Fırtına yurdun kıyılarını dövmeye devam ediyor: İstanbul’da 1 ölü
Marmara'da batan gemideki mürettebat hâlâ aranıyor. Bir kişi bulundu ancak beşinin cenazesine ulaşılamadı. Geminin ilk ve son sinyali arasında 40 dakika olduğuna dikkat çekildi. Emekli Tümamiral Gürdeniz ilk dakikalarda müdahalenin önemini anlattı.
Marmara Adası Badalan Limanı’ndan 14 Şubat saat 20.30’da kalkan bin 250 ton mermer tozu yüklü BATUHAN A isimli gemi Gemlik Limanı’na gidecekti. Ancak gemiden saat 06.32’de acil durum sinyali alındı, 07.12’de ise sinyal kesildi. Geminin battığı belirlendi ve Karacabey ilçesinin kuzeyinde dört mil açıkta batan gemiyi arama kurtarma çalışmalarını koordine etmek için kriz merkezi oluşturuldu.
AFAD, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Sahil Güvenlik, deniz polisi, jandarma, UMKE, ANDA, AKUT VE NAK ekipleri tarafından toplam altı kurtarma botu, 28 araç ve bir Sahil Güvenlik korvetinden oluşan 275 personelle kurtarma çalışmaları başlatıldı. Arama kurtarma faaliyetlerine bir Sahil Güvenlik korveti, üç Sahil Güvenlik botu, bir Sahil Güvenlik helikopteri, bir Sahil Güvenlik uçağı, bir Deniz Kuvvetleri Komutanlığı keşif karakol uçağı, iki Kıyı Emniyet botu, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı arama kurtarma gemisi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı mayın gemisi, ROV cihazı bulunan deniz polisi ekibi ve Kıyı Emniyeti’nin unsuru Nene Hatun römorkörüyle RHIB bot da katıldı. Mayın avlama gemisi TCG AYVALIK ile Karadeniz açıklarındaki arama-kurtarma gemisi TCG AKIN da destek için bölgeye ulaştı.
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kargo gemisindeki altı kişilik mürettebatı arama-kurtarma çalışmalarına destek sağlayan Deniz Kuvvetleri’nin sonar cihazıyla gemiyi 51 metre derinlikte tespit ettiğini açıkladı. Su altından kaydedilen görüntülerde geminin yan yatmadığı ve seyir halindeymiş gibi batarak deniz tabanına düz şekilde oturduğu görüldü. Battığı pozisyonun arama-kurtarma çalışmalarını kolaylaştıracağı düşünülen geminin üç boyutlu modellemesi de yapıldı.
TCG AKIN’dan dalış yapan Deniz Kuvvetleri personelinin olaydan 56 saat sonra batık gemi enkazında bularak su yüzeyine çıkardığı cenazenin aşçı Zeynep Kılınç’a ait olduğu belirlendi. Kaptan köşkünde cenazesi bulunan ve geminin dümeninde olduğu değerlendirilen Kılınç’ın cenazesi Bursa Adli Tıp Kurumu Morgu’ndaki otopsi işlemlerinin ardından Adana’nın Karataş ilçesi Adalı Köyü’nde toprağa verilmek üzere dün akşam yakınlarına teslim edildi.
Hava muhalefeti nedeniyle gece ara verilen çalışmalar sabah yeniden başladı. Deniz Kuvvetleri dalgıçları gemi enkazında sonar cihazıyla tespit edilen iki cenazeden birine daha ulaşmak için TCG AKIN’dan 51 metre derinlikteki batık gemiye daldı. Aşçı Zeynep Kılınç’ın cenazesinin bulunduğu kaptan köşkünün altında olduğu değerlendirilen cenazeye ulaşmak için süren çalışmalara Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın özel eğitimli 19 dalgıcının katıldığı, Kıyı Emniyeti’ne bağlı 11 dalgıcın da acil müdahale için Nene Hatun römorköründe hazır beklediği öğrenildi.
Öte yandan geminin mürettebatından kayıp dört kişinin ise batma anına kadar fırtına nedeniyle havalanıp tehlike oluşturan brandayı düzeltmeye çalıştığı, bu nedenle geminin güverte kısmında oldukları tahmin ediliyor. Bin 300 ton yük kapasiteli ticari geminin bin 250 tonluk normal yükle seyir halindeyken batmasının nedeninin gemide taşınan mermer tozunun üstünün kapatılmış olması ve sabitlenmeyen brandanın fırtınada kısmen havalanarak yükün üstüne deniz suyu taşıması, yağışın üstü açılan mermer tozuna direkt temas ederek yükün artan ağırlığının geminin dengesini bozması olduğu belirtiliyor.
Ağırlığı artarak dengesi bozulan geminin yan yatıp su almaya başlayarak batması ihtimali üstünde duruluyor. Gemide yağcı olarak görev yapan Hüseyin Tutuk isimli gemicinin kaydettiği görüntülerde de geminin üstündeki mavi brandanın sabitlenmediği ve fırtınayla açıldığı görüldü.
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz bu olayla ilgili olarak müdahalede yetersiz kalındığını anlattığı bir yazı kaleme aldı. Gürdeniz arama kurtarma sahasında seyir yapan tüm denizcilerin Türk Sahil Güvenliği ve Kıyı Emniyeti Kurtarma Gemilerinin yardıma geleceğini varsaydığını belirtti. Kaza veya batma durumunda denizcilerin buna güvendiğini, fırtına anında yardım çağrısına ilk andan dakikalar içinde müdahale etmenin önemli olduğunu belirten Gürdeniz “Liman içinde ve kıyılarımıza bu kadar yakın batmakta olan gemilere havadan ya da kendi kendine düzelme imkânı olan yüksek süratli her hava koşulunda kullanılabilen teknelerle müdahale etmek esas olmalıdır. O kıymetli dakikalar harcandıktan sonra gerisi beyhudedir” dedi.
Gürdeniz yazısında “Kısacası açık denizi geçtim, limanlarımızın birkaç yüz metre içinde ya da iç denizimiz Marmara’da karadan 20 km açıkta batan gemilerdeki denizcilerimizi kurtaramıyoruz” sözleriyle müdahale araçlarının yetersizliğine tepki gösterdi. Bursa Valiliği’nin dalga boyunun üç metre olmasını mazeret olarak sunduğunu hatırlatan Gürdeniz “Bilmeyeneler için söyleyelim. Üç metre dalga boyu denizci ulusların karşılaştığı fırtınalar arasında düşük bir fırtına seviyesidir. Rüzgârın şiddeti dalga boyundan daha önemlidir. Dalga boyu geminin batmasına neden olabilir, ancak kurtarma operasyonuna mâni olmamalıdır. Beaufort skalasında üç metre dalga boyu altı şiddetinde denize tekabül eder. Rüzgâr şiddeti bu skalada 22-27 knots (deniz mili) hızdadır. Valilik hava muhalefeti nedeniyle helikopter de kaldırılamadığını belirtiyor. Aynı mazeret 17 Ocak 2021’de Bartın’da ve 19 Kasım 2023’te Karadeniz Ereğli’de batan gemi için de kullanılmıştı” diye yazdı.