PKK’nın kongresini topladığını duyurması ama alınan kararları henüz açıklamaması tartışılıyor. Öcalan’ın kongreye telefonla bağlandığı iddiaları var. DEM Parti ve MHP’den ümitli açıklamalar geldi, hükümet adına sadece Hakan Fidan konuştu, o da temkinliydi. Perde arkasında pazarlık imaları var.
Türkiye Cumhuriyet tarihinin belki en önemli dönemeçlerinden birini geçiyor. Yaklaşık 52 yıldır var olan, en azından 41 yıldır güvenlik güçleriyle yoğun silahlı çatışmalar yapan, bu uğurda 50 bini aşkın insanın ölmesine neden olan PKK belki de silah bırakmanın ve kendini feshetmenin eşiğinde.
100 yıllık Cumhuriyetin son 40 yılına damga vuran ve 1974 yılında Abdullah Öcalan ve arkadaşları tarafından Ankara’da kurulan Kürdistan İşçi Partisi ‘Partiya Karkeran Kürdistane’ 1999 yılından beri İmralı Cezaevinde yatmakta olan kurucu lideri Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrı üzerine kongresini topladı. Kuzey Irak’ta adı söylenmeyen iki ayrı mekanda iki ayrı kongre yapıldığı anlaşılıyor. Dün bu kongrelerin yapıldığını duyurdu ama alınan kararları henüz açıklamadı. Ancak bütün imalar örgütün silah bırakma ve kendini feshetme kararlarını aldığına dair iyimserlik taşıyor.
Bu iyimserliği de daha çok Kürt siyasi hareketinin Türkiye’deki partisi DEM Parti yöneticileri duyurdu. DEM Parti’nin bu konuda yaptığı yazılı açıklama da aynı iyimser duyguyu destekliyor. Ama DEM Parti bu konuda yalnız da değil. Bugün en kritik aşamasının sonuna yaklaşıldığı düşünülen sürecin başlatıcısı olarak Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli’ye herkes teşekkür ediyor. Bahçeli de dün DEM Parti’nin önde gelen isimlerinden Ahmet Türk’ü arayarak “Terörsüz Türkiye” konusunda gelinen nokta için onu kutladı. Tabii Ahmet Türk de uzun uzun ve samimi ifadelerde Bahçeli’ye teşekkür etti.
MHP’den sadece Bahçeli değil partinin İstanbul milletvekili ve Meclis Başkanvekili Celal Adan da konuştu, “Liderimiz Devlet Bahçeli Bey’in çelikten iradesi ve bilgece idaresi sayesinde; en derin yaramız sarılmış, kan ve kin devri kapanmıştır. Nifak saçanlar, emperyalizme maşalık yapanlar kaybetmiş; Türk milleti kazanmıştır. Bin yıllık kardeşliğimiz daim olsun. Liderimiz var olsun” dedi.
PKK daha önce kongresini ‘Kararları Öcalan’ın bizzat ağzından duymak istiyoruz’ diyerek ertelemişti ama şimdi 5-7 Mayısta kongrelerin yapıldığı açıklandı. Dün DEM Parti’den Pervin Buldan “Muhtemelen teknik bir iletişim sağlanmıştır” dedi, daha fazla ayrıntı vermekten kaçındı.
Bazıları Öcalan’ın kongreye görüntülü iletişimle katıldığını öne sürdü ama sonradan bu açıklamalar “Yanlış anlaşıldık” denerek geri çekildi. İlginç iddialardan biri Öcalan’ın gözündeki katarakt nedeniyle ameliyat edilmek üzere getirildiği Ankara’dan kongreye telefonla bağlandığı. Ancak bu iddia da teyit edilmedi.
Gündeme gelen bir başka tartışma PKK’nın kongre kararlarını duyurmak için Ankara’dan bazı adımlar bekleyip beklemediği. Bu konuda DEM Parti’den de PKK’dan da imalı açıklamalar var ama açıklamalarda kastedilen “demokratik açılım”ların, hatta “Öcalan’ın fiziki özgürlüğü”nün bugün mü yoksa gelecekte mi beklendiği çok net değil.

Pervin Buldan dün bu konuda konuşurken “Sanırım Sayın Cumhurbaşkanı birazdan bir açıklama yapacak” dedi. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konudan ima yoluyla dahi söz etmedi.
Buna karşılık akşam bir TV yayınına çıkıp soruları yanıtlayan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan oldukça ayrıntılı konuştu.
Fidan kendisine bu konuda sorulan soruya şu ayrıntılı cevabı verdi:
“Tabii gündeme getirdiğiniz konu önemli. Türkiye’nin terörle mücadele tarihi ortada. Cumhurbaşkanımızın Başbakan olduğu yıllarda hem demokrasiyi ilerletme hem de güvenliği daha iyi noktaya getirme noktasında milli karar mekanizmalarını kullanarak ciddi bir irade ortaya koydu. Bugün itibariyle bakacak olursak örgüt Sayın Bahçeli’nin tarihi çağrısı, Cumhurbaşkanımızın iradesiyle bir cevap vermeyle ilgili kongre süreci geçirdi. Bugün haberlere bugün ilan edileceği bilgisi geçildi. Ama anlaşılan bir müddet daha bekleme durumunda olacağız. Örgütün cevabını duymak için. Burada herkes iyi ve iyimser olmak istiyor ve gerçekten geldiğimiz noktada milli birlik bütünlük demokrasimizin geldiği nokta, insanların istediği imkanlara sahip olmaları, hiçbir ayrımcılığın olmaması meselesi. Türkiye’de terörü çoktan ortadan kaldırmış durumda zaten.
Silahların bırakılması tek başına yetmiyor. İllegal yapılarını, istihbari yapılarını ortadan kaldırması gerekiyor. Hesap verilebilir bir örgütlenme modelini nasıl ki siyasi partilere STK’lara bu imkan tanınıyor ondan istifadeyle ilerletilmesi gerekiyor.
Bu örgüt için de kolay bir karar değil ama örgüt liderinin ortaya koyduğu tavra karşılık bir cevap verilmesi gerekir. Biz de olumlu bir beklenti içerisindeyiz. Ama olmaması da hayatın sonu değil. Zaten olmaması durumuna göre biz mücadele içerisindeyiz. Ama bu olursa gerçekten masum insanların, masum gençlerin dağa çıkması, kanın akması, bir takım daha ileri bölgesel düzenin kurulması Irak’a da Suriye’ye de etki edecek ileriye dönük yatırımlar var. Suriye’de şu an yeni bir düzen kuruluyor. Artık silahlı bir mücadelenin olmadığı herkesin saygı duyduğu refahın paylaşıldığı bir bölge inşa etmemiz gerekiyor.
Örgütün başka ülkeler için hizmet ettiği ortada. Ben örgütteki insanların da çok memnun olduklarını düşünmüyorum. Var olan yeni şartlara göre bir durumu meydana getirecek bir karar içerisinde olmaları gerekiyor. Diğer ülkelerin durumu ne olur? Türkiye gibi potansiyeli çok yüksek kendi potansiyelini hayata geçiren bir ülkenin kan kaybı birçok ülkenin de işine gelir.
Bunlar tabii ki belli bir beklenti içerisinde olabilirler. İstihbaratımızın güvenliğimizin geldiği noktada çevrilen oyunları misliyle görüyoruz. Sadece oyunlar değil oyunların arkasını da görüyoruz. Çok netiz, biz kimseye oyun kurmadığımız için bize kurulan oyunlara karşı koyma meşruiyetimiz var.
Bütün alternatif konulara hazırız. Ama siyasi irade şu anda beklenti terörle mücadelenin de ötesinde biraz artık Türkiye’nin kendi tarihsel mümtaz toplumsal dokusunu biraz da siyasete yansımış olması fevkalade önemli oldu.
3,5 senedir gittikçe kurumsallaşan bir mekanizma var. Giderek de güvenlik işbirliği anlaşmasıyla beraber daha çok operasyon kurma zeminine doğru gidiyoruz. PKK Türkiye’de metrekare yer işgal edebilir durumda değil. Mesele esas itibariyle benim meselem olmaktan çıkmış Irak ve Suriye’nin meselesi olmuş.”

DEM Parti’nin önde gelen isimlerinden Ahmet Türk de dün önemli ve iyimser açıklamalar yaptı. Onun sözleri de şöyle:
“Elbetteki en büyük rol Sayın Bahçeli’nindir. Bu kapının aralanmasında ve Türkiye’ye bir çağrı yapmasında önemli bir riskti. Ama Türkiye’nin geleceğini düşündüğü için bu riski aldı. Fakat bugün görüyoruz ki aldığı bu risk onurlu bir barışın ortaya çıkmasına çok önemli bir katkı sundu. Bugün de Sayın Bahçeli beni aradı. Bu sürecin hayırlara vesile olmasını diledi. Ve kutladı. Ben de Sayın Bahçeli’yi kutluyorum. Emeğine büyük saygı duyuyorum. İnşallah sağlıklı bir gelecek için yine bir araya geleceğiz ve barışın kalıcı olmasına kendilerinden büyük katkılar yine isteyeceğiz.
Bugün hayırlı bir sonuç çıktı. İrlanda’da barışın sağlandığı dönemlerde ‘Hayırlı Cuma’ ismini verdiler. Bugün de hayırlı bir Cuma. Bugünkü kararın ortaya çıkmasına da ‘Hayırlı Cuma’ diyelim. PKK’nın kongresini toplaması, olumlu bir karar alması elbette ki önemli. Ama bizlere de düşen görevler var. Mecliste bugün demokratik bir Türkiye için atılacak adımların gündeme getirilmesi gerekir. Elbette ki biz burada sadece ‘Kürt meselesi’ olarak değil, Türkiye’nin demokratik bir geleceği ihtiyacı var. Demokratik bir ülkede inanıyorum ki hepimiz mutlu olacağız. Ben bu sürecin hayırlı olmasını diliyorum.”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan “Barışı; ellerini semaya açıp dua eden anneler için, birlikte yaşam umudunu yüreğinde taşıyan milyonlarca yurttaşımız için sağlayacağız. Bu ülkenin acılarına, yıkımlarına artık son vermek zorundayız. PKK’nın kongresini toplamasıyla ortaya çıkan siyasal iklim, yürütme erki, siyasi partiler, medya ve sivil toplumla birlikte değerlendirilirse; bu ülkenin önünde yeni ve tarihi bir kapı aralanabilir” dedi.
Bakırhan açıklamasına şöyle devam etti:
“Bu sürecin bu noktaya gelmesinde irade gösteren herkes, adını tarihe altın harflerle yazdıracaktır. Çünkü bu dünyadaki en büyük sınavımız, barışı sağlama sınavıdır. Ve biz, el ele verirsek bu sınavı başarıyla geçebiliriz.
Barışı ellerini semaya açıp dua eden anneler için, birlikte yaşam umudunu yüreğinde taşıyan milyonlarca yurttaşımız için sağlayacağız. Bu ülkenin acılarına, yıkımlarına artık son vermek zorundayız. PKK’nın kongresini toplamasıyla ortaya çıkan siyasal iklim, yürütme erki, siyasi partiler, medya ve sivil toplumla birlikte değerlendirilirse bu ülkenin önünde yeni ve tarihi bir kapı aralanabilir.
DEM Parti olarak bu tarihi sorumluluğun bilincindeyiz. Edirne’den Hakkari’ye tüm ülkenin ortak geleceği için barış yolunda yürümeye, yükü birlikte taşımaya kararlıyız. Bu toprakların barışa kavuşması, bereketle buluşması, 85 milyon yurttaşa umutlu bir gelecek sunulması; bizim en büyük siyasi hedefimiz, en derin insani arzumuzdur.”

Kürt siyasi hareketinin Türkiye’deki bir başka çok önemli sembol ismi Leyla Zana PKK’nın fesih kongresinin 5-7 Mayıs arasında yapıldığının duyurulmasının ardından yaptığı açıklamada “Yeni dönem, yeni umutlar, yeni mücadele biçimi hepimize yeni sorumluluklar yüklüyor. Demokratik, eşitlikçi, adil ve özgür yarınlara bu bilinç ve hassasiyetle yaklaşmalıyız. Bu duygu ve düşünceler ışığında coğrafyamıza hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi.