Fay hattının komşusu olan köy: Harmanlı
6 Şubat depremlerinin ardından devleti temsil eden idarelerin sorumluluğuna işaret eden ilk başvuru yapıldı. Depremde hayatını kaybeden M.T’nin ailesinin avukatı geride kalan çocuklar için tazminat istedi, cumhurbaşkanının yetkilerine dikkat çekti. Akıllara Kılıçdaroğlu’nun anayasa sözleri geldi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından depremzedeler için yapılacak konutlar iktidar ile muhalefet arasında polemiğe yol açmıştı.
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, depremzedeler için hazırlanan konutların ücretsiz teslim edilmesi gerektiğini anayasa kitapçığını göstererek anlatmıştı. Anayasanın hem 57 hem de 125’inci maddesinin bu hakkı vurguladığını belirten Kılıçdaroğlu, yıkılan binalardaki kiracıların da mağdur olduğunu ve bu sorunu da çözeceklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, 57’nci maddedeki “Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler” ve 125’inci maddedeki “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür” hükümlerine atıf yapıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise TOKİ’nin hak sahiplerini maliyet üzerinden borçlandıracağı duyurmuştu. Buna göre iki yılı ödemesiz, toplam 20 sene faizsiz vade imkanı sağlanacak.
İktidar ile muhalefet arasındaki “sorumluluk” tartışması sürerken depremlerin ardından devleti temsil eden idarelerin sorumluluğuna ilişkin ilk başvuru yapıldı. Başvurunun içeriği Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği Anayasa hükümlerini hatırlattı.
Cumhuriyet’ten Sefa Uyar’ın haberine göre; Hatay İskenderun’da yaşayan 4 çocuk babası M.T., 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremde yaşamını yitirdi. M.T.’nin ailesinin avukatı Doğan Erkan, M.T.’nin çocuklarının destekten yoksun kaldığını ve manevi acı yaşadığını belirterek Cumhurbaşkanlığı’nın yanı sıra İçişleri, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Hazine ve Maliye bakanlıklarına, Hatay Büyükşehir Belediyesi’ne, İskenderun Kaymakamlığı’na ve İskenderun Belediyesi’ne başvurdu.
Yasal mevzuata işaret eden Erkan, depremde yıkılan binanın yapı ruhsat/izinlerini yeterli zemin etütü yapmadan veren, denetlemeyen, revize etmeyen, denetleme firmalarını denetlemeyen, depreme ilişkin yasal ve anayasal tedbir görevlerini yerine getirmeyen, arama kurtarma faaliyetlerine geciken idarelerin kusurlu olduğuna işaret etti. Erkan, tüm idari kusurlar ve “olumsuz eylemler” nedeniyle ve sosyal devlet ilkesi ve sosyal risk ilkesi gereği kusursuz sorumluluk gözetilerek, M.T.’nin her bir çocuğu için toplam iki milyon lira maddi ve manevi tazminat ödenmesini istedi.
M.T.’nin bulunduğu enkazda ilk 36 saat hiç arama kurtarma faaliyeti yapılmadığı, cenazeye 5 gün sonra ulaşılabildiği aktarılan dilekçede, arama kurtarma faaliyetlerinde “hizmetin geç işlemesi ve hizmetin kötü işlemesi” niteliğinde idari kusur bulunduğu belirtildi. 2018’de Türkiye Deprem Haritası’nın yayınlandığı, bu nedenle depremin geleceğinin bilindiği vurgulanan dilekçede, “Bir olayın mücbir sebep sayılabilmesi için önceden tahmin edilmesinin imkansız olması şart. Deprem kuşağında yer alan, devamlı depremlerin olduğu bir bölgede deprem, mücbir sebep olarak nitelendirilmemeli” denildi. Yasa gereği zarar görmesi muhtemel yerlerde tedbir alma yükümlülüğünün devlete ve temsil eden idarelere ait olduğuna işaret edilen dilekçede, buna karşın ifası zorunlu işlem ve eylemlerin yerine getirilmediği kaydedildi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine de dikkat çekilen dilekçede, “Cumhurbaşkanlığı, bu deprem nedeniyle alınmayan tedbirlerden doğrudan sorumludur. Tüm yürütme yetkisini tekelinde toplayan cumhurbaşkanının yetki sahibi olup sorumluluk sahibi olmaması düşünülemez” ifadeleri kullanıldı. İdarelerin, imar affı nedeniyle de doğrudan sorumlu olduğu aktarıldı.