Üç işçinin 12’nci kattan düşmesiyle ilgili iki kişi tutuklandı
Türkiye’de hukuk güvenliği tartışmaları verilen tartışmalı kararlarla devam ederken İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in savcılara verdiği "tutuklamaya sevk edin" talimatı yargı bağımsızlığını ihlal eleştirilerine sebep oldu.
Mahkemelerin tartışmalı kararları nedeniyle hukuk güvenliği ve yargı bağımsızlığı gibi konuların uzun yıllardır büyük polemik konusu olarak masada durduğu Türkiye’de son olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in savcılara talimatı dikkat çekti.
Bir dönem Adalet Bakan Yardımcılığı görevinde de bulunan Gürlek verdiği siyasi kararlar nedeniyle başta eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere pek çok muhalif siyasetçi tarafından “Yeni Zekeriya Öz” olarak tanımlanıyordu. Gürlek Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) 1. Dairesi kararnamesiyle ekim ayının başında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na atanmıştı.
Akın Gürlek’in atamanın üstünden bir ay geçmeden başsavcı vekilleri ve emniyet mensuplarıyla bir araya geldiği bildirildi. Toplantının ardından İstanbul’da ruhsatsız silah taşıyan kişilerin adli kontrol kararıyla serbest bırakılmak yerine tutuklamaya sevk edilmesi kararı alındığı öğrenildi.
Çağlayan Adliyesi’nde görev yapan savcılara talimat veren Akın Gürlek “Ruhsatsız silah taşıyanları tutuklamaya sevk edin” dedi. Gürlek’in hakim ve savcıları baskı altına alıp “tutuklama” talimatı vermesinin ardından 16 Ekim’den bu yana 67 kişinin ruhsatsız silah bulundurmaktan tutuklandığı açıklandı. Tutuklama kararları basına olumlu olarak servis edilse de Akın Gürlek’in talimatları tartışmalıydı.
Akın Gürlek’in kanuna aykırı şekilde tutuklama talimatı vermesi hukuk güvenliği ve yargı bağımsızlığı tartışmalarına sebep oldu.
“Savcılara talimat vermesi yargı bağımsızlığı yönüyle sorunlu”
6136 Sayılı Kanun’u ve Akın Gürlek’in “tutuklama” talimatını 10 Haber’e değerlendiren Ceza Hukukçusu Avukat Hüseyin Ersöz “Ruhsatsız ateşli silah bulunduran kişiler hakkında bir yılda üç yıla kadar hapis cezası verilebileceği düzenlenmektedir. Bu konudaki yargılama Asliye Ceza Mahkemelerinde yapılmakta olup mahkemenin ‘silahın niteliği’ ya da ‘failin suç geçmişi’ gibi bir durum tespit etmemesi halinde vereceği en fazla ceza 10 ay hapistir” dedi.
Bu suçun “ilk kez işlenmesi halinde” cezanın ertelenmesi ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verileceğini belirten Hüseyin Ersöz “Kısacası bu cezanın infazı olmayacak, yani kişi, mahkum da olsa cezaevine girmeyecektir. Ceza yargılamasında tutuklama kararı verilirken failin alacağı muhtemel ceza nedeniyle cezaevine girip girmeyeceği önemli bir kriterdir. Bu sebeple cezaevine girilmeyecek bir suçtan tutuklama kararı verilmemesi gerekmektedir” dedi.
6136 Sayılı Kanun kapsamında ruhsatsız ateşli silah bulundurmanın cezasının “cezaevinde infaz gerektirmediğini” söyleyen Hüseyin Ersöz bugüne kadar sulh ceza hakimlikleri tarafından hukuka uygun şekilde tutuklama kararları verilmediğini, bunun ülke genelinde yaygın bir uygulama olduğunu söyledi.
Ersöz “Bu noktada tutuklama kararı verilmemesinde ruhsatsız silah bulundurma için ‘kanunda öngörülen cezanın az olmasının’ en önemli gerekçe olduğu ifade edilebilecektir. Cezanın az olması bugüne kadar savcıların bu suç sebebiyle gözaltına alınan kişileri serbest bırakmasına neden olmuştur. Bu uygulama da mevzuatımız çerçevesinde hukuka uygun olandır. Bu nedenledir ki ‘ruhsatsız silah taşımanın birçok suç açısından öncül suç olduğu’ varsayımından hareketle tutuklama kararlarının verilmesinin ‘ölçülü’ olup olmadığının ve ceza yargılaması normlarıyla bağdaşır yanının bulunup bulunmadığının sorgulanması gerekmektedir” dedi.
Ersöz ruhsatsız ateşli silah bulunduranların tutuklamaya sevk kararını Akın Gürlek’in başsavcı vekilleriyle yaptığı toplantıdan sonra almasını ve bunun savcılara “talimat” şekline iletilmesini “yargı bağımsızlığı” yönüyle sorunlu bir yaklaşım olarak gördüğünü belirtti.
“Kamuoyuna yansıyan haberlerle ‘imaj projesi’ gibi algılanan yeni Başsavcı Akın Gürlek talimatının sonrasında ‘ülke genelindeki uygulamanın aksine’ verilmeye başlanan tutuklama karalarının bu yönüyle de sorunlu bir yanının olduğunu düşünmekteyim” diyen Hüseyin Ersöz “Bu uygulama yeni başsavcının kişisel tavrıyla hayata geçen bir yaklaşım olsa da diğer illerdeki adli süreçlerde buna paralel bir uygulama olacağını zannetmiyorum. Öyle ki, sulh ceza hakimlerinin verdiği tutuklama kararlarına yapılacak itirazlar neticesinde daha kıdemli hakimlerin görev yaptığı asliye ceza mahkemeleri tarafından da ‘değindiğim kriterler çerçevesinde’ tutuklama kararlarının kaldırılması da söz konusu olabilecektir” dedi.
Suçla mücadelede izlenen yolun başsavcılık tarafından alınan inisiyatif ve ‘geçici tedbir niteliğinde olan’ tutuklamayla sağlanmasının mümkün olmayacağını belirten Ersöz “Bu konuda kanun koyucunun suçun cezasını ağırlaştırması ama bunun da ötesinde ‘ruhsatsız silaha ulaşma konusunda gerekli önleyici tedbirlerin alınması’ gerekmektedir. Başta İstanbul olmak üzere ülkemizde sayısız suç örgütünün faaliyetini sürdürdüğü, şehrin sokaklarında silahlı çatışmaların yaşandığı, suç işlemeyi alışkanlık haline getiren kişilerin zaman zaman polisimizi dahi hedef alan eylemler gerçekleştirdiği kamuoyuna yansımaktadır. Bu sebeple ruhsatsız silaha ulaşmanın önüne geçilmesi, bu silahları üreten ya da satan suç örgütleri ile etkili mücadele edilmesi bu silahları bulunduran kişilerin tutuklanmasından daha fazla önem taşımaktadır” dedi.
Ersöz değerlendirmesine şu sözlerle son verdi:
“Başlangıçta yeni Başsavcı Akın Gürlek’in aldığı ve savcılara ileterek uygulamaya koyduğu karar toplumda olumlu yankılansa da bu keyfiyetin aksine ülkemizin hukuk devleti ve hukuk güvenliği prensiplerine bağlı bir görünüme kavuşması için çaba sarf edilmesini ben her şeyden daha önemli bir kazanım kabul etmekteyim. Yeni başsavcının öncelikle AİHM ve AYM kararlarının uygulanması ve yargıya güvenin hiç görülmemiş şekilde azaldığı bir dönemde bu güvenin tesisi için yoğun çaba sarf etmesi her şeyden daha kıymetli olacaktır.”
CHP’li başkanı apar topar gözaltına aldırdı
Akın Gürlek’in savcılara tutuklama talimatı verdiği günlerdeki bir gelişme de CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in “PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla gözaltına alınması oldu.
Özer’in apar topar gözaltına alınması talimatını veren de Akın Gürlek’ti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada Ahmet Özer’in 10 yıldır izlendiği, PKK’lı isimlerle telefon görüşmesi olduğu ifade edildi.
Ceza Hukuku Uzmanı Prof. Adem Sözüer X hesabından yaptığı paylaşımda Özer’in gözaltına alınmasını eleştirerek “Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının uygulanmadığı bir ülkede hukuk devleti askıya alınmıştır. Hukuku ve kanunları hiçe saymak ve bunu kurumlarla sistematik yapmak keyfilik rejimidir. Böyle rejimlerde muhalifler ‘bir gece ansızın gelebilirim’ uygulamaları ile göz altına alınır” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de gözaltı kararını veren Başsavcı Akın Gürlek’e tepki gösterdi. Gürlek’in eski bakan yardımcısı olduğunu hatırlatan Özel “PKK diyor, Abdullah Öcalan diyor, 10 yıldır takibimizde diyor. Kime neyi yetiştiriyorsun? İzni kim veriyor? Başsavcı. Başsavcı kim? Akın Gürlek. Düne kadar bakan yardımcısıydı. Erdoğan örgütümüzle devletin bağını kuracak dedi. Kimin başı vurulacaksa Akın Gürlek orada” dedi.
‘AYM’yi tanımayan hakim, yeni Zekeriya Öz’
Akın Gürlek hakkında birçok suçlama vardı.
2005 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olan Akın Gürlek hakim olarak çeşitli yerlerde görev yaptı. Akın Gürlek’i haberlere konu yapan Çağlayan Adliyesi’nde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak baktığı davalardı.
Gürlek İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı süresince siyasi davalarda verdiği kararlarla gündeme geldi. 2022 yılında da Adalet Bakan Yardımcısı olarak atandı.
Akın Gürlek 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başında olduğu yıllarda eski CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na sosyal medya paylaşımları nedeniyle 9 yıl 8 ay, HDP’nin eski eş başkanı Selahattin Demirtaş’a örgüt propagandası suçundan 4 yıl 8 ay, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya 2,5 yıl hapis cezası vermişti.
Gürlek Sözcü gazetesi yazarlarını “örgüte yardım” suçundan mahkûm eden hakimdi. Polis tarafından atılan gaz kapsülünün öldürdüğü Berkin Elvan’ın cenazesine katılmaktan tutuklu sosyoloji öğrencisi Berkay Ustabaş’ın bir yıl boyunca tahliye edilmemesinde de onun imzası vardı.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi altısı tutuklu 20 avukatın “Terör örgütü yöneticiliği” ve “Terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davada toplam 159 yıl hapis cezası veren isimlerden biri de yine Gürlek’ti.
ÇHD davasının geçmişinde gizli tanıkların mimarı FETÖ sanığı yargı mensupları da vardı. 13 Temmuz 2013’te ÇHD davasının iddianamesini yazan savcı Adem Özcan firariydi. ÇHD davasının temelinde terörden tutuklanan gizli tanık, terörden firari bir savcı vardı.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’ın öldürülmesi davasında görev yapan Akın Gürlek, Ali İhsan Horasan, Canel Rüzgar gibi mahkeme başkanları ve heyet üyelerinin de olduğu 35 hâkim HSK’ya şikâyet edilmişti. HSK’ya şikâyet gerekçesi “görevde kayıtsızlık ve düzensizlik göstermek, ısrarla ve sürekli olarak mahkemeye erişim hakkını engelleyerek adil yargılanma hakkını ortadan kaldırma” iddiasıydı. Bu şikayet HSK Birinci Ceza Dairesi tarafından işleme konmamıştı. O sırada Akın Gürlek de HSK Birinci Ceza Dairesi’nin üyeleri arasındaydı. Yani Akın Gürlek kendisiyle ilgili şikayeti reddetmişti.
Akın Gürlek ayrıca “Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan hâkim” olarak tanınıyordu. Sebebi de CHP’li Enis Berberoğlu hakkındaki kararıydı. Akın Gürlek’in başında olduğu İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi AYM’nin 17 Eylül 2020’de Enis Berberoğlu hakkında verdiği hak ihlali ve tahliye kararına uymamıştı. Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu karar nedeniyle mahkeme başkanın Akın Gürlek’i “Yeni Zekeriya Öz” olarak tanımlamıştı.