Cesedi yakılan madenci için ocak sahipleri birbirlerini suçladı: ‘Dayıoğlu yak gidelim’ dedi
Zonguldak'ta yakılarak öldürülen madenci Vezir Mohammad Nourtani'nin ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker 'Nourtani diri diri yakılmış olabilir' dedi.
Geçen yıl Zonguldak’ın Kırat Mahallesi’nde yoldan geçenler üç çocuk babası Afganistanlı Vezir Mohammad Nourtani’nin cesedini gördü. Gelen ekipler benzin dökülüp yakıldığı tespit edilen cesedi otopsi için hastaneye götürdü. Otopside Nourtani’nin 9 Kasım’da öldüğü tespit edildi, ailesinin 10 Kasım sabahı kayıp başvuru yaptığı öğrenildi.
Nourtani’nin çalıştığı ve kaçak olarak işletilen maden ocağının sahipleri Hakan Körnöş, Enver Gideroğlu ve Körnöş’ün kuzeni Ahmet Aydın tutuklandı. Ocak çalışanları S.K., E.D. ve kömür ticareti yapan A.Ç. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Kaçak ocağın jandarma tarafından olaydan dört gün önce kapatıldığı, ancak sahiplerinin sonra tekrar açtığı belirlendi.
Madencinin ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker Koç Üniversitesi Adli tıp Anabilim Dalı’na başvurarak Nourtani’nin ölüm sebebini, yaralanmasının olup olmadığını, diri mi yoksa ölü olarak mı yakıldığı, olayın oluş şekli ve eksik husus olup olmadığını sorarak bilimsel mütalaa raporu talep etti. Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdullah Coşkun Yorulmaz ve ekibinin yaptığı çalışmayla 19 sayfalık rapor hazırlandı.
Vezir Mohammad Nourtani’nin otopsi bulguları Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu raporu ve olay görüntüleri ışığında hazırlanan bilimsel raporda madencinin kalp krizi geçirme olasılığı bulunmakla birlikte ‘doğal ölüm’ teşhisinin konmadan önce travma gibi diğer nedenlerin mutlaka dışlanması gerektiği vurgulandı.
Raporda iş kazası olasılığı da göz önünde bulundurularak “Olayı iş kazası gibi değerlendiren raporun Adli Tıp Kurumu tarafından değerlendirilmediği görülmektedir. Eksik olan radyoloji görüntülerinin incelenmesi ile birlikte bu raporun da Adli Tıp Kumu 1’inci İhtisas Kurulu tarafından değerlendirilmesi önem taşıyacaktır. Olayın aydınlatılmasında çok önemli olabilecek bu iki bulgunun Adli Tıp Kurumu’na gönderilmeyerek eksik inceleme yapılmış olması ciddi sorundur” dendi.
Kaçak ocak imha edilerek kapatılırken hazırlanan iddianamede madencinin kaçak ocakta vagon arasına sıkışıp iş kazası geçirdiği, ocak sahiplerinin de ‘Olay ortaya çıkarsa ocak kapanır’ korkusuyla hareket ettikleri ifade edildi.
Nourtani’nin cansızken yakıldığı belirtilen iddianamede altı şüpheli hakkında ‘İştirak halinde kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Üçü tutuklu altı sanığın yargılandığı dava Zonguldak 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor.
Madencinin çene ve köprücük kemiklerinde değişiklikler bulunduğu ancak otopsi raporunda bu bulguların değerlendirilmediği, ayrıca Adli Tıp Kurumu’nun da mevcut çelişkileri gidermediği ifade edilen raporda ölüm sonrası çekilen radyolojik görüntülerin yeniden incelenmesi ve uzman hekimlerce kırıkların tekrar değerlendirilmesinin zorunlu olduğu belirtildi.
Bu incelemeler yetersiz kalırsa “Mezarın açılması ve çıkarılacak kemiklerin Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi Kemik ve Diş İnceleme Şubesi’ne gönderilerek kemikler üzerinde travmatik bulguların araştırılması gerektiği, ölüm tarihi itibari ile hala bu inceleme için süre bulunduğu ancak ivedilikle davranılması zorunluluğu bulunduğu” ifade edildi.
Madencinin soluk borusunda is ve kanında karboksihemoglobin bulunmamasını değerlendiren raporda “Bunların varlığı durumunda kişilerin yangın ortamındayken canlı olduğu tanısı konabildiği, ancak bunların olmamasının kişilerin yangın ortamındayken ölü olduğunu kesin olarak göstermeyeceği, yalancı negatiflik olabileceği, bu nedenle Adli Tıp Kurumu 1’inci İhtisas Kurulu’nun ‘ölüm sonrası yakılmış olduğu’ şeklindeki görüşünün kesin bir tanıyı yansıtmadığı” aktarıldı.
Vezir Mohammad Nourtani’nin göz kapaklarındaki kılcal damar yırtılmaları, burnundaki ödem ve sıyrık belirtileri, dişleri arasındaki pıhtılaşmış kan ve dilinin dişleri arasında sıkışmış halde bulunması detaylarına dikkat çeken raporda “Boyun yumuşak dokularında şüpheli kanama alanları, hiyoid kemik (dil kemiği) ve tiroid kartilaj etrafında küçük çaplı kanama alanları görüldüğü, bu otopsi bulgularının boyna bası ve/veya ağız-burun kapatılmasına bağlı asfiksi (boğulma) olgularında görülen bulgular olduğu” denilerek Adli Tıp Kurumu tarafından yeniden inceleme önerisinde bulunuldu.
Raporda ölümün kaza veya cinayetle ilgili olabileceği ihtimaline dikkat çekilerek mezarın açılması ve radyolojik incelemelerin tamamlanmasının ardından daha kesin değerlendirme yapılabileceği vurgulandı.
Madencinin ölümünde bazı çelişkiler olduğunu belirten ailenin avukatı Kerim Bahadır Şeker “Bunlardan birincisi Afgan madencinin ölmüşken değil, diri diri yakılmış olabileceğine ilişkin tespit. Burada kanında karbonmonoksitin bulunmaması, öldüğünde üstüne benzin döküldüğü için Afgan madencinin diri diri yakılmış olabileceği tespiti gerçekleştirildi. Bu da suçun neviini tamamen değiştirebilecek bir husus. TCK 82 maddesinde kasten öldürmenin nitelikli hallerinden canavarca hisle planlayarak öldürme hususlarından ikisinin bu dosyada tekemmül edebileceği ihtimalini kuvvetlendirmiş durumda” dedi.
Avukat Şeker Adli Tıp Kurumu’nun kırık bulgularını dikkate almamış olmasından dolayı mezarın açılması gerektiğini belirterek “Afgan madencinin, maden içerisinde kesinlikle ve kesinlikle, sanık ifadelerinde belirtilmiş olan ağzının kenarındaki kurtçuklardan ve ağzının kenarında bir kan ibaresi bulunduğundan ve kanın kurtçuklar temizlenmeden otopsisi yapıldığı ötürü, kalp krizinden hayatını kaybettiği değil, Afgan madencinin direnişinin maden içerisinde kırılarak herhangi bir darbeye, şiddete maruz kalınarak kırıkların oluşmuş olabileceği, bu şüphenin aydınlatılması gerektiği, bu şüphelerin bizim bilimsel mütalaamızla birlikte Adli Tıp Kurumu’nun vereceği yeni bir raporla, dosyaya tekemmül ettirilmesi gerektiği ifade ediliyor” diye konuştu.