı.
HSK’nın yargı mensupları hakkındaki soruşturmasını Cumhuriyet’teki köşesine taşıyan gazeteci Barış Terkoğlu HSK müfettişlerinin hazırladığı raporda 99 kez “oral,” 215 kez “anal,” 104 kez “vajina” kelimelerinin geçtiğine dikkat çekerek “Her detayın yer aldığı raporda mahkeme katibinden itirafçılara kadar tam 140 kişiyle görüşülmüş. Soruşturma yapılan yargı mensuplarının ve yakınlarının malvarlıkları incelenmiş. Telefon kayıtlarına bakılmış. Oktar’ı kurtaran kararı veren üç hakimin yanı sıra işin içinde olduğu düşünülen eski İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcıvekili Önder Yaman, eski İstanbul Başsavcısı Hadi Salihoğlu ve oğlu avukat Ali Salihoğlu, savcı Ali Parlar, avukat Cem Özdemir hakkında soruşturma yapılmış” diye yazdı.
HSK raporundaki yargı mensuplarının usulsüzlükleriyle ilgili kısım da ise şöyle anlatıldı:
“Eski Başsavcı Hadi Salihoğlu ve ilgili dairenin savcısı Ali Parlar’ın Oktarcılarla organik ilişkisi, Salihoğlu’nun geçmişte Oktarcılar aleyhindeki dosyaları kapattığı resmen ortaya çıkmış. İncelenen HTS kayıtlarından Ali Parlar, Önder Yaman ve Hadi Salihoğlu’nun karar aşamasında örgüt sanıkları ve avukatları ile telefon trafiği yaptıkları görülmüş. Mübaşir Tanık G.Ü., verdiği ifadede, kararın mahkeme dışında yazılıp getirildiğini ikrar eder şekilde konuşmuş. Mahkemenin daha önce verdiği 4100 kararı inceleyen müfettişler, ilk kez delil incelemeden, duruşma açmadan, kimseyi dinlemeden böyle bir karar verdiğini tespit etmiş. Mahkemenin operasyon sabahı polise açılan ateş için ‘uyku sersemi’ kararı vermesinin, silahı da iade etme kararı almasının hukukta görülmemiş bir uygulama olduğu sonucuna varılmış. Örgüt üyelerinin serbest bırakılarak yurt dışı yasaklarının kaldırılması sonucu 8 sanığın kaçtığını ve 3 sanığın yurt dışına firar ettiğini not etmiş. Mahkemenin karar dışında bırakılan kıdemli üyesi kararı veren üç hakime şaşkınlıkla ‘hep sanık lehine düşünmüşsünüz, mağdur dosyada hiç yok gibi davranmışsınız, ahlaklı bir sanık avukatı bile sizin yazdığınızı yazmamıştır’ demiş. Küçücük kızların ifadeleri tek tek incelenmiş, anal ve oral yolla başlayan toplu tecavüz eylemlerine ‘rızası var’ kararı vermek için, hakimlerin cımbızlama yaptığı, dosyada olmayan delilleri kullandığı görülmüş. Öyle ki itirafçıların kabul ettiği suçlar bile yok sayılmış. En önemlisi, tam da karar sürecinde, sözü edilen yargı mensuplarının kendileri ve yakınları üzerinden olağandışı zenginleştikleri tespit edilmiş.”
Terkoğlu’nun yazısı şu noktaya da dikkat çekiyor: “Üç HSK müfettişinin titiz çalışması bu hafta Yargıtay’a gönderilecek ve yargı mensupları önümüzdeki günlerde yargı önüne çıkacak. İşin tuhaf tarafı, bu kadar tespite rağmen, bahsi geçen yargı mensupları halen Bakırköy’de ya da Bölge Mahkemesi’nde görev yapmaya devam ediyor.”