Ajda Pekkan: Deprem fırsatçılığı yaptı ne demek? Dava açacağım
Hatay'da bir ailenin konteynerinde çıkan yangında 2 çocuk öldü. Yangının kaçak elektrikten çıktığı düşünülüyor. Hataylılara göre en büyük sorun da elektrik çünkü sokaklar zifiri karanlık. Direkten elektrik çekiyorlar ama o voltaj da yangın çıkarıyor.
Depremin yıktığı Hatay’da geçen pazar gecesi bir konteyner evde yangın çıktı. Depremden kurtulan ailenin iki çocuğu da alevlerin arasında kaldı ve öldü. Duvar’dan Burcu Özkaya Günaydın’ın haberine göre; yıkılan evinin bahçesine kurdukları konteynerde yaşayan Hüzmeli ailesi yakında bulunan bir elektrik direğinden eve tel ile elektrik çekmişti. Yangına da kaçak çekilen bu elektrik telinin neden olduğu düşünülüyor. Ailenin elektrik için iki kez TEDAŞ’a başvurduğu ama sonuç alamadığı iddia ediliyor.
Türkiye’nin gündeminden neredeyse çıkan ancak sadece acı olaylarla hatırlanan deprem bölgesinde yaşamsa hala binbir güçlükle ilerliyor. Güçlükle mücadele eden ailelerden biri de Demirel ailesi. 10Haber’e konuşan Çağla Demirel Antakya’da yaşıyor ve 6 Şubat’ta da depreme buradaki evinde yakalandı. Depremi hisseder hissetmez yatağından fırlayan Çağla Demirel ilk olarak çocuklarının yanına koşmuştu. Çağla 8 yaşındaki çocuğunu almıştı kucağına, bu sırada eşi de 11 yaşındaki diğer çocuğunu kucaklamıştı. Baba ile oğlu tam kapıdan çıkarken Çağla da hemen arkalarındaydı ama sarsıntının şiddeti kapıyı yüzlerine çarpmıştı. Eşiyle oğlu apartmanda, Çağla ve oğlu da hala sallanan evin içindeydi. Deprem durunca apartmanın hali enkazdan farksızdı. Bina alt kata oturmuş, yan yatmıştı. Üst katların duvarları da yıkılmıştı. O anda dışarıdaki komşuları da yardıma geldi ve kapıyı ancak baltayla kırarak açabildiler. Dışarı çıkan Demirel ailesi hemen Çağla’nın anne ve babasının yaşadığı apartmana koştu. Bunlar olurken depremin üzerinden sadece 20 dakika geçmişti ama Çağla ailesinin olduğu yere gittiğinde tek gördüğü enkazdı. Burada annesini, babasını, abisini, erkek kardeşini, yengesini ve yeğenini kaybetti Çağla Demirel. Onu çocukları ve eşiyle hayatta kalma mücadelesi sardı.
Depremin ilk aylarında çadırlarda yaşadı Demirel ailesi. En başta 33 kişiyle birlikte bir serada kalan aile daha sonra çadırlara yerleşti ama kentte hala su, tuvalet, yıkanma sorunları vardı. Yıkanmak için bir baraka yapmışlardı depremzedeler ve herkes teker teker burayı kullanıyordu. Suyu ise kuyudan çekip kaynattıktan sonra kullanabiliyorlardı. Kuyu suyu pisti ama kentte su yoktu. Tuvalet ise çok yoğun kullanılıyordu ve ilerleyen dönemlerde artık hijyenden bahsedilemezdi. Ailesinin vefat parası gönderilince Çağla, eşi ve çocuklarıyla birlikte Odabaşı Mahallesi’nde yıkılan evlerinin yerine konteyner ev koydurttu. Depremde eşinin sanayideki iş yeri de yıkılmıştı Çağla’nın ve bir arkadaşının yanında oto tamirciliği yapmaya başladı. Yani evlerinde bir kişi sigortalıydı artık. Ancak yıkılan hayatlarını yeniden inşa etmek için bu gelir yeterli değildi. Antakya Kaymakamlığı’ndan bir ya da iki kez erzak yardımı gelmişti ama eşi işe girince bu da kesildi. Çağla’nın aktardığına göre kaymakamlık, hanede bir kişi sigortalıysa ya da depremden geriye kalan bir araçları varsa ne hijyen ne de gıda yardımı yapıyor. Kendisi şu anda ev hanımı ama daha önce evinde, abisinin makinesiyle magnet gibi ürünler yapıyordu. Onu da 6 Şubat’ta kaybedince herhangi bir geliri kalmadı.
“İttire ittire yaşıyoruz. Çocuklarımız var günü geçirmek zorundayız ama kentin artık ruhu yok. Üstelik caddeler moloz yığınlarıyla dolu ve karanlık. Güvenlik problemi yaşıyoruz” diyor Çağla ve aslında duyulmayan birçok elektrik yangını çıktığından bahsediyor:
“Kaçak elektrik kullanımı çok yaygın ve bundan dolayı daha duyulmayan elektrik çarpma vakaları, elektrik yangınları çok fazla. Elektrik büyük bir sorun burada. Betonarme bir yapınız varsa TEDAŞ elektrik vermiyor. Sadece 50 metrekarelik konteynerle sınırlandırmış. Benim elektriğim faturalı şu anda. Kaçak olarak direkten evine elektrik çeken çok insan var çünkü mecbur kalıyorlar. Sorun yaşayan da çok fazla oluyor voltajı nasıl dengelesin? Serinyol’da biri konteyner kurmuş ama evinde oturamadan kaçak akımdan yangın çıkmış ve evi kül olmuş.”
Kimse ölmedikçe Türkiye’nin gündeminin ilk sırasında yer almayan deprem bölgesinde insanlar enkazın arasında dolaşıyor. Bunları her gördüklerinde de kaybettikleri yakınlarını hatırlıyor. Depremzedeler Hatay’da artık hayatın normal akışına dönmesini, temel ihtiyaçlarının sağlanmasını istiyor. Mahallelerde muhtarlar su dağıtıyor ama izdiham çıkıyor. Yaşadıkları acının hala taze olduğunu, dışarıdan görüldüğü gibi olmadığını vurguluyor ve sorunların bir an önce çözülmesini istiyorlar:
“Gelen yardımlar ya da yapılan destekler ‘evi çok hasarlıdır, az hasarlıdır’ diyerek ayrım gözetmeden ‘arabası var, çalışanı var’ diye bakılmadan yapılmalı. Hepimiz depremden çıktık, ağır kayıplar verdik ve hala toparlanamıyoruz. Bu yapıların artık tamamlanması gerekiyor. Kendilerince hızlılardır bilemiyorum ama artık hayatın olağan akışına dönmesi gerekiyor. Hiçbir şekilde kesinlikle izlenilen gibi değil burada.”