Elinde tüfekle hastane basan kadın tutuklandı: Birileri belki beni öldürür diye gittim
Bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden olan çete hakkında iddianame hazırlandı. İddianamenin ayrıntılarında bebeklerin "mal" gibi pazarlandığı görüldü.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, kamuoyuna “Yenidoğan çetesi” olarak duyurulan Bebek acil hastalarını anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlamakla kalmayıp 10 bebeğin ölmesine neden olan kişilerle ilgili iddianame hazırladı.
Bin 399 sayfalık iddianamede aralarında yabancı uyrukluluların da olduğu 9’u yeni doğan ve biri 1 yaşında 10 bebek “maktul” olarak yer aldı. Ayrıca 5 müşteki, 47 şüphelinin bulunduğu iddianamede, 15 hastanen “malen sorumlu” olduğu görüldü.
Doktor şüpheli Fırat Sarı’nın lideri olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini doktor şüpheli İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı belirtildi. Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve 11 kez uygulanmak üzere “resmi belgede sahtecilik” suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, hastanelerin bağlı olduğu şirketlerin “dolandırıcılık” suçundan kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi. Sağlık Bakanlığı raporuna göre, yeterli tıbbı bakım sağlanamayan bebeklerin hayat hakları elinden alındı, 6 aylık bebek doktoru olmayan yoğun bakıma sevk edildi.
Soruşturma, 27 Mart 2023’te CİMER’e yapılan “112 komuta kontrol merkezine rüşvet vererek bebek satın alarak kaç yıldır milyonlarca tl para kazandılar ve yüzlerce bebeğin ölümüne sebep oldular” ihbarla başlatıldı.
İddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK’den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.
İddianamede şüphelilerin toplamda 2 bin 400 adet suç içerikli görüşme yaptığı, bazı ilaçları kullanmış gibi gösterip hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri ifade edildi.
Soruşturma neticesinde elde edilen şüpheliler arasındaki konuşmalar da iddianamede yer aldı.
Bağcılar Medilife Hastanesinde hemşire olarak çalışan Çağla Durmuş’un, Gebze’den getirilen bir bebeğin gözünün kötü durumda olduğunu acil ameliyat edilmesi gerektiğini öğrendiği, göz hastalıkları uzmanı Ökkeş Baz’ın, “Bu bebek bence geç kalmış yani ne kadar erken olursa o kadar iyi yani sizin açınızdan da sonra şimdi elde patlayacak bir bomba gibi bir şey” dediği ifade edildi.
Durumun örgüt yöneticisi İlker Gönen’e bildirildiği, Çağla Durmuş tarafından bebeğin hastaneye geliş tarihinin bilinçli olarak 10 gün geç yazdığını bu sebeple bebeğin gözünün kör olma noktasına geldiği belirtildi.
Hemşire Hasan Basri Gök’ün başka bir hastanedeki meslektaşı tutuklu Hakan Doğukan Taşçı ile yaptığı konuşmada, ölümle burun buruna olan bir bebeğin sevki için konuşurken, “Ölecek dedim ameliyat için geç kaldık en azından bugün parayı alırız hem babaanneyi alırım gezdirir dolaştırırım onun bir gazını alırım” dediği görüldü.
Hasan Basri Gök, ölümde ihmallerini gizlemeye çalıştıklarını “Kağıt imzalarız bunlara ameliyatı kabul etmiyorum diye etsin ya da etmesin parayı aldıktan sonra net bir bilgi alalım en azından olacak mı olmayacak mı bileyim ölüp başımıza kalmasın devlet bizi s.kecek yoksa” diyerek anlattı.
İddianamenin devamında, şüphelilerden Hasan Basri Gök’e Funda Savarı’nın “Hastanede çocukların üstünde deneyler yapıyorlar diyor Meral hoca. Kadın bize diyor ki vicdanınız el veriyor mu, çocukları gönderiyorsunuz” dediği Gök’ün ise “Onun vicdanını s.kerim onu öldürürüm varya doktor katliamı çıkarmasın bana” diye yanıt verdiği belirtildi.
Beylikdüzü Birinci Hastanesi’nde çalışan hemşire Hakan Doğukan Taşcı’nın konuşma kayıtlarında da SGK’nın nasıl zarara uğratıldığına, bebekleri fazladan yoğun bakımda tuttuğuna dair ifadeleri yer aldı.
Hasan Doğukan Taşcı, sarılık hastası bebek yoğun bakım sayısı düşmemesi için çalıştığı “Yine ben bakıyorum ben vicdansızım ben vicdansızım vicdansızlık yapıyorum yatırıyorum, sen biliyorsun kırk beş gün yatırdığım sarılık var benim” dediği görüldü.
Yenidoğan çetesinin lideri Fırat Sarı ile Çorlu Reyap Hastanesi’nde ölen bebek hakkında konuşan hemşire Bahar Kanık’ın, “Hocam bizimkiler de ölüyor, hiçbir şey yapamıyoruz kusura bakmayın, dopomin falanda gönderemem” dediği, Fırat Sarı’nın “Boş ver dopamini o yaşarsa yaşasın akciğeri çok kötü zaten, en azından ben gelinceye kadar yaşasın” diye yanıt verdiği ifade edildi.
Hakan Doğukan Taşı’nın emniyet ifadesinde, bir hastanın yaşama şansı az olmasına rağmen kendisinin elinden geleni yaptığı, Fırat Sarı’nın ise ” O hasta ile ilgilenme boşuna bırak ölsün” dediği belirtildi.
Şikayetler sonucu hastanelerde başlayan denetimler üzerine şüphelilerin birbirleriyle sık sık görüşmeye başladığı, Gıyasettin Mert Özdemir’in “Biri çok sağlam şikayet ediyor ya valla çok sağlam şikayet ediyor” dediği görüldü.
Ayrıca Özemir, çetenin etkin olduğu hastanelerin hepsine eş zamanlı denetime gidildiğini söyledi.
Gıyasettin Mert Özdemir, hastanelere acilden giriş yapılmasını sağlayarak bu işlem neticesinde sevk başına para aldığı, zaman zaman 112 nakil birimi ile yaptığı görüşmelerde kendisini “Doktor Ahmet” olarak tanıtarak “15 tane küvezim boş Suriyeli alabilirim” şeklinde görüşmeler yapan kişiydi.
Şüpheli Hasan Basri Gök’ün de konuşmasında yenidoğan çetesinin bulunduğu hastanelere eş zamanlı denetim ekiplerinin gönderildiği görüldü.
İlk olarak gazeteci Emrullah Erdinç’in gündeme getirdiği çeteye yönelik soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı Y.E’nin makam odasında tehdit edilmesiyle ilgili Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma da sürüyor.
Soruşturmada gözaltına alınan ve “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” ve “örgüt kapsamında kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan hakimlikçe tutuklanan Mustafa Kemal Zengin’in ifadesine ulaşıldı. Zengin savcıyı tehdit ettiği görüntüleriyle gündem olmuştu.
Zengin ifadesinde dosyadaki tutuklu bir hemşirenin yakını Y.Ç’ye ait otoparka gittiğini, otopark sahibinin kendisine dosyadan bahsettiğini ve iyi bir ceza avukatı bulmasını istediğini anlattı.
Bunun üzerine konuyu yine dosya kapsamında tutuklu olan bir avukat A.A’ya anlattığını, onun da “Bu kişiler savcıya zarar verebilir, ailesini araştırıyorlar, sokakta hatırı sayılır kişiler” dediğini iddia etti. Bunun üzerine avukattan savcıyı uyarmasını istediğini söyledi.
Zengin bu görüşmenin ardından avukat A.A. ile 1 Ekim’de Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Savcısı Y.E’yi ziyarete gittiklerini belirterek, “Benim oraya gitmekteki amacım, hastane soruşturması kapsamında tutuklanan T.T’nin akrabalarından duyduklarımı ve çevremden bu adamlar hakkında duyduklarımı savcı beye anlatmaktı. İçeride yaptığım görüşmede kesinlikle cumhuriyet savcısını tehdit etmedim. Görüşme zaten çok samimi bir ortamda gerçekleşti” diye konuştu.
Tutuklu T.T’nin tahliye edilmesi için dosya savcısı ve ailesi hakkında bilgiyi kendisinin toplamadığını savunan Zengin, şunları kaydetti:
“Bu bilgileri Y.Ç’den öğrendim. Ben de konunun ciddiyet taşıdığını fark edince savcı beyi bilgilendirme amaçlı görüşme yaptım. Kimseden talimat almadım. Bu konu hakkında kimseden maddi ve manevi talebim olmadı. Ayrıca kimsenin sözcülüğünü yapmadım. Olay tamamen iyi niyetimden kaynaklanmıştır. Cumhuriyet savcısıyla yaptığım görüşmedeki üslubum yanlıştır. Savcı beyi uyarmak istedim. Maksadımı aşan ifadeler kullanmışım. Niyetim kesinlikle tehdit etmek değildir. Çevrem ne kadar devletçi ve vatansever biri olduğumu bilir.”