Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ‘idam’ kararına ‘ret’ oyu veren milletvekili hayatını kaybetti
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkındaki idam cezasını dönemin cumhurbaşkanı Cevdet Sunay 23 Mart 1972'de onayladı. İdam kararlarının onaylanışının 52. yılında Gezmiş'in abisi Bora Gezmiş yaşananları 10Haber'e anlattı.
“Biz stratejik olarak düşüncelerimizi hiçbir zaman saklamayız. Hangi şartlar altında olursak olalım bunu açıkça söyleriz. Düşüncelerimizi mezara kadar götürürüz. Nasıl burada namluların ve dipçiklerin gölgesi altında konuşuyorsak, düşüncelerimizi her zaman açıkça ifade ederiz.”
Deniz Gezmiş, kendisi ve arkadaşları hakkında idam hükmünü kesinleştirdiğini en başından beri bildiği hakimin yüzüne söyledi bu sözleri. O, yargılamanın usulen yapıldığının farkındaydı. Bu yüzden mahkemede söyledikleri de bir savunma değil; dönemin siyasi yapısını ve kendi mücadelelerini tarihe not düşmek üzerineydi. Nitekim bir görüş günü babası Cemil Gezmiş’e de idam edileceklerinin kesin olduğunu ama asla af dilemeyeceklerini, kimsenin de onun adına af dilememesi gerektiğini söylemişti. Abisi Bora Gezmiş de o görüşte onların yanındaydı ve şaşırmıştı kardeşinin ağzından dökülen cümlelere. Çünkü Deniz Gezmiş’in babasıyla arası çok iyiydi ve bu tonda bir çıkışına hiç rastlamamıştı daha önce. Mahkeme, Deniz Gezmiş’i de onun gibi düşünenleri de haksız çıkarmadı. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkında idam cezasına hükmetti.
Bu ceza TBMM’ye de iletildi. İsmet İnönü ve Bülent Ecevit idam kararını reddederken Süleyman Demirel ve Alparslan Türkeş kabul etti. Necmettin Erbakan ise oylamaya katılmamayı tercih etti. İsmet İnönü kararı AYM’ye taşıdı ama Yüksek Mahkeme esastan değil usulden bozdu kararı ve sonuç değişmedi. Dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay da idamları tereddütsüz onayladı. O gün takvim yaprakları 23 Mart 1972’yi gösteriyordu. Bu karar Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı 6 Mayıs’a götürürken Cevdet Sunay’ın da cumhurbaşkanlığı yaptığı süre boyunca akılda kalan tek faaliyeti olarak hatırlanacaktı.
Bugün Cevdet Sunay’ın üç gencin ölüm kararını kabul edişinin 52. yılı.
Deniz Gezmiş, Türkiye devrimci hareketinin öne çıkan isimlerinden biriydi. Dünyayı kasıp kavuran 1968’deki sosyalist hareketin öncesinde de siyasetle ilgiliydi. Ancak üniversite yıllarındaki yani 1966’da girdiği İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki sivrilişi zaman geçtikçe keskinleşti ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun (THKO) kurucusu oldu. Hüseyin İnan ile Yusuf Aslan gibi.
Kardeşinin idamını engellemek için babasıyla birlikte her yolu deneyen Bora Gezmiş’e ulaştık. Bora Gezmiş Cevdet Sunay’ın kararını yadırgamadıklarını zaten böyle bir onaylamayı beklediklerini söyledi. Çünkü İsmet İnönü, Cevdet Sunay’la görüşmüştü idamın engellenmesi için ve Cevdet Sunay da ona “Paşa sen o işe karışma. O iş halloldu” cevabını vermişti. İnönü de kendisinin küçümsendiği bu konuşmayı Cemil Gezmiş’e anlatmıştı. Bu nedenle şaşırdıkları bir durum değildi ve Deniz Gezmiş ile arkadaşlarının idamını engellemek için çabalamaya devam ediyorlardı. En büyük umutları da AYM’deydi ama o da usulden bozmuştu kararı ve milletvekilleri de idamları durdurmak üzere hareket etmekten çekiniyorlardı. Öyle ki imzalarını da geri çekmişlerdi. “Beş tane imzayı toplayamadık” diyerek anlatıyor Bora Gezmiş o süreci.
“Avukatlar uğraşıyor, dilekçe veriyorlardı. Deniz de ‘Baba bunlar idam edecekler hiç uğraşmayın. Afla ilgili beyanat da verme seni babalıktan reddederim’ demişti. Aynısını avukatlara da söylemiş. Deniz’in babama böyle bir şey söylemesine hayret ettim, Deniz’in babamla ilişkisi çok iyiydi” diyor Bora Gezmiş. Onlar görüşmelere devam ediyordu, bu sırada da görüşe gidiyorlardı. 5 Mayıs 1972’de yani Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edildiği günden bir gün önce de yine Ankara’daydılar. Ancak kardeşinin tutuklu olduğu Ulucanlar Cezaevi’nin yönetimi kardeşiyle görüşmesine izin vermedi:
“Biz görüşe gittik ama yarın gelmemizi söylediler. Halbuki idam için hazırlık yapıyorlarmış. Biz de akşam otelde kalmaya karar verdik çünkü biz İstanbul’dan Ankara’ya otobüsle gidip görüşüyorduk ve aynı gün evimize dönüyorduk. O gün otelde kalmaya karar verdik. Zaten sokağa çıkma yasağı vardı. Sabaha karşı odamıza telefon edildi. Aşağıda polislerin beklediği söylenince biz anladık.”
Gün 6 Mayıs’a döndüğünde polisler onların kaldığı otele, Hüseyin İnan’ın babası Hıdır İnan’ın ve Yusuf Aslan’ın eniştesinin kaldığı eve gitti: “Nerede kaldığımızı biliyorlarmış çünkü biz otelde kalmaya o gün karar vermiştik. İzleniyormuşuz.” Daha sonra aileler polis arabasına binip Karşıyaka Mezarlığı’na gittiler çünkü sokağa çıkma yasağı vardı ve tek başlarına hareket edemiyorlardı. Polisler, askerler ve aileler vardı sadece mezarlıkta ve idam edilenlerin annelerinin çağrılmasına dahi izin verilmedi.
Hızla defnettiler idam edilenleri kimseye haber vermeden. Ama sonra radyolardan duyurdular üç kişinin idamını. Asıldıklarında Deniz Gezmiş 25, Hüseyin İnan 24, Yusuf Aslan 25 yaşındaydı. Radyoda geçilen anonslarda bu anlatılıyor ve bununla birlikte Deniz Gezmiş’in, Yusuf Aslan’ın ve Hüseyin İnan’ın idama giderken çok perişan bir halde olduğu, ayaklarının titrediği söyleniyordu. Avukatlar ise aynı gün bunun yalan olduğunu belirterek idam anında tutulan tutanakla TRT’ye başvurdu. Bunun ardından öğle ajansında anlatılanlar değişti. Türkiye’nin tarihine de o gün yapılan açıklamalar ve verilen kararlar her yıl hatırlanmak üzere yazıldı.
Bora Gezmiş sözlerini sonlandırırken “Onların idamı hırsla yapıldı, kanuni değildi. 17 kişiyi Anayasayı değiştirmekle yargıladılar. Sadece 17 kişi” diyor ve o kararı hala kimsenin savunamadığını söylüyor.