Okullarda şiddet artıyor: Bakanlıktan yeni eğitim-öğretim yılı öncesi genelge
MEB, 81 ile gönderdiği yazıyla eğitimin niteliği, öğrencilerin görüntülerinin yayınlaması gibi gerekçelerle ‘sınıf annesi’ uygulamasına son verdi. Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Önce fiziki ve donanımsal eksikleri giderin” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından, “mevzuatta yeri olmayan uygulamalar-sınıf annesi” konusunda 81 ile yazı gönderildi.
Yazıda, Bakanlığa yapılan başvurularda, bazı okullarda “sınıf annesi” adı altında görevlendirilen velilerin, sınıfın çeşitli ihtiyaçları için “aidat” ve benzeri adlar altında para topladıkları, ders araç-gereci temini yönünde faaliyetlerde bulundukları ve zaman zaman derslere müdahil olduklarının belirtildiği; ayrıca bu kişilerin kişisel verilerin korunmasına aykırı olarak öğrencilerin görüntülerini kaydettikleri ve bu görüntüleri çeşitli sosyal medya platformlarında yayınladıklarının kamuoyuna yansıdığı aktarıldı.
Yazıda, “Ders öğretmeni dışındaki kişilerin eğitim ortamlarına müdahalesi, eğitimin niteliğini bozmakta ve pedagojik ilkelere aykırı durumlar oluşturmaktadır” denildi.
Bakanlığın yazısında, okullarda sınıf annesi ve benzeri adlar altında mevzuatta yer almayan uygulamalara mahal verilmemesi, bu konuda okulların uyarılması ve gerekli tedbirlerin alınması istendi.
10Haber’e konuşan Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası(Eğitim-İş) Genel Başkanı Kadem Özbay, sınıf annesinin ortaya çıkış sebebinin okullardaki fiziki, donanımsal ve materyal eksikleri olduğunu, bunları ortadan kaldırmadan sınıf annesi uygulamasını bitirmenin anlamsız olduğunu söyledi.
Özbay, “Öncelikle sınıf annesi uygulaması neden ortaya çıktı? Sınıf annesi, okul aile birlikleri maalesef okulların ihtiyaçları karşılanmadığı için, fiziki olarak yetersiz olduğu, çocuklarımızın en temel hakkı olan beslenme hakkı sağlanmadığı için, çözüm yükü sadece öğretmenlerin sırtına yüklendiği için adeta bir aracı kurum haline geldi. Öncelikle devlet buna zorunlu eğitim diyorsa okulların donanımından, güvenliğinden, çocukların temel ihtiyaçlarına kadar herşeyi karşılamak zorundadır. Bunlar karşılanmadığı sürece sınıf annesi, sınıf babası, sınıf yardımcısı, okul dostu muhakkak dahil olur. Sınıf annesinin zaten yasal altyapısı yok” dedi.
Okullarda ilkesel olarak çocuklara nasıl yaklaşacağını bilen eğitimciler dışında hiçbir yetişkinin olmaması gerektiğini belirten Özbay, “Fakat siyasi iktidarın uygulamalarına bakarsak tarikat ve cemaatleri projelerle okullara dahil ettiğini, din görevlilerini yasaya aykırı olmasına rağmen okullara soktuğunu görüyoruz. Yani bunlar girebilir ama sınıftaki anne dışarı mı çıksın? Sınıf annesi uygulamasının olumsuz örneklerini de görüyorduk. Bir anne eğitimci olmadığı için çocuklar arasında adaleti sağlayamayabilir. İktidar aslında olumsuz örnekler üzerinden oluşan baskı yüzünden bunu yapmak zorunda kaldı. Bu tıpkı yüksek fiyatlar yüzünden marketlere, kiralar yüzünden ev sahiplerine ceza kesmek gibi” diye konuştu.
“Sınıf annesi” olarak görev yapan kişiler, çocuklara okula uyum sürecinde ve beslenme saati gibi zamanlarda yardımcı olurken öğretmenin yerine velilelerle de iletişime geçerek bir nevi sekreterlik görevi üstleniyor.
Sınıf annelerinin “öğretmenin önüne geçtiği” eleştirilerine karşı bazı veliler ve öğretmenler okuldaki işleri kolaylaştırdığı için sınıf anneliği uygulamasını destekliyor. Ayrıca bazı sınıf annelerinin, Öğretmenler Günü’nde pahalı hediyeler almak için yüksek miktarlarda para toplaması, öğretmenlerden kendi çocuklarına özel ilgi beklemesi, veliler arasında gruplaşma yaratmaları da eleştiriler arasındaydı.
Son olarak bir öğrencinin sınıf annesiyle tartışması gündem olmuştu. Videoda bir sınıf annesi yaşı küçük bir öğrenci ile tartışırken, “Ben bu sınıfın sınıf annesiysem her şeyi bilmek zorundayım” diyordu. Öğrenci de kendisine “Sınıf annesi sanki dünyanın ağası” diye cevap veriyordu.