Fitch: Türkiye’de yerel yönetimlerin bütçesi enflasyon ve depremlere karşı dirençli
Depremzede kadınlar geride kalan enkazla baş başa. Şiddet gördüğünde sığınacak güvenli alanları olmayan, korkudan regl döngüleri bozulan ve artık hijyen ürünlerine de ulaşamayan kadınlar çadır hayatının işyükünü de sırtlıyor.
6 Şubat depremleri arkasında büyük bir enkaz bırakırken yaklaşan seçimler gözleri de bu bölgeden Ankara’ya kaydırdı. Ancak resmi verilere 50 bin 783 kişinin yaşamını yitirdiği kentlerde yaralar halen açık, insanlar çadırlarda uyuyup verilen yemek yardımlarıyla hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Bu acının ortasında bir de kadınlar var.
Depremin ilk günlerinde yardım yağdırılan kentlere gönderilen yardımlarda ciddi bir azalma söz konusu. Özellikle kadınların ihtiyaç duyduğu hijyen ürünleri ve iç çamaşırları neredeyse hiç gönderilmiyor. Oysa depremin ilk günlerinden itibaren yapılan yardım çağrılarında kadınların stres ve korku dolayısıyla regl olduğu bu nedenle de pedlerin çok önemli olduğu belirtiliyordu. Şimdi kadınlar bunun yanında ihtiyaçlarını gidermek için bir de kimsenin görmeyeceği karanlık alanlar bulmak zorunda. Mahrem alanları kalmayan kadınlar, yaşam alanları oluşturulurken bu durumun göz önüne alınmamasına tepkili. Hamile kadınların çoğu ise doktora erişmekte sıkıntı yaşıyor.
Birgün’den İlayda Kaya’nın haberine göre; yalnız yaşayan kadınlar nerede yaşayacağını bilemiyor ve çoğu bu nedenle hasarlı evlerine giriyor. Yollarda aydınlatmanın olmaması ise kadınların çadır kent civarından uzaklaşması durumunda tehlike arz ediyor. Öte yandan kadına şiddette de artış var çünkü birçok kadın boşanma aşamasında olduğu erkekle aynı çadırda kalmak zorunda.
Çadırlardaki işyükü ise daha çok kadınların omzunda. Bölgedeki kadınlar, çadırları temiz tutmak, yemek, temizlik gibi görevleri tek başına üstleniyor. Sosyal hayatlardan koparılan kadınlara yönelik faaliyetler ve psikolojik destek alanları da bulunmuyor. Şiddet gören kadınların sığınacağı bir güvenli alan ise yaratılmadı.
SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Feray Aytekin Aydoğan “Çocukların yaşadığı psikolojik travma ile de birlikte çocuk bakımı kadınlar için en büyük zorlukların başında geliyor. Engelli, 65 yaş üstü açısından yaşanılan tüm zorluklarla da kadınlar baş başa bırakıldı. Sağlığa erişim ise en temel sorunlardan biri. Başta Defne, Antakya, Samandağ olmak üzere sağlığa erişim, ulaşım ciddi bir sorun. Güvenlik sorunu ise her geçen gün daha da artıyor. Kent merkezlerinde yaşamlarına devam etmeye çalışanlar, evlerine yakın yerlerde çadırlar kurarak ve çadır kentlerde yaşamaya devam ediyor. Başta mahalleler olmak üzere elektriğin hâlâ sağlanmamış olması, sürekli yaşanan elektrik kesintileri özellikle gece saatlerinde kadınlar için en büyük risklerden biri. Genel olarak da güvenlik önlemleri açısından yaşanan eksiklikler ilk günden bugüne devam ediyor. Deprem bölgesinde gerçekleştirdiğimiz kadın buluşmalarında fiziksel ve psikolojik şiddette de ciddi bir artış yaşandığı gerçeğini öğreniyoruz. İşsizlik deprem bölgesinde genel bir sorun. Söz konusu kadınlar olduğunda bu sorun iki katına çıkıyor” diyor.
Antakya Mor Dayanışma üyesi Selver Büyükkeleş ise deprem bölgesindeki kadınların durumunu şu sözlerle anlatıyor:
“Mevsim değişikliği var ve dayanışma TIR’ları yok denecek kadar azaldı. Şu an herkeste kıyafet sorunu var. Kadınlar 3 ayın sonunda hâlâ hijyen ve acil ihtiyaç ürünlerine ulaşamıyor. Çevrede marketler açıldı ama afetzedelerin maddi durumu yok. Yaşlı ve hasta bezi yok. Çadırlar ise hava koşullarına elverişli değil. Bu da hastalığa davetiye çıkarıyor. Bölgede fare, yılan ve haşereler de görülüyor. Yerel yönetimlerin destek olması gerekiyor.”