Türkiye işçinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde asgari ücret belirlenmesini zorunlu kılan ILO sözleşmesini imzalamadı.
Türkiye insan onuruna yakışır bir asgari ücret belirlenmesi için ülkeleri zorlayan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 131 sayılı sözleşmesini imzalamadı. Zambiya, Kamerun ve Kenya gibi ülkelerin dahi imzaladığı sözleşmeye Türkiye de imza atmış olsaydı asgari ücret hiçbir şekilde açlık sınırının altına düşmeyecek, ilan edilen asgari ücrete mahkemelerde iptal davaları açılabilecekti. İşçinin katılmadığı komisyon karar dahi alamayacaktı.
ILO, çalışma barışını sağlamak ve emeğin sömürüsünü önlemeye yönelik olarak üye ülkelerle çeşitli sözleşmeler imzalıyor. Sözleşme imzalamak isteğe bağlı, ancak imzalanan sözleşmelere uymak zorunlu. Türkiye ILO’nun 26 numaralı Asgari Ücret Belirleme Yöntemi Sözleşmesi’ni imzalayarak asgari ücreti zorunlu hale getirdi. Ancak asgari ücretin insan onuruna yakışır bir düzeyde belirlenmesini esas alan 131 numaralı Asgari Ücret Sözleşmesi’ne imza atmadı.
Türkiye’de asgari ücret belirlenirken imzalanan dar kapsamlı sözleşme gereği tek bir işçi dikkate alınıyor ve yıllık artışlar enflasyon (TÜFE) ve kısmen de büyümeye göre yapılıyor. Geçim, zorunlu kriterler arasında yer almıyor. Oysa 131 sayılı sözleşme imzalanmış olsaydı hükümet, bekar bir işçinin değil, ailenin geçinebileceği bir ücreti tespit etmek zorunda kalacaktı. Bu ücret belirlenirken de gıda, barınma (kira), giyim, sağlık, eğitim, ulaştırma, kültürel ve sosyal ihtiyaçlar dikkate alınacak, tespit edilen ücret hiçbir şekilde açlık sınırının altına düşmeyecekti.
Veto ve dava hakkı verilmedi
Türkiye Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 131 sayılı sözleşmesini imzalamış olsaydı komisyonun yapısı daha adil olacak, işçi tarafının veto hakkı doğacak, asgari ücretin hangi kriterler ve veriler esas alınarak belirlendiğine ilişkin kamuoyuna şeffaf şekilde açıklama yapılacaktı.
Asgari ücret bugün olduğu gibi oy çokluğuyla belirlenemeyecekti. İlan edilen asgari ücrete karşı ‘Aile geçimini karşılamıyor’ denerek mahkemelere dava açılabilecek, Anayasa Mahkemesi’ne kişisel başvuru yapılabilecekti. Sözleşme gereği asgari ücret açlık sınırının üstünde, yoksulluk sınırına yakın belirlenecekti.