Savunmanın iddiası: Öldüren kurşun Özyağcı’nın değil Ateş’in korumasının silahından çıktı

Sinan Ateş cinayetinin yargılaması devam ediyor. Dün söz sırası sanık avukatlarındaydı. Cinayeti işleyen kişi olmakla suçlanan Eray Özyağcı'nın avukatı, Sinan Ateş'i öldüren kurşunun müvekkilinin silahından çıkmadığını öne sürdü.

Gündem 3 Temmuz 2024
Bu haber 4 ay önce yayınlandı

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’nın Çukurambar semtinde, 30 Aralık 2022’de bir aracın arkasına saklanan tetikçi Eray Özyağcı tarafından silahla öldürülmesine ilişkin davanın duruşması Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Kampüsü’nde sürüyor.

Müştekiler Ayşe Ateş, Saniye Ateş, Selma Ateş, Sevda Ateş ve Selman Bozkurt duruşmada hazır bulundu. Üçüncü günkü duruşmayı DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin ve Başkan yardımcıları Mustafa Yeneroğlu, Mehmet Emin Ekmen ile CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan da takip etti.

Duruşma salonunda yoklama alınırken azmettirmekten tutuklu sanık Doğukan Çep tepki çeken hareketlerini sürdürdü. Duruşmanın ilk gününde duruşma salonunda “Bay Kemal nerede” diye bağıran sanık Çep CHP’nin 7’nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı “Buradayım be buradayım. Vallahi de billahi de sonuna kadar mücadele edeceğim. Buradayım” açıklamasını ima eder şekilde “Buradayım” diye seslendi.

Mahkeme Başkanı duruşmada sorun çıkartan kişilerin bir daha salona alınmayacağını söyledi. Başkan siyasi parti temsilcilerinin bir daha Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır gibi salonda duruşmaya müdahale etmesi halinde “davaya siyasi müdahale” olduğu gerekçesiyle salona alınmayacağını da belirtti.

“Öldürme saikiyle hareket etseydi kafasına ateş ederdi”

Bugünkü duruşmada Sinan Ateş’i “toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme” suçuna yardımdan yargılanan tutuklu sanık Umut Ersoy ve sanık avukatları dinlenecek.

Eray Özyağcı’nın avukatı Zeynettin Aktürk savunmaya başlamadan önce dosyada usulsüzlük yapıldığını iddia etti.

Avukat Aktürk tutuklu sanık Ankara Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal’ı işaret ederek Ateş’in yanındaki tanıkların (Selman Bozkurt ve Ahmet Keçik) neden dinlenmediğini sordu. Kamera görüntülerinden bahseden Aktürk “Bir metre mesafe dahi yok. Öldürme saikiyle hareket etseydi kafasına ateş ederdi” dedi.

Aktürk şunları söyledi:

“Bir olay yerine gidiyorsunuz, bu olay yerinde sizin ilk amacınız neyse onu uygularsınız. İlk amaç burada yaralama olduğu için, ayaklarından vurup yaralayıp kaçmıştır. Kafasına isabet eden mermi çeneden çıkmıştır. Bütün mermiler öldürücü mahiyettedir. Otopsi raporu bir delil de sunmaktadır. Kafasına isabet eden mermi. Kamera görüntülerinden gidiyoruz. Olayı çok güzel açıklamaktadır. Otopsi ile olay yeri incelendiğinde müvekkil (Özyağcı) üç kez Ateş’in bacaklarına ateş etmiş, Selman Bozkurt maktule doğru ateş etmektedir, bu çok nettir. Olay yerinin 50 metre uzağına kaçmıştır müvekkil. Kendini müdafaa etmek için karşı tarafa ateş etmiştir. Maktulün yanında bulunduğu Ahmet Keçik ve Selman Bozkurt’un ‘Reisi vurduk’ açıklaması çok önemli. Maktulü öldüren merminin başkası tarafından ateşlendiği açıkça görülecektir.

Silahlı bir olay yaşandı. Apar topar oradan silahlar alınıyor ve kaçırılıyor. Neden kaçırılıyor? Bu hiç irdelenmemiş. İfadesi alındı mı bu şahısların? (Bozkurt ve Keçik) İddianamede önce şüpheli ve mağdur olarak alınırken sonra savcılıkta ifadesi alınmamıştır. Olay esnasında üç kişi var. Bu üç kişinin ifadesi tamamı ve doğru bir şekilde alınmamıştır. Müvekkilim ‘Ben oraya giderken tamamen yaralamaya gittim, tek amacım oydu ve bunu gerçekleştirdikten sonra kaçtım’ diyor. Biz bu yüzden yapılan yargılamanın hatalı olduğunu ve suç vasfının silahla kasten yaralamaya dönük olarak değiştirilerek yargılanmanın devam etmesini istiyoruz.”

“Atış açılarına göre Eray Özyağcı’dan çıkmasının imkansız”

Sinan Ateş’i “toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme” suçunu azmettirmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan Doğukan Çep’in avukatı Emine Tosun “Müvekkilimde darp ve cebir izine rastlanmadığına dair rapor tanzim edilmiş ancak medyada bile boy boy yaralı fotoğrafları yer almaktadır. Bu yüzden bu raporun altında imzası bulunan doktorlar hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. Bu dosyada ağır insan hakları ihlali vardır” dedi.

“Aslına baktığınızda Sinan Ateş bir çatışmanın ortasında kalıyor” diyen avukat Tosun şunları söyledi:

“Sinan Ateş’in vücudundan çıkan mermi parçalarının Eray Özyağcı’dan çıkıp çıkmadığının tespiti yapılamamıştır. Bu yüzden kamera kayıtlarına baktığımızda Ahmet Keçik olay yerinden dakikalar içerisinde silahları alıp olay yerinden kaçıyor. Ahmet Keçik ile Sinan Ateş’in hoca öğrenci ilişkisinden daha fazla bir manevi bağ olduğunu açık görüyoruz. Buna rağmen Sinan Ateş yere yığılırken nasıl kaçabilir? Bir tampon yapmaz mısınız? Bir yardım istemez misiniz? Bu davranış şu soruları akla getiriyor: Acaba Sinan Ateş’in vücudundan çıkan mermiler başka silaha ait de o yüzden mi kaçırılıyor?

Sinan Ateş’in kafasından girip çenesinden çıkan merminin atış açılarına göre Eray Özyağcı’dan çıkmasının imkansız olduğunu görüyoruz. Bu atış ancak Sinan Ateş’e yüzü dönük bir kişi tarafından gerçekleşebilir. Olay yerine baktığımızda yüzü Sinan Ateş’e dönük Eray Özyağcı dışında bir kişi daha bulunmaktadır. Bu da Selman Bozkurt’tur.

Sinan Ateş’in birçok tehdit aldığına dair dosyalar sunuldu. Bu yüzden Sinan Ateş bir değil iki silahla dolaşıyor. Olay yerinde 12 kovan bulunuyor. Olay yerine ikinci defa dönmüş bir kişi var o da Ahmet Keçik. Dosyada pek çok şeyin örtbas edildiği gerçek. Adaletin sosyal medyada, siyasi partilerde sağlanmayacağını düşündüğümüz için adaleti buradan istiyoruz. O yüzden Ahmet Keçik’in girdiği binanın kamera görüntülerinin incelenmesini talep ediyoruz. Ahmet Keçik kimdir? Öğrenciyim diyor ama maşallah çok iyi silah kullanıyor. Bu kişiye dair SGK dökümlerini istiyoruz. Selman Bozkurt, Ahmet Keçik ve hatta Sinan Ateş hakkında daha önce bir dosya olup olmadığının, bu kişilerin arasındaki ilişkilerin ne olduğunun araştırılmasını istiyoruz.

Ahmet Keçik şüpheli olarak alınmış ama dosyadan çıkarılmış. Ne zaman çıkarılmış göremiyoruz. Deliller tarafsız ve hatasız değildir. Bu yüzden verilecek hükümler de heyet ne kadar tarafsız olursa olsun doğru olmayacaktır. Bu dosyadaki otopsi videoları isteniyor ama dalga geçer gibi fotoğraflar gönderiliyor. Bu fotoğraflara bakarak otopsinin uygun tespit edildiği tespit edilemez diyor uzmanlar. Bu videolar da ne var da mahkemeye getirilmiyor. Eray Özyağcı sterlin marka mermi kullandığını söylüyor. Mermilerin hangi silahtan çıktığı da karıştırılmış. Umarım sadece maddi hatadır.

Ayrıca müvekkilimin eylemi sadece yaralamaya yöneliktir. Ani gelişen olaylar nedeniyle çıkan çatışma sonucunda ölüm gerçekleşmiştir. Netice sebebiyle müvekkilimin ağırlaştırılmış yaralama suçu ile yargılanması gereklidir. Bu eylemin ‘Paramı getir yoksa senin ayağından yargılayarak karizmanı çizerim’ saikiyle gerçekleştirilmiş bir eylemdir. Müvekkilimin ölüm sonucunu istemediği ortadadır.

Müvekkilimin Sinan Ateş ile fotoğrafı da basında oldukça yer bulmuştur bunu size de sunacağız. Buradan da zaten müvekkilimin Sinan Ateş ile tanışıklığı olduğu ortadadır ve beyanlarında bu yüzden samimi olduğu açıktır. Ayrıca koskoca akademisyen diyebilirsiniz Sinan Ateş hakkında ancak bilirkişi raporunda yer alan mesajı okumak istiyorum Sinan Ateş’in. ‘Daha yeni bir kişinin kafasını gözünü kırdırdım yetmez mi?’ şeklinde mesajı var Sinan Ateş’in. Biz bu belgeye baktığımızda Sinan Ateş’in hukuksuz işler yaptığını görüyoruz. Haliyle bu işleri akademisyen çevresinden isteyerek yaptıramaz, firari olan suça karışan isimlere yaptırabilirsiniz ancak. Müvekkilimin ağırlaştırılmış yaralama suçundan yargılanmasını talep ediyoruz.”

“Gazetelerde herkes bir tiyatro yazdı”

Duruşmada Sinan Ateş’e yönelik “toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme” suçuna yardımdan yargılanan Aytaç Ataç’ın avukatı Hüseyin Beyhan, “Bu dosyada olayın vehametinden kaynaklanan sebepler nedeniyle ilgili ilgisiz onlarca insan tutuklanmıştır ve yüksek güvenlikli cezaevinde tek kişilik hücrelerde kalmaktadırlar” dedi.

Sanık Ataç’ın dosyanın başından sonuna kadar suça yönelik bir fiilinin ortada olmadığını savunan Beyhan, şunları öne sürdü:

“Müvekkilimin bir çiftliği var. Bu çiftliğe herkesin girebildiği, içinde 1200 koyunun olduğu, buğday tarlasının olduğu çok geniş bir alan. Burası bir işletme. 4-5 çobanın olduğu bir yer. Müvekkilim buraya pek çok insanı davet etmiştir. Buraya ben de gittim. Hayatın olağan akışına uygundur o yüzden Tolgahan Demirbaş’ın buraya gelmesi. Müvekkilim ‘son mesajları sil’ mesajı nedeniyle tutuklandı ama bunun da olmadığını söyledi zaten Çağlar Zorlu.

Gazetelerde herkes bir tiyatro yazdı. Bizim ulaşamadığımız bilgilere onlar ulaştı. Merhumun ailesinin yaşadığı acıları başkasına yaşatarak kurtulamazsınız. Benim müvekkilim çocukları ve ailesi de çok zor durumda. Tutukluluk itirazlarımıza cevap verilmedi. Sadece müvekkilimiz 130 dilekçe yazdı. Müvekkilim açısından dosyada bir delil olmadığı için savunma da yapamıyorum. Müvekkilim sabit ikamet adresine sahiptir. Delilleri karartma şüphesi yoktur çünkü aleyhine delil yoktur. Sinan Ateş’e ne olduğuna ilişkinin internet araması çok normaldir çünkü iş yerine yakın bir yerde olmuştur. Müvekkilimin tutuklu bulunması hukuka uygun değildir, adli kontrol talebiyle tahliyesini talep ediyorum.”

“Çiftlik çalışanlarının ifade tutanakları dosyada yok, bilerek mi eklenmedi?”

Dosyada müvekkili Ataç’ın lehine olacak şeylerin bulunmadığını söyleyen Aytaç Ataç’ın diğer avukatı Barış Can da “Emniyet’te çiftlikte çalışanların ifadeleri alındı ve ben de oradaydım. Ama bu ifadelerin tutanakları dosyada yok. Bunlar bilerek mi eklenmemiştir, yanlışlıkla mı, bilinmemektedir. Aytaç Ataç’ın maktulle bir husumeti ve herhangi bir siyasi partiye üyeliği yoktur. Cinayetten önce ve sonra bir aranma dosyada delil olarak gösterilmektedir” dedi.

Sinan Ateş’in katledildiği 30 Aralık günü, cinayetten 2,5 saat önce saat 11.00 civarında Demirbaş’ın Ataç’ı aradığı ve ‘Bugün çiftliğe gidecek misin?’ diye sorduğunu, Ataç’ın ise ‘Gitmeyeceğim’ yanıtını verdiğini kaydeden Can, “Çiftliğe gitmesinde bir mahsur yoktur Tolgahan Demirbaş’ın. Belki yılda 30-40 defa ben de Tolgahan da o çiftliğe gitmiştir ve beraber gitmişliğimiz de vardır. Tutukluluk artık müvekkilim adına bir ceza haline gelmiştir. Müvekkilimin serbest bırakılmasını, uygun görüldüğü takdirde adli kontrol hükümlerinin uygulanarak serbest bırakılmasını talep ediyoruz” dedi.

Serdar Öktem’in avukatı Oğuzhan Bilgin de “Siyasi figürlerin ve oluşturulan baskılara rağmen huzurdaki sanıkların tamamı samimi beyanda bulunmuştur. Bunun da mahkemenizce önemi olduğunu düşünüyorum.” diyerek savunmasına başladı. Bilgin, iddianamede yer alan Serdar Öktem’in sevk ve idaresindeki 06 DB 7018 plaka sayılı araç ve 34 NR 6144 plaka sayılı araç hakkındaki iddialara dair, “06 DB 7018 plakalı aracın iddianame düzenlenmeden bile Serdar Öktem’in kontrolünde olmadığı bilinmektedir. Bu yüzden iddianame olarak önümüze getirilen evrak yok hükmündedir. 34 NR 6144 plakalı araçta ise şoför koltuğunda değil yan taraftadır ve hakkındaki iddiaları öğrenmek için emniyete gittiği araçtır. Bunca insan tutuklu vaziyette, ne hikmetse 18 aydır savcılık makamı sanık Serdar Öktem’in PTS kayıtlarını temin etmiyor. Çünkü bu kayıtlar geldiğinde suçsuz olduğu ortaya çıkacaktır. Bilirkişi raporunda müvekkil Serdar Öktem’in tamamen İstanbul’da olduğu ve hiçbir sanıkla ortak baz vermediği sabit hale gelmiştir.” savunmasını yaptı.

“Dünden bu yana telefon şifresi durumunun sosyal medyada çarşaf çarşaf tartışılan Serdar Öktem’in telefonunu vermeme nedenini zaten hastalığı gerekçesiyle açıkladı” diyen Bilgin “Olmayan delillerle insanlar provoke edilerek bir sonuca ulaşılmaya çalışılıyor. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Biz hukuk gereği müvekkilimizin hiçbir adli kontrol şartı uygulanmadan tahliyesini talep ediyoruz.” dedi.

Sanık Öktem’in bir diğer avukatı Batuhan Mastı da “Bir oyun biz dizi çekiliyor. Yönetmenin Cevheri Güven, senaryoyu yazanlarında Cumhuriyet savcıları olduğunu görüyoruz ne yazık ki reklamını da gazeteciler yaptı. Tahliye talep ediyorum” beyanında bulundu.

“Biz o konumda değildik” savunması

Tutuklu sanık Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’in avukatı İsmail Küçük, şüphelilerden Emre Yüksel’e yönelik iddianamede yer alan “Tolgahan Demirbaş’a maktul Sinan Ateş’in avukatı Ali Yücel’e ait 06 YCL 82 plaka sayılı aracın sorgulanmasını talep ettiği, şüpheli Tolgahan Demirbaş’ın plakayı Ankara Emniyet Müdürlüğünde komiser olan şüpheli Mustafa Ensar Aykal’a sorgulattığı ve şüpheli Emre Yüksel’e ilettiği, Tolgahan Demirbaş’ın 30/12/2022 tarihinde Emre Yüksel’e saat: 12:58’de Eray Özyağcı’nın kaçışına ilişkin buluşma noktası olarak kullanılan yere ait konum paylaştığı” iddialarını dile hatırlattı.

Avukat Küçük buna dair “İşletmesinin önüne park eden plakayı sordu Emre Yüksel. Hiçbir mesleğe sınırsız bir özgürlük yüklenemez. Yok olan bir şey sanki varmış gibi gösterilmiştir. Herkes için adalet istiyoruz biz. Bizden herhangi bir yere konum gönderme söz konusu değildir. İddia edilen saatlerde biz o konumda değiliz zaten” savunmasını yaptı.

Avukat Küçük duruşmada gazetecilere de seslendi ve “Neden lehe yönelik durumlar haber yapılmıyor sayın gazeteciler. Kaçırılan araç diyorsunuz, yargılama mı yapıldı da kesin hükme vardınız? Benim müvekkilimin burada olmaması gerekirdi. Suçu işleyenlerle bir iletişimi yok, tanıdığı yok. Bu insanlık onuruna aykırıdır ve bir an önce tahliyesini talep ediyoruz” dedi.

“Emre Yüksel bambaşka asılsız haberlerle gündeme getirilmiştir”

Tutuklu sanık Emre Yüksel’in bir diğer avukatı Betül Yüksel, ”Tolgahan Demirbaş ile yapıldığı iddia edilen 58 telefon görüşmesi hakkında açıklama yapacağım. 3 günlük zaman zarfındadır bu görüşmeler olay gününe ait değildir sadece ve bu görüşmelerin yaklaşık 30’a yakını cevapsız çağrıdır. Geri kalan 30 çağrı da sürekli görüşen iki arkadaş arasında olabilecek sayıda görüşmelerdir. Emre Yüksel bambaşka asılsız haberlerle gündeme getirilmiştir. Tutuklandığı ilk günden itibaren dosyada gizlilik kararı olmasına rağmen sanki bir suç işlediği ispat edilmiş ve hükme varılmış gibi çeşitli haberler, paylaşımlar yapılmaktadır. Biz masumiyet karinesinin ne olduğunu unuttuk artık. Biz müvekkilimizin koşulsuz şartsız biran önce tahliyesini talep ediyoruz” dedi.

Tutuklu sanık Umut Ersoy’un avukatı Yener Tanyıldız’ın savunmasında, “Benim ekmek parası kazanmak için taksicilik yapan bir taksiciye suç yüklenmesi hukuksuzdur. Keşke soruşturma düzgün yürütülseydi. Ama bu hain cinayet çözülecek ve gerçek failler cezalandırılacak. Biz müvekkilimizin tahliyesini talep ediyoruz” diye konuştu.

Duruşma bugün de devam edecek.

Sinan Ateş davasında sanıkların savunma çizgisi tanıdık: Savcılar ve polisler ifadelerimizi çarpıttı, MHP'yi işin içine katmaya çalıştılarSinan Ateş davasında sanıkların savunma çizgisi tanıdık: Savcılar ve polisler ifadelerimizi çarpıttı, MHP’yi işin içine katmaya çalıştılar

Ateş cinayetinden tutuklu Ülkü Ocakları yöneticisi: Araç MHP'ye kayıtlıAteş cinayetinden tutuklu Ülkü Ocakları yöneticisi: Araç MHP’ye kayıtlı

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.