Depremin sanayide yarattığı hasar 170 milyar lira
Üç deprem bilimci Adana'yı etkileyecek bir deprem beklediklerini söylerken Prof. Dr. Görür de üç il için uyardı. 'Korku midemizi ağzımıza getiriyor' diyen Prof. Dr. Görür Tunceli, Bingöl ve Erzincan'a özel ihtimam gösterilmesini istedi.
Bir deprem ülkesi olan Türkiye’nin gündeminden doğal afete hazırlık konusu hiç düşmez. Ancak uzmanlara göre hazırlıklar yetersiz, vatandaşlar da ne yapacağını bilemiyor. Üç deprem uzmanının gündeminde adı bu konuda bir yıldır duyulan Adana var. 6 Şubat depremlerinden etkilenen kent için uzmanlar uyarıyor ve bu yöreyi etkileyecek, deprem üretecek faylar olduğunu söylüyor.
Gazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal “Karataş-Yumurtalık Fayı, Misis-Andırın Fayı, İskenderun Fayı, Kozan Fayı, Savrun Fayı, Saimbeyli Fayı gibi faylar var. Bir de batıda Ecemiş Fayı’nın güney uzantısı Namrun, Ovacık ve Mut Fayı, Adana’da deprem tehlikesi kaynağı olarak belirlenmiş faylar. Bu bahsettiğim faylar, 6-7 şiddeti arası deprem üretecek faylar. Kayseri civarında 1702’de, 1717’de 1845’te on binlerce insanın öldüğü depremler var. Burada Sarız Fayı, Develi Fayı, Erkilet Fayı, Yeşilhisar Fayı, Erciyes Fayı gibi Orta Anadolu’nun fay sisteminin bileşenlerini oluşturan faylar var. Bunlar hep aktif faylar. Yani o faylar üzerinde de 7-7,5 büyüklüğünde depremlere kaynaklık etmiş, Kayseri’yi yıkmış, on binlerce can kaybı olduğuna göre bu tür depremlerde Adana’yı ve çevresini özellikle kuzey ilçelerini muhakkak ki etkileyecektir” diyor.
Kayseri civarında çok fazla fay olduğunu ve bunların Adana’nın kuzey kesiminde etkili olacak depremleri üretebileceğini söyleyen Prof. Dr. Pampal “Savrun Fayı kırılacak, 7’den büyük deprem üretecek diye bir kayıt yok çünkü bu fayı çalıştım. Benim doktora sahamda yer alır. Bu yaz bu fayın üstünde iki ay süreyle çalıştım ve fayın öyle 7 şiddeti üzeri deprem üretecek bir fay olmadığını, parçalı olduğunu ve aktif olmadığını belirledim. O bakımdan ‘Savrun Fayı Adana’yı tehdit ediyor’ görüşlerine katılmadığımı belirtmek isterim” diyerek karşı olduğu görüşü de açıklıyor.
“Temmuz ayının sonlarında Minnetli civarında Kozan’da 5,5 büyüklüğünde bir deprem oldu. Hemen o depreme beş kilometre mesafede Akçalıuşağı Fayı var. O fayı ben haritalamıştım. O fayın beş ila altı büyüklüğünde bir deprem üretme potansiyeli var ve ilk kırılacak fayın o olduğunu değerlendiriyorum, çünkü aktif bir fay” diyen Prof. Dr. Pampal geçmişte bu fayın deprem ürettiğini ve yakın çevresinde de kırılmalar olduğunu söylüyor.
Çukurova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Çetin Adana ve çevre illerde bulunan aktif fay hatlarına yönelik TÜBİTAK, AFAD ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünce (MTA) desteklenen çalışmalarda görev alıyor. Prof. Dr. Çetin yörede MTA’nın haritaladığı aktif fay hatları olduğunu ifade ederek “Hemen doğumuzda Türkoğlu’ndan ayrılıp Amanos Dağları’nın batı tarafına geçen Doğu-Anadolu fayının bir kolu var. Bu kol, Osmaniye civarında devam ediyor ve Yumurtalık-Karataş’tan denize giriyor. Deniz içerisinde de bir miktar devam ederek Kıbrıs’ın batı ucuna kadar devam ediyor. Bu fayın denizdeki uzunluğu çalışılması gereken bir konu” diyor.
Bu fayların yanı sıra diğer aktif fayların da bölgeyi etkileyebileceğini dile getiren Çetin de Tufanbeyli, Saimbeyli, Sarız ve Ecemiş faylarına dikkat çekiyor.
Çukurova Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Hakkı Çağatay da bölgedeki binalarda yaptığı incelemelerde beton kalitesinin düşük olduğunu tespit ettiğini belirtiyor. Betonun mevcut deprem yönetmeliğine göre minimum C25 sınıfında olması gerektiğini ifade eden Çağatay “Yıkılan binalardan ya da hasar görmüş binalardan karot alındığında ya da siz kendiniz incelediğiniz zaman bazı binaların beton kalitesinin oldukça düşük olduğunu görüyorsunuz. Beton elinizde adeta parçalanıyor, ufalanıyor. Normalde iyi yapılmış bir betonu balyozla falan zor kırabilirsiniz. Dolayısıyla beton kalitesi çok kötü. Tabii binayı taşıyan kolon ve kirişler betonarme olarak yapıldıkları için beton burada önemli bir malzeme, çünkü basınç dayanımını karşılıyor” diyor.
Çukurova ilçesinin Adana’da zemin açısından şehir merkezine göre daha güvenli olduğunun düşünüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Çağatay en büyük hasarların da bu bölgede olduğunu anlatıyor. Prof. Dr. Çağatay “Yalnız yıkılan 13-14 katlı binaların hemen yanında hiç hasar görmeyen yapılar da var. Yıkılmış binalarda inceleme yaptığımızda beton kalitesinin çok uygun olmadığını, düşük olduğunu, demir işçiliklerinde yanlışlıklar ve eksiklikler olduğunu gördük” diyor.
TELE1 canlı yayınında “Korkudan midemizi ağzımıza getiriyor” diyen Prof. Dr. Naci Görür ise Erzincan, Tunceli ve Bingöl’ü uyarıyor, İstanbul’da da maksimum 7.5’lik bir deprem beklediklerini anlatıyor. “Tunceli’ye dikkat diye feryat ettim, bağırdım. Sağ olsun Tunceli Valisi, anladığım kadarıyla sesimizi duymuş; şu anda ciddi bir faaliyet gösteriyorlar. Bizim yer bilimciler olarak öngörülerimiz var. Şimdi birincisi Erzincan hem de Bingöl Kuzey Anadolu Fayı’nın üzerinde. Yani canlı fayın üzerinde yaşayan 2 kent” diyen Prof. Dr. Görür Erzincan Bingöl arasındaki faya Yedisu olarak adlandırıldığını belirtiyor.
“Erzincan’ı ve özellikle Bingöl-Karlıova’yı çok riskli durumda düşünüyoruz. Bu bölümün hemen altında da Tunceli var. Fayın üzerinde Pülümür var. Yani bu 7’nin üzerindeki fayla burun buruna” diyen Prof. Dr. Görür Tunceli’nin de Bingöl gibi kıskaç altında olduğunu söyledi ve bu illerle özellikle ilgilenilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın kuzeyinde yani Silivri ile Yeşilköy arasında 7.2 – 7.5 arası depremin oluşması beklendiğini belirtiyor aynı zamanda Prof. Dr. Görür ve son zamanlarda yaşanan küçük depremlerin de Marmara Bölgesi’nin gerilim altında olduğunun işareti olduğunu söylüyor. Prof. Dr. Görür açıklamasını şöyle sonlandırıyor:
Biz büyük depremi Marmara Denizi’nin içerisinde Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolu üzerinde bekliyoruz. Yani 160 kilometre uzunluğundaki fay sisteminin içerisinde Adapazarı Körfezi’nden başlayıp Adapazarı’na kadar giden alan içerisinde bekliyoruz. Dolaysıyla biz Marmara Denizi’nin güneyinde bir deprem beklemiyoruz ama kuzey kolunda beklediğimiz depremin Marmara Denizi’nin güneyini de etkileyeceğini düşünüyoruz.”