Kılıçdaroğlu’ndan ‘Can Atalay’ tepkisi: Talimatla karar aldı
AK Parti Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş Meclis’teki Can Atalay oturumunda çıkan kavgaya dair açıklama yaptı. Türkeş, Gezi tutuklularıyla yaptığı görüşmeyi de anlattı.
Gezi tutuklularını ziyaret eden ve Cumhur İttifakı’nın hedefinde olan AK Parti Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş dikkat çeken açıklamalar yapmaya devam ediyor.
Halk Tv’den İsmail Saymaz’a konuşan Tuğrul Türkeş Meclis’teki Can Atalay oturumunda çıkan kavgayı değerlendirdi.
TİP Milletvekili Ahmet Şık’a AK Partili Alpay Özalan tarafından yapılan saldırıyı kınayan Türkeş “TBMM açısından çok kötü oldu. Bir gün önce Mahmut Abbas’ı getiriyorsun. Dünyaya mesaj veriyorsun. Ertesi gün yerde milletvekilinin kanı var. Bununla mı barışı sağlayacağız? Hangi yerde? Bir gün önce Mahmut Abbas’ın ayağının bastığı yerde. Bununla mı biz barışı sağlayacağız? Bununla mı dünya barışına katkı sunacağız?” dedi.
Gezi davasından hapiste olan Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Can Atalay, Mine Özerden ve Çiğdem Mater’i ziyaret eden Türkeş, “Kendileriyle aynı siyasi görüşe sahip olmayan birinin bu işe ilgi gösteriyor olmasından memnunlar. Son bir hafta içinde bir iletişimsizlik oldu Adalet Bakanlığı ile. O gecikmeye hayret etmişler” diye konuştu.
Türkeş’e yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
-TBMM’deki Can Atalay oturumuna neden katılmadınız?
İki gün önce büroma getirdikleri yemekten zehirlendik. Ayakta geçirdik ama hastanede serum taktırdık.
-Bu nedenle mi gidemediniz?
Evet. Oturumu televizyondan üzülerek izledim.
-Manzarayı nasıl yorumluyorsunuz?
Ahmet Şık’ınki provokatif bir konuşmaydı. Kürsüye gelip hakaretamiz ifadeleri kullanırsa öbür tarafın elini bağlayıp seni seyretmesini beklemiyorsunuz. Yapılmaması lazımdı. Şık da amacına ulaştı. Bana göre üzgün değildir olanlardan.
TBMM açısından çok kötü oldu. Bir gün önce Mahmut Abbas’ı getiriyorsun, olağanüstü toplantıya çağırıyorsun, dünyaya mesaj veriyorsun. Ertesi günü yerde milletvekilinin kanı var. Hangi yerde? Bir gün önce Mahmut Abbas’ın ayağının bastığı yerde. Bununla mı biz barışı sağlayacağız? Bununla mı dünya barışına katkı sunacağız?
Milletvekili dediğin insanlarda asgari kültür, asgari feraset, bir bilinç olmasını insanlar arzu ediyor. Bunu parti ayrımı yapmaksızın söylüyorum.
-Bir de kürsü dokunulmazlığı var. Alpay Özalan yumruk attı…
İşin hiç oraya gelmemesi lazımdı. Bu saatten sonra kim haklı, kim haksız; konuşmanın faydası yok. Kötü bir şey oldu.
Benim 2-3 ay önceden toplumun dikkatini çekmeye çalıştığım şey tam da bu nokta. “Türkiye’de demokrasi var, hürriyetler var, hukuk var, hukuk iyi işliyor” densin diye biz gayret ederken vandalizm gene çıktı su yüzüne.
Hakimlerin bile okuyup okumadığını bilmediğimiz dosyalarda bütün siyasiler yüksek fikir sahibi. Fenerbahçelilik ve Beşiktaşlık gibi siyaset 21. yüzyılda Türkiye’ye yakışmıyor.
-CHP ikinci kez çağrı yapıyor. Ne düşünüyorsunuz?
Netice alamayacaklarsa yapmasalar daha iyi olur.
-Niçin?
Netice alınmayacaksa bu tip kavgaların Türkiye’ye de faydası yok. Kimseye faydası yok.
Ayrı bir şey formüle ettiler de diğer partilerle uzlaşma olduysa tabii ki meclis toplantıya çağrılabilir. Eğer olmayacaksa bir kavgaya daha ihtiyacımız yok.
-Gezi Parkı için çok uğraştınız. Devam edecek misiniz?
Bakalım, önümüzdeki süreci bir gözleyelim. Şu an yeni yorum yapmayı gerektirecek bir şey yok. Eylül ayında Avrupa Parlamentosu çalışmaya başlıyor. Türkiye, NATO’da birtakım toplantılara iştirak ediyor. Kendimiz aynaya baktığımızda ne görüyoruz ayrı, dışarıdan nasıl görünüyoruz’u bilahare ele almak lazım.
-Osman Kavala sizde nasıl bir intiba bıraktı?
Çok dingin. Bu kadar süredir bir nevi beyhude tutukluluğunun içinde olan insan açısından çok aklı başında. Eğitimli insan olmanın farkı diye değerlendirdim. Medeni, aklı başında insan ve çok dingin bakıyor meselelere. İnancı yükselmiş bir şahsiyet gözledim.
Ben Tayfun (Kahraman) Bey’in de o kadar genç olduğunu bilmiyordum.
Aileleri de çok aklı başında davranıyor.
Bir örgüt intibası vermiyorlar.
-Tüm Gezi Parkı için tutukluları için diyorsunuz değil mi?
Beş kişinin ziyareti sonucunda Osman Kavala, Can Atalay ve Tayfın Kahraman ile hanımefendiler de (Çiğdem Mater, Mine Özerden) öyle.
Diyelim ki üç PKK’lıyı, üç İşçi Partiliyi veya üç MHP’liyi görseydim farklı olurdu. Ama bunlara baktığında içinde farklılıklar olduğunu gözlemliyorsunuz. Bu tabii çok subjektif. Ama benim gözlemimde yok öyle bir şey.
-Can Atalay’la nasıl geçti görüşmeniz?
Genel konuları konuştuk. Oturup dosya dosya konuşmuyorsunuz. Genel bir sohbet oluyor.