29 işçinin öldüğü gece kulübünün sicili bir hayli bozuk
Bugüne kadar internetteki birkaç video hariç ülkenin çok büyük bir kısmının içeride ne olduğunu bilmediği Türkiye'deki Araplara özel gece kulüplerinde bir gece. Girmek de zor, anlayıp alışmak da. Melez bir eğlence tarzı, kendine has ekonomi ve biraz illegalite; buyurun içeriye.
Dönem dönem yayınlanan videolarla tepkilerin odağında olan Arapça konuşan göçmenler, artık Türkiye’nin bir gerçeği. Bazıları seçimlerin ‘kaderini belirlediklerini’ bazıları ‘güvenlik sorunu’ olduklarını söylüyor. Sosyal yaşamın içinde de kendi alanlarını yaratan göçmenler, başta Taksim olmak üzere İstanbul’un birçok yerindeki gece hayatının da parçası. 10Haber, Arapların gece hayatında neler yaşandığını, kulüplerindeki ortamları ve göçmenlerin kendi aralarındaki statülerin yaşamlarına yansımasını içlerine girerek gözlemledi.
Beyoğlu, yıllardır İstanbul’da eğlencenin kalbi. Her türden eğlence için mekanların bulunduğu semtte, son yıllarda Arap kulüpleri de çoğalmaya başladı.
Arap göçmenlerin ve turistlerin hem TL’nin aşırı değer kaybı hem de bulunduğu lokasyon açısından Türkiye’yi tercih etmesi yeni bir şey değil. Fakat bu eğlence dünyasında neler yaşandığını sosyal medyadaki ‘tepki videoları’ dışında da görmek gerekiyor.
Suriyeli kolaylaştırıcımız Ahmet, hangi mekana gidebileceğimiz konusunda bizi bilgilendirdikten sonra bir mekana gidiyoruz. Fakat gazeteci olduğumuz bilgisini alan mekan sahipleri, ‘güvenliği’ gerekçe göstererek girişimizi iptal ediyor.
Ahmet, “Başka bir yolla çözeceğim” diyerek çevredeki başka bir mekana girmemiz için kendi ağlarını kullanıyor. Başarılı da oluyor. Görüştürdüğü aracı, başka bir mekana girmemizi sağlarken ‘güvenlik gerekçesi’nin nedeni olarak “Ümit Özdağ sonra bizi linç ediyor” diyor.
Talimhane, Harbiye bölgesinde Arapların gittiği eğlence mekanlarının son zamanlarda arttığını Ahmet de gözlemlemiş. Çalışanların ise Suriyeli olduğunu anlatan Ahmet’e göre müşterilerin çoğu özellikle Kuveyt, Katar vatandaşı.
Ahmet ile sohbetimiz sürerken mekanı bilen ve oraya müşteri götüren Suriyeli Yusuf bizi almaya geliyor.
Beni eğlence mekanına sokmak için bir miktar komisyon istiyor. Ödemesini aldıktan sonra yola koyuluyoruz, içeride sadece telefonla çekim yapabileceğim konusunda bilgilendiriliyorum.
İstanbul’un en iyi otellerinden birinin yanından geçip, Türkiye’nin en çok okunan internet gazetelerinden birinin bodrum katındaki gece kulübüne, yapılı bir kişinin kapıyı açmasıyla giriyoruz.
Yusuf, mekandaki selamlaşmasını bitirdikten sonra dans pistinin net gören bir masaya geçiyoruz. İçeriye girdiğimiz için 2 bin 500 TL’lik bir ödeme yapıyoruz. Bu ödemeden sonra bazı içkileri ve enerji içeceklerini içebiliyoruz. Masada patlamış mısır, meyve ve tuzlu fıstık bulunuyor.
Dans pistinde, kadınlar dans ederken birçok erkek nargile ve içki eşliğinde onları izliyor. Ahmet’e göre eğer bir kadını masamıza çağırırsak ödeme yapmak zorundayız.
Gece 01.00 itibariyle mekan hareketleniyor. Kalabalık Arap gençleri mekanın neredeyse her masasını dolduruyor. Yaklaşık 80-90 kişinin tamamı göçmen. Fakat eğlencenin tam ortasında, bir anda müzik kesiliyor.
İçeride içilen sigaralar söndürülüyor, kadınların birçoğu hızla mekanın arkasına gidiyor. Mekanın çevresine gelen polis nedeniyle böyle bir tedbir uygulandığını anlatan Ahmet, “Kadınların çoğu Faslı. Kaçak oldukları için saklandılar” diyor.
Sanatçı, masaları gezerek o kişilerin istedikleri şarkıları söylemek için bir ücret alıyor. Dans pistinin hemen yanında bulunan bir masadaki kişilerle Arapça konuşurken kullandığı Türkçe kelime dikkatimi çekiyor: Kaçakçı.
Ahmet, sanatçının oturanlar kişilere şaka yoluyla takıldığını söylüyor ama bir süre sonra sanatçı, oturan kişilerin kendilerine ‘Sınırın Kralları’ adını verdiğini söylüyor. Sanatçı istedikleri şarkıyı söylemeye başladığında şaşırıyoruz, şarkı, Kurtlar Vadisi’nin jenerik müziği. Şarkı eşliğinde yüzlerce Dolar ve binlerce Türk Lirası havaya saçılıyor.
Eğlence sürerken çoğu masa çağırdıkları kadınlar eşliğinde şarkılara eşlik ediyor. Dans pistindeki göçmen kadınlar çok mutlu gözükmese de tekdüze bir dans eşliğinde masaya çağrılmayı bekliyorlar.
Ahmet’e göre önce masaya çağrılıp ücret konusunda anlaşırlarsa o gece birlikte takılabiliyorlar. Mekandaki kalabalıkla beraber müziğin sesi de artıyor. Saatler geçtikçe dans eden kadınların ayakkabıları da değişiyor. Nedeni tüm gün giyilen topuklu ayakkabılar. Gün içindeki yorgunluklarını spor ayakkabı giyerek hafifletmeye çalışıyorlar.
Harbiye-Talimhane arasında en az 8 adet Araplara özel eğlence mekanı bulunuyor. Birinin adı da Cumhuriyet. Ahmet’le sabah 5’e kadar olan serüvenimizde, Türkiye’deki pavyon-kulüp kültüründen farklı bir şeyle karşılaştığımızı söylemek zor.
Fakat daha muhafazakar toplumlardan gelen insanlar için bu kültüre hızlıca adapte olmanın şaşırtıcı olduğunu söylemek mümkün. Özellikle son zamanlarda artan göçmen karşıtı söylemlerin de bu tür mekanlara Türklerin girmesini zorlaştırdığını söyleyebiliriz. Diğer yandan Türkiye’deki göçmenler arasında oluşan kastın da net bir göstergesi de gece eğlenceleri. Koruma statüsünde olmayan ülkeden gelen kadınlar çoğu Türkiye’de seks işçiliği yapıyor. Bunun nedeni resmi olarak çalışamıyor olması. Diğer taraftan çoğu Suriyeli, bu mekanlarda eğlenecek parayı kazanamıyor. Ahmet ve diğer Suriyelilere göre ‘farklı türlü’ para kazananlar Suriyeliler bu mekanlarda eğlenebiliyor.