Konteynerdeki ceset vahşetinde cinayet aleti ortaya çıktı: Baltada kurbanın DNA örneği var
Eski Ülkü Ocakları Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş cinayeti davasında MHP'li avukat Serdar Öktem tahliye edilirken Ülkü Ocakları bağlantılı sanıklara hapis cezası verildi.
Eski Ülkü Ocakları Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş cinayeti davasında karar açıklandı. Davada toplam 11 kişi için hapis cezası verilirken beş kişi beraat etti, altı kişi tahliye edildi. Kararlar oybirliğiyle alındı.
MHP’li Avukat Serdar Öktem tahliye edilirken dönemin Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal için tutukluluğa devam kararı verildi. İki ismin dosyası ayrılırken telefonlarının açılması beklenecek.
Sanıklardan Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Çağlar Zorlu ve Aytaç Ataç’ın beraatine, Caner Güney’in de tahliyesine karar verildi.
Tetikçi Eray Özyağcı ile onu taşıyan motokurye Vedat Balkaya, Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş, ofis önünde keşif yapan Suat Kurt ve azmettirici Doğukan Çep hakkında “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Eray Özyağcı, Vedat Balkaya ve Suat Kurt ayrıca müşteki Selman Bozkurt’a yönelik “kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 13’er yıl hapse mahkum edildi.
Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın özel kalem müdürü ve yardımcısı Emre Yüksel, tetikçiyi Ankara’ya getiren özel harekat polisleri Aşkın Mert Gelenbey 15, Muratcan Çolak ise 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Karardan sonra açıklama yapan Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş “Sonuna kadar, yanımdaki, arkamdaki akıl ve vicdan sahibi her bir vatan evladıyla adalet yürüyüşünü her bir suçlu cezasını bulana kadar devam ettireceğim. Beklesinler, bir dahaki dosyada görüşeceğiz” dedi.
Ayşe Ateş şunları söyledi:
“Bugüne kadar bu cinayetten sonra toplanan deliller ışığında bir dosya hazırlandı. Sonradan bu dosya ikiye ayrıldı. Ayakçılar ve azmettiriciler olarak. Burada yapılan yargılamada ayakçılar yargılandı. ‘Bize iftira atıyorsunuz, kumpas kuruyorsunuz’ diye bizi suçlayanlar aslında kendilerine kumpas kuranların içeride müebbet alanlar olduğunu anlamalıdır. Biri kumpas yapıyorsa işte bunlar yapıyor. Herkes dönsün kendi içine baksın, kendileriyle hesaplaşsın. Biz onlardan itidal beklerken oturdukları kürsüden suçluların üstün olduğu bir ortam oluşturmak için bize parmak sallıyorlar. O tehditlerin sonucunu bugün yaşadık. Biz intikam değil adalet istiyoruz. Gerçek suçlular hangi oranda suçluysa o kadar ceza alsın istiyoruz. Bizim hatamız adalet istemek mi?
Ayşe Ateş yurtdışına kaçacak gibi hayalleri var. Hiçbir yere gitmiyorum, kaçmıyorum. Sonuna kadar, yanımdaki, arkamdaki akıl ve vicdan sahibi her bir vatan evladıyla adalet yürüyüşünü her bir suçlu cezasını bulana kadar devam ettireceğim. Beklesinler, bir dahaki dosyada görüşeceğiz.”
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş 30 Aralık 2022 tarihinde Ankara’nın Çankaya ilçesindeki Çukurambar semtinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti.
Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 12’si tutuklu toplam 22 sanığın yargılanmasına Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam edildi. Duruşmaya sanıklar müşteki Sinan Ateş’in ailesi ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada sanık avukatları savunma yaptı. Avukatların savunmalarının ardından Mahkeme Başkanı sanıklardan son sözlerini sordu.
Sanıklar son sözlerinde şunları söyledi:
Tutuklu sanık tetikçi Eray Özyağcı: Ben samimi şekilde ifade verdiğimi düşünüyorum. Ben tasarlayarak kasten kimseyi öldürmedim. Yaralamak için geldim. Sinan Ateş’i ayaklarından vuruyorum ve yüzüstü düşüyor. Sonra arkadaşları gelince panik olup ateş etmeye devam ettim. Bu spontane bir şekilde oldu. Keşke böyle olmasaydı. Selman’ın beni vuracağını düşündüğüm için karşılık verdim. Benim silah açım zaten bellidir. Bana uygun görülen her türlü cezayı hak ediyorum. Ama algı operasyonlarına yönelik cezalandırılmak istemiyorum. Keşke ölmeseydi, ölmesini istemezdim. Öldü zaten başımıza bir sürü iş geldi. Kendimizi burada bulduk.
Tutuklu sanık tetikçiyi olay yerinden motosiklet ile kaçıran Vedat Balkaya: Öncelikle ilk celseden bu yana samimi bir şekilde olayı size aktarmaya çalıştım. Benim Ankara’ya gelme amacım sadece alacak verecek meselesiydi. Ben bir insanın öleceğini bilsem Ankara’ya gelmezdim. Ben alacak verecek meselesi diye geldim, çok farklı bir olay gerçekleşti. Ben istemeden de olsa olaya yardım etmiş oldum. Sizden gelen cezaya boynum kıldan ince beraatımı talep ediyorum.
Tutuklu sanık olay öncesinde keşif yapan Suat Kurt: Ben devletime, adaletime güveniyorum. Ben olaya karıştığım kadarıyla cezalandırılmak istiyorum tahliyemi talep ediyorum.
Tutuklu sanık azmettirici Doğukan Çep: Anlatacaklarımı anlattım. Kimseden emir almadım olay benim şahsi meselemdir.
Tutuklu sanık Ülkü Ocakları eski Genel Merkez Yöneticisi Tolgahan Demirbaş: Olay olup bittikten sonra olayla hiçbir ilişkisi olmayan bir camiayı hedef göstermişlerdir. Olayla ilgili hiçbir bağlantısı olmayan rehin alınmış bir ülkücüyüm. Bu kirli masayı temiz bir bezle silmenizi rica ediyorum. Somut delileri baz alarak kararı vermenizi istiyorum. Adil bir karar vereceğinize inanıyorum. Bir ülkücü olarak Türk adaletine ve mahkemelerine güveniyorum. Tahliyemi talep ediyorum.
Tutuklu sanık özel hakaret polisi Aşkın Mert Gelenbey: Ben kimseyi Ankara’ya gelsin birini vursun diye yardım etmedim. Olayla hiçbir alakam yoktur. Tahliyemi talep ediyorum
Tutuklu sanık MHP’li avukat Serdar Öktem: Sayın Cumhurbaşkanının hakim ve savcı sınavında, alımında dahi adalete vurgu yapması nedeniyle demokrasi kılıcının tepemizde sallanması, birilerinin ama siyasi rant, ama yargıda belli bir yerlere gelmek adına bu dosyayı kullanması değil de gerçekten adaleti sağlamanızı talep ediyorum. Maddi gerçeği sağlayacak tevsii tahkikat talepleri reddedilirken benim burada mağdur edilmemin tanımını yapamıyorum. Lütfen bize hakkımız olan adaleti sağlayın. Gerçekten adaleti sağlamanızı bekliyorum.
Tutuklu sanık Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel: Hakkımda hiçbir delil yok, varsayımsal bir şekilde tutuklu bulunuyorum. Tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum.
Tutuklu sanık dönemin Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal: Daha önceki beyanlarımı tekrar ediyorum. Maktule Allah’tan rahmet diliyorum. Tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum.
Tutuksuz sanık Zekeriya Asarkaya: Beni bu olayın içindeymişim gibi göstermek istiyorlar. Ben motoru kameraların önüne, evimin önüne çektirdim zarar gelmesin diye. Bu olaydan sonra düşmanlarım oldu. Dün merdivenleri çıkarken karşı taraftan bir arkadaş ‘evine geliyoruz’ dedi. Uykularım kaçtı. Bugün onu söyleyenin yanında olanlardan birini gördüm. Bana hakaret etti ve vurmaya kalktı. Tutanak tutuldu ama şikayetçi değilim. Ben esnaflık yapacağım. Çok mağdur durumdayım. Ben Sinan Ateş’in katili değilim. Bu algının temizlenmesini istiyorum. Eğer aksi takdirde tek bir kanıt varsa vereceğiniz her türlü cezaya razıyım. Ben beraatımı talep ediyorum.
Sinan Ateş suikastı davasının karar duruşması başlamadan önce CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e küfür eden tutuklu sanık Suat Kurt duruşma salonundan çıkarıldı.
Karar için verilen arada da bir kişi Sinan Ateş’in ablası Selma Ateş’e fiziksel saldırıda bulundu.
Araya giren Ateş ailesinin yakınları saldırganı durdururken polisler müdahale etti. Saniye Ateş bölgeden uzaklaştırıldı. Saldırgan ise polis aracında gözaltına alındı.
Saldırıdan sonra konuşan Ayşe Ateş “Birileri çıkıp bizi kürsülerden tehdit ederse sonucu bu olur. Sinan’ı öldürdüğünüz yetmedi sıra bize mi geldi” dedi.
Anne Saniye Ateş ise gözyaşları içinde “Oğlumu verdim, kocamı verdim, daha ne istiyorlar” diyerek isyan etti. Anne Ateş olay yerinde fenalaştı.
Özgür Özel sosyal medya hesabından saldırıya tepki gösterdi. Özel, “Devlet Bahçeli ve Milliyetçi Hareket Partisi bundan sonra Ateş ailesinin başına gelecek her olaydan sorumludur” dedi.
Özel şunları ifade etti:
“Bugün Sincan’da Sinan Ateş’in ablası Selma Ateş’e yapılan saldırıyı lanetliyorum. Bir siyasi partinin genel başkanının açıkça hedef gösterdiği dünkü konuşmasıyla bu saldırı şüphesiz ilintilidir. Dün de ifade ettiğim gibi, siyasi yaşamının en ayıplı konuşmasını yapan Devlet Bahçeli ve Milliyetçi Hareket Partisi bundan sonra Ateş ailesinin başına gelecek her olaydan sorumludur.
Ankara’nın orta yerinde bir cinayetin üzerindeki sır perdesi kaldırılmasın diye bir siyasi partinin fiziksel saldırılara dönecek dozda ağır tehdit ve hakaretlere tevessül etmesini ayıplıyorum. Yaratılan bu iklime rağmen gerçekler er ya da geç ortaya çıkacak, bu suikast aydınlanacak azmettiriciler de cezalarını çekecektir.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Ateş cinayetine ilişkin olarak “Azmettirici ve katil arayanlar, timsah gözyaşları ile sabrımızı sınayanlar önce aynaya bakacaklar, şeref ve haysiyetleri el verdiği ölçüde konuşacaklar” demişti. Cinayetle ilgili MHP’li isimleri işaret eden Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateş’i de hedef alan Bahçeli “Yaşına başına bakmadan önüne gelen mikrofona konuşmak, siyasi kışkırtmanın ve uzaktan kumandalı oyunun figüranı olmak bir hanımefendiye asla yakışmayacaktır” diye konuşmuştu.
MHP lideri Bahçeli’ye katıldığı Halk TV yayınında yanıt veren anne Saniye Ateş “Devlet Bahçeli’nin yüreği varsa istediği kanala çıksın, karşılıklı konuşalım” dedi.
Saniye Ateş şunları söyledi:
“Ben anlatayım. O dinlesin. O da bana anlatsın. Ondan sonra bakalım kim haklıymış. Kim haksızmış o çünkü beni tanımıyor. Bir de benim göz benim gözyaşlarım timsah gözyaşıymış ya. Evladı olmayan, evladını kaybetmeyen benim gözyaşımı anlayamaz. Çünkü benim şu yürek yaramı bir ben bilirim. Evladımın acısından çok beni hiçbir şey acıtamaz. Yine söylüyorum, oğlumun katilleri cezalarını bulsun. Bu adalet yerini bulsun şu yargının üzerinden herkes elini çeksin. Ağlayan anaların yüzü gülsün. Beş dakika sonra öleyim ben yaşamayayım. Ben yaşımı başımı almışım. Ben sağlığı olmayan bir insanım. Ben böbrek hastasıyım. Bir hafta önce spazm geçirdim ben. Ayakta zor duruyorum. İki kişi benim koluma girip beni böyle mahkemeye götürüyor. O şekilde mahkemeye gidiyorum. Göreceksiniz. Eğer ki bu devran böyle devam ederse benim sözüme gelecekler. Yarın o kadar anaların yürekleri yanacak diyecekler ki gerçekten Saniye Ateş haklıymış. Benim gözyaşım onların yüreklerine batsın.
Benim yandığım yerden yansınlar. O zaman anlarlar. Kesinlikle benim kurumla kuruluşla hiçbir işim yok. Hiç kimseye bir şey demiyorum. Ama içindekiler kimi koruyorlar? Korudukları kim? Ben buradan söylüyorum. Benim hiçbir şeyden korkum yok. Bir canım var, Allah’a verecek. İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım… Haluk Türk canlı şahididir. Ona gittiler. ‘Sen bununla alakanı kes, biz onu öldürelim’ diye.”
MHP’den Sinan Ateş’in ailesine suç duyurusu
MHP genel başkan yardımcıları İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın, Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateş ve ablası Selma Ateş Kazanç hakkında suç duyurusunda bulundu.
İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın’ın başvurusunu sosyal medya hesabından paylaşan Burak Bekiroğlu şunları yazdı:
“Aldığım bir bilgiye göre Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcıları Sn.İzzet Ulvi Yönter ve Sn.Semih Yalçın kendilerine yönelik soyut iddiadan ibaret söylemlerle iftira atan Sinan Ateş’in kardeşi Selma Ateş ve annesi Saniye Ateş hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak suç duyurusunda bulunmuşlar.”
Bekiroğlu’nun mesajını Yönter de sosyal medya hesabından paylaştı.
Sinan Ateş 30 Aralık 2022’de Ankara Çukurambar’daki ofisinden çıkarken motosikletten açılan ateşle öldürülmüştü. Ateş’in yanındaki isim Selman Bozkurt ise yaralanmıştı.
Soruşturma kapsamında bugüne kadar aralarında tetikçi Eray Özyağcı, eylemi organize eden Doğukan Çep, eski Ülkü Ocakları yöneticileri Tolgahan Demirbaş, Emre Yüksel ve avukat Serdar Öktem ile üç polisin de aralarında bulunduğu 22 kişi tutuklanmıştı.
Cinayetten bir buçuk yıl sonra hazırlanan iddianamede Tolgahan Demirbaş’ın talebi üzerine Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amiri olarak görev yapan Mustafa Ensar Aykal’ın Ateş’in cep telefon numarasını olaydan sekiz ay önce sorguladığı görülmüştü.
145 sayfalık iddianamede failler Eray Özyağcı, Vedat Balkaya ve Suat Kurt’un ortak hareket ederek eylemi gerçekleştirdikleri, Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş’ın ise azmettirici oldukları öne sürülmüştü.
İddianameye Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in ifadesinden sadece üç cümle alınması, sanıkların MHP ve Ülkü Ocakları bağlantılarından bahsedilmemesi tepki çekti. İddianamede sanık olarak yer alan Tolgahan Demirbaş’ın geçenlerde Devlet Bahçeli’nin danışmanlığı görevinden alınan dönemin MHP Milletvekili Olcay Kılavuz’un evinde yakalandığı iddiasının soruşturulmadığı görüldü.
Yine iddianamede eski Ülkü Ocakları yöneticilerinden Tolgahan Demirbaş ile Emre Yüksel’in cinayetten sonra kullandığı çakarlı aracın plakası dahi verilmedi, araçtan sadece “Audi marka” şeklinde bahsedildi. Ayşe Ateş’in iddianamede yer verilmeyen ifadesinde bu aracın plakasının 06 AT 5021 olduğu anlatılmıştı. “06 AT 5021” plakalı araç ise Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım tarafından kullanılıyordu.
Dosyanın ek klasörlerinde yer alan bilirkişi raporunda Sinan Ateş’in öldürülmeden önceki yazışmalarında adım adım takip edildiğine dair çevresine haber verdiği tespit edildi. Ateş’in öldürülmeden önce arkadaşı Yeliz Özkan ile konuşmalarında adım adım takip edildiğine, kendisiyle fotoğraf çekilenlerin tek tek arandığına, görüştüğü bürokratlara ulaşıldığına dair mesajları olduğu görüldü.