Zeynep’i öldürüp cesedini yola atan TIR şoförü için ağırlaştırılmış müebbet hapis istendi
Dün İstanbul Sözleşmesi'nin 9. yıl dönümüydü. Türkiye, ilk imzacısı olduğu sözleşmeden çekilse de kadınlar vazgeçmiyor, her fırsatta hatırlatıyor.
İstanbul Sözleşmesi, tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi; 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdi. Türkiye’nin 2011 yılında ilk imzacısı olması ve İstanbul’da imzalanması nedeniyle sözleşmenin ismi İstanbul Sözleşmesi olarak biliniyor. Ancak Türkiye’nin bu kadar önemli bir rolü üstlendiği sözleşme, dönem dönem muhafazakar çevrelerin odağında oldu. Bu konuda en fazla öne çıkan parti ise Saadet Partisi’ydi. Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk, 2021 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmüş ve “Sayın Cumhurbaşkanı’nın da görüşü kalkması yönünde. Ben de biliyorum ifade ettiğini, kesinlikle kalkacak. Ama kalkarken onların içerisindeki bazı cahiller var, kadın hakları, madın hakları falan diyenler. Onların hepsi Türk Ceza Kanunu’nda da var diye şey ediyor. Ondan böyle rahatsızlık duyuyorlar ama kaldıracaklarını kesin olarak kendisi de ifade etti” demişti. Nitekim öyle de oldu İstanbul Sözleşmesi kadınların tüm itirazlarına rağmen 20 Mart 2021’de Erdoğan’ın imzasıyla tek taraflı feshedildi.
Fesih döneminde kadınların güçlü itirazı sokaklara da taştı. Danıştay’a da giden bu itiraz hakkında 2 Ocak 2022’de karar verildi ve 2’ye karşı 1 oyla fesih kararına hak verildi. Altılı Masa’nın seçim gündeminde de bu fesih kararı vardı ve iktidar olurlarsa sözleşmeyi geri getireceklerini vaat etmişlerdi. Ancak Saadet Partisi bu karara da karşı çıkmıştı. Üstelik seçim gündeminde kadınları koruyan bir başka sözleşme de tehlikeye girmişti. Çünkü Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Aydal bir televizyon kanalında yasanın kaldırılması gerektiğini söylemişti. Hatta Cumhur İttifakı’na girme koşullarından birinin de bu olduğu kamuoyunda çok konuşulmuştu. Yükselen tepkilerin ardından Aydal yasanın kaldırılmasını değil düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Ancak bu sözler AK Partili kadınların da eleştirilerini toplamıştı ve bir süre 6284 sayılı kanun seçim pazarlıklarına konu olmuştu. Ancak 6284 sayılı kanun halen yürürlükte ve kadınlar bu yasayı korumakta kararlı.
Peki her ay kadın cinayetleri çetelesi tutulan Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi neyi koruyordu? İstanbul’da düzenlenen Avrupa Konseyi toplantısında imzaya açılmış olması sebebiyle İstanbul Sözleşmesi olarak anılan sözleşme; kadına yönelik ve aile içi şiddeti engellemeyi amaçlıyordu. Toplumsal cinsiyet eşitliği ekseninde yükselen sözleşmede cinsel yönelimler de güvence altına alınıyordu. Sözleşmenin esasında kadınları korumak için oluşturulduğu düşünülse de aile içindeki tüm bireyleri bağlıyordu.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde sokağa çıkan her kadın halen İstanbul Sözleşmesi’ni hatırlatıyor. Her ne kadar fesih kararı alınmış olsa da sözleşme kadınların gündemindeki yerini koruyor.
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka da İstanbul Sözleşmesi’nin yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada kadın cinayetlerini hatırlatarak şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan 2021 yılında bir gece yarısı kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’ni hukuksuzca feshettiği için Sözleşme’nin yıldönümünü kutlayamıyoruz. Bu kararı asla kabul etmedik. Kadın örgütleri ile birlikte tarih yazan bir mücadele yürüttük… İstanbul Sözleşmesi bizim kırmızı çizgimizdir. Kadınların yaşam hakkını gasp eden bu karar verildiği günden bu yana ‘Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 540’ı şüpheli olmak üzere en az 1223 kadın öldürüldü. Bütün bu cinayetlerin sorumlusu şahsım hükümetidir. Sözleşme iptal edildikten sonra ‘yatarım 3-5 ay çıkarım’ diyen katillerle baş başa bırakıldık… Hiç kimse bizden yaşam hakkımızdan vazgeçmemizi beklemesin. Katledilen kız kardeşlerimizin katilerinin hak ettiği cezayı alması için, bir kız kardeşimiz dahi katledilmesin diye Sözleşmeye sahip çıkmaya devam edeceğiz.”