Dünya devlerine toz yutturup 940 milyon dolarlık ihaleyi aldı
Servetinin 500 milyon doları aştığı hesaplanan 87 yaşındaki iş insanı İnan Kıraç, evlenmek için Yeditepe Üniversitesi Hastanesinden “akli melekeleri yerindedir” raporu almıştı. Şimdi mahkeme aynı raporu bir de Adli Tıp'tan almasını istedi.
Türkiye günlerdir 87 yaşındaki iş insanı İnan Kıraç’ın sürpriz evliliğini konuşuyor. Kıraç, bir süredir birlikte olduğu Emine Alangoya ile 20 Aralıkta İstanbul Büyükçekmece Belediyesinde evlenmişti.
Bu evlilikten ne İnan Kıraç ve yeni eşi Emine Alangoya’nın bir hayli yakın olduğu Koç ailesinin ne de İnan Kıraç’ın evlatlıktan reddettiği kızı İpek Kıraç’ın önceden haberi oldu. Hem Koç ailesi hem İpek Kıraç, İnan Kıraç’ın evlendiğini medyadan öğrendi.
Bir süreden beri İnan kıraç ile Koç Ailesinin arasının çok iyi olmadığı, ailenin İnan Kıraç’ın kızı İpek Kıraç aleyhine açtığı davalardan rahatsız olduğu biliniyor.
Vehbi Koç’un dört çocuğunun en küçüğü olan Suna Kıraç ile İnan Kıraç’ın henüz iki aylıkken evlat edinip büyüttüğü İpek Kıraç, annesinin o henüz 8 yaşındayken hazırladığı ve sonra da değiştirmediği vasiyetnamesiyle Koç Holding’in kontrol hisselerini elinde tutan ve sadece Koç ailesinin ortak olduğu Temel Ticaret ve Yatırım AŞ adlı şirketin yüzde 20’sine sahip olmuştu. İnan Kıraç işte buna itiraz ediyor, vasiyetin yok sayılıp hisselerin medeni kanun uyarınca paylaştırılmasını, yani yüzde 25’inin kendisine geçmesini istiyor.
İpek Kıraç, bu miras savaşı sırasında kendisini evlatlıktan reddeden babasının evlendiğini duyunca 25 Aralık günü İstabul Anadolu Adliyesinde Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak babasının akli melekelerinin yerinde olmadığını, yeni evlendiği eşi tarafından manipüle edildiğini öne sürerek İnan Kıraç’a vasi atanmasını istedi.
İpek Kıraç’ın bu mahkeme başvurusunu duyurmak için yaptığı basın açıklamasında son derece sert iddialar da vardı. İpek Kıraç babasında “muhakeme kaybı ve akıl sağlığı sorunu” olduğunu öne sürüyor.
Babasının evlendiği Emine Alangoya için “Babamı duygusal olarak suiistimal eden şahıs” nitelemesini yapan İpek Kıraç, “Bu şahıs bilerek ve kasıtlı olarak babamın uzun yıllardır en yakınında çalışan, sevdiği ve güvendiği insanların tümünü işten çıkarmak suretiyle babamı bütünüyle yalnızlaştırmış, onu korumasız ve sahipsiz kılmıştır” dedi. İpek Kıraç’a göre Alangoya, İnan Kıraç’ın “Akli melekelerinin zayıflamasını acımasızca istismar” ediyor.
İpek Kıraç, babasının kendisine ve artık koptuğu yakın arkadaş çevresine olan bu tutumundan da Emine Alangoya’yı sorumlu tutuyor, “Babamın son birkaç yıldır bizleri üzen ve şaşırtan tüm davranışlarının ardında kendi öz iradesi değil hayatına bir anda giren bu şahısların kararları ve yönlendirmeleri olduğu artık çevresindeki herkesçe aşikârdır. Hatta öyle ki, babamın ağabeyi merhum Can Kıraç dahi, vefat etmeden kısa bir süre önce bu duruma isyan etmiştir” diyor.
İpek Kıraç’ın Sulh Hukuk Mahkemesine yaptığı bu başvuru hemen sonuç doğurdu bile. Dün sadece avukatların katıldığı bir ilk duruşma yapıldı, bu duruşmada İnan Kıraç’ın hukuk ekibi, İnan Kıraç için alınacak yeni “akli melekeleri yerindedir” raporunun Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinden alınmasını talep etti. Ancak yargıç buna izin vermedi, İnan Kıraç’ın Adli Tıp’tan rapor almasını istedi. Duruşma Mart ayına ertelendi, hakim İnan Kıraç’ın ilk duruşmaya gelmesini şart koştu.
Şimdi bir mahkeme kararı var buna uyulmak zorunda ama aslında Türkiye’de hukuken 65 yaşını geçmiş herkesin tapuda işlem yaparken, Noter’de alım satım veya bağış gibi önemli ve geleceği ilgilendiren işlemlerde vekaletname verirken “akli melekelerinin yerinde olduğuna” dair bir rapor alma zorunluğu yok.
Ancak uygulamada gerek Noterler ve gerekse Tapu Müdürlükleri biraz da kendilerini garantiye almak için bu raporları istiyorlar. Raporların devlet hastanesinden veya üniversite hastanesinden alınmasını da şart koşuyorlar. Bu da aslında yasadan değil uygulamadan gelen bir şey.
Gerek Noterlik kanunu ve gerekse Tapu Sicil Yönetmeliği, ancak Noter’in veya Tapu Müdürü’nün karşısındaki kişinin imza atma yeteneğinden şüphe duyması halinde bu raporu isteyebileceğini söylüyor. Ama ülkemizde yaygın uygulama 65 yaşını aşmış herkesten rapor istenmesi. Hatta Noter’lerde bu raporların da 24 saat geçerli olduğu, yani yapılacak işlemin hemen 24 saat içinde yapılması gerektiği de vatandaşlara söyleniyor.
Böyle bir hukuki zorunluk olmamasına rağmen İnan Kıraç’ın evlilik öncesi Yeditepe Üniversite Hastanesi’nden “Akli melekeleri yerindedir, imza atabilir” diye rapor alması, eğer nikahı kıyan Büyükçekmece Belediyesi kendisini zorlamadıysa, gelecek için bir güvence oluşturma çabası olarak yorumlanabilir. Yani İnan Kıraç, yaptığı evliliğe itirazlar geleceğini önceden görmüş ve baştan önlem almak istemişti. Bu önlemi de, yakın arkadaşı olan Bedrettin Dalan’ın Yeditepe Üniversitesi’nin Tıp Fakültesi Hastanesinden aldığı raporla oluşturmuştu.
Ancak şimdi kızı İpek Kıraç’ın son derece sert iddialarla ortaya çıkması sonrası İnan Kıraç bir kez daha aynı sürece girecek, çünkü mahkeme ondan “akli melekelerinin yerinde olduğuna dair” bir rapor istedi bile ve bu rapor Adli Tıp tarafından hazırlanacak.
Bu rapor devlet hastanesinden istendiğinde prosedür şöyle çalışıyor: Hastanenin yetkili psikiyatristi raporu isteyen kişiyle yüzyüze bir görüşme yapıyor ve çeşitli sorularla onun hafızasını, muhakeme yeteneğini ölçmeye çalışıyor. Ardından standart bir testin yapılması için kişiyi hastanedeki psikologa yönlendiriyor. Benzer br süreç orada da işliyor, psikolog da bazı sorular soruyor, ardından belirli bir testi yapıyor. Bu test temel matematik becerilerinin (basit toplama çıkartma yapma gibi) hala yerinde durup durmadığından hafızaya kadar pek çok alanı kapsıyor.
‘Patronlar Dünyası’ adlı web sitesinde bu sabah (26 Aralık) yayınlanan bir haberde, sitenin sahibi ve genel yayın yönetmeni Toygun Atilla, İnan Kıraç’ın evlilik öncesi “akli melekeleri yerindedir” raporunu önce Koç Üniversitesi Hastanesinden almak istediği ama alamadığı öne sürülüyor. Toygun Atilla bu iddia için “Duydum ama teyit edemedim” diyor.
İpek Kıraç’ın açtığı dava ve bu dava için sunduğu delillerden birini GazeteOksijen yazdı. Bu habere göre 5 Eylül 2024’te Suna-İnan Kıraç Vakfı’nın yönetim kurulu toplantısında İnan Kıraç hangi vakfın toplantısında olduğunu da, bir kısmını öteden beri tanıdığı vakıf yönetim kurulu üyelerinin isimlerini de hatırlamakta güçlük çekti.
Gazetenin iddiasına göre İnan Kıraç bu toplantıya bir avukat ekibiyle katıldı, aynı vakfın yönetiminde bulunan İpek Kıraç da avukatlarını getirdi. Toplantı, gündemi hayli kalabalık olmasına rağmen sadece yarım saat sürdü. Gündemdeki konulara odaklanmakta güçlük çeken İnan Kıraç, kendisini yine başkanı olduğu Galatasaray Eğitim Vakfı (GEV)toplantısında sanarak, katılımcılara “Sizler Galatasaray Liseli olmadığınız için GEV’de işler kötü gidiyor” diye sitem etti. Kıraç, başta kızı İpek Kıraç olmak üzere, yıllardır birlikte mesai harcadığı yakın çalışma arkadaşlarını tanımakta zorluk çekti.
Bunun üzerine, Pera Müzesi, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü gibi önemli projeleri yürüten; Galatasaray Eğitim Vakfı gibi kurumlara ciddi maddi destek sağlayan vakfın başkanı İnan Kıraç’ın toplantıda sergilediği tutum ve davranışlar toplantı tutanağına geçirildi. İşte bu tutanak, İpek Kıraç’ın İnan Kıraç hakkında açtığı vasi davasının en önemli dellilerinden biri olarak dosyaya eklendi.
Dosyaya ayrıca İnan Kıraç’ın Fransa’da bir dolandırıcı şebekesine 45 milyon euro kaptırması, Sezgin Baran Korkmaz’a verdiği 40 milyon dolarlık senetlerle ilgili belgeler de girdi.