Arkeoloji hakkında kılavuz: Geçmişin dedektifleri arkeologlar nasıl çalışır?

26 Temmuz 2024
Bu haber 1 ay önce yayınlandı

İş Kültür'ün 'Kılavuz' serisinden çıkan Paul Bahn’ın 'Arkeoloji' kitabı, bu disiplinin gelişimini, geçmişin dedektifleri diyebileceğimiz arkeologların nasıl çalıştığını örneklerle ortaya koyuyor. Kitabın esprili dili okumayı zevkli hale getiriyor.

Arkeoloji

İnsanlık tarihi, keşfedilmeyi bekleyen sayısız olay, materyal ve hikâye ile dolu. Geçmişimizin izlerini sürmek, kim olduğumuzu ve nasıl bu noktaya geldiğimizi anlamak için hayati bir öneme sahip. Geçmişten öğrenerek, şimdiyi yaşayarak geleceği planlıyoruz. Bilimsel bir disiplin olan arkeoloji, bu arayışın en temel araçlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Antik kalıntılardan modern teknolojilere kadar geniş bir yelpazede yapılan araştırmalar, sadece tarihsel olayları değil, aynı zamanda insanlığın gelişimini, düşünce yapısını ve sosyal yapıları da gün yüzüne çıkarıyor.

Yakın zamanda İş Bankası Kültür Yayınları’nın ‘Kılavuz’ serisinden yayımlanan ünlü arkeolog Paul Bahn’ın ‘Arkeoloji’ kitabı arkeolojiyi geniş bir kitleye tanıtmayı amaçlıyor. Kitap, arkeolojinin bir disiplin olarak gelişimini, teknolojilerin nasıl değerlendirildiğini, insanların nasıl yaşadığı ve düşündüğünü arkeolojinin araştırmalarıyla ortaya koyuyor. Yerleşim yerlerinin büyüklüğü, zamanla nasıl ve neden değişiklikler olduğu ve bunların halka nasıl sunulduğu gibi konularda da kısa ve öz anlatıların olduğu kitapta Paul Bahn’ın bazen abartıya kaçan eğlenceli üslubu genel olarak genel okuyucunun anlamasını kolaylaştırıyor.

Geçmişin dedektifleri: Arkeologlar ne yapar?

Konu geçmiş ve geçmişin yorumlanması olunca bu işle uğraşanlara da büyük bir sorumluluk yükleniyor. Kazılardan çıkarılan kalıntıları ve nesneleri inceleyen aynı zamanda diğer disiplinlerle birlikte yorumlayan arkeologlar için ise bu tartışmanın teori boyutunun senelerdir sürdüğünü anlatıyor Paul Bahn. İncelenen nesneler de öyle hemen akla gelebilecek çömlekler, küçük eşyalar olduğu gibi müthiş bir çeşitlilik de gösterebiliyor; eşyalar çeşitlendiği gibi yorumlar da çeşitleniyor. Örneğin M.Ö. 2. yüzyıldan Marquis of Dai’nin eşinin mezarındaki 138 karpuz çekirdeği, 9000 yıl önce yapılmış bir tür pirinç şarabının kimyasal analizi ve dişlerin kimyasal analiziyle bir kişinin hangi iklimde büyüdüğünü belirlemek gibi.
Arkeologların çoğu, yeni kazılar yapmaktan ziyade var olan büyük birikimi incelemekle meşgul oluyorlar. Paul Bahn da temel sorunun çok katmanlı olduğundan da bahsediyor:

“Karşılaşılan temel sorun, geçmişte olup biten şeylerin büyük bölümünden çok azının günümüze ulaşması, bu bulguların ancak çok ufak kısmının arkeologlarca ortaya çıkarılması ve ortaya çıkarılanların ancak küçük kesiminin doğru yorumlanması ya da saptanmasıdır.”

Arkeoloji bize ne söyleyebilir?

Her bilimsel disiplin gibi arkeolojide de kullanılan metot ve teknikler sürekli olarak gelişmekte. Kemiklerin kimyasal tarihlemesi, gelişen yeni mikroskobik yöntemlerle birlikte daha ayrıntılı olarak analiz edilebilir hale geldi. Sadece eşyaların değil kazı alanlarının belirlenmesi açısından da önemli gelişmeler yaşandı. Örneğin herkesin erişim sağlayabileceği Google Earth ile yapılan bir keşfi örnek veriyor Paul Bahn kitabında. Güney Afrika’daki bir mağara, kazı alanı olarak Google Earth analizi sayesinde hedeflenmiş. Tabii bazen eski basit ve temel uygulamalar da geçerliliğini sürdürmeye devam edebiliyor; taş aletlerin üzerindeki aşınma desenlerinin incelenmesi gibi.

Bazen küçük ayrıntılar dıştan bakan göze belki ‘saçma’ gibi görünse de arkeoloji açısından önemli olabilir. Örneğin bir ceset üzerindeki polenler, defin sırasında çiçeklerin kullanıldığını gösteriyor olabilir. Buradan doğru ölü gömme kültüründen, ‘öteki dünya’ inancına başkaca buluşlara yönlendirebilir. Tabii ‘önemli’ ve ‘önemsiz’ meselesinin bir disiplin olarak arkeolojinin fonlanmaya ihtiyacı ve ‘piyasanın hükmettiği’ bir bilimden doğru geldiğini de söylemeden geçmiyor Paul Bahn:

“Önemsiz ayrıntılara bu düşkünlük, konunun dışındaki kişilerin gözünde arkeolojinin asalak ve yararsız bir lüks olduğu izlenimini güçlendirir. Piyasa güçlerinin hükmettiği bir dünyada arkeolojinin kendi varlığını gerekçelendirmesi, ekmeğini taştan çıkarması gerekir. Bazı alanlarda gerekçesini turizmin büyük çaplı öneminde bulur.”

Politik görüş de önemli

Konu toplum ve bilim olunca da söylenenlerin hangi “politik” olan görüşten geldiği de elbette önem kazanıyor. Geleceği ve şimdiye planlamanın geçmişin yorumlanmasıyla olan bağı düşünülünce yapılan yorumlar geleceğe dair projeksiyonun da parçası haline geliyor. Tabii böyle olunca politik olan da arkeologlarının “isteseler de istemeseler de” yüz yüze geldikleri konu haline geliyor. Paul Bahn bu çatışmaları ve tartışmaları da yine kendisine has alaylı üslubuyla ele alsa da alan içindeki çekişmeler ve kişisel çatışmalar hakkında da dürüst bir portre çiziyor. Özellikle 1970’lerden bu yana karşılaştıkları durumun çeşitliliğini de ortaya koyuyor; “Irkçılık, Avrupa merkezcilik, yeni sömürgecilik, mezar soygunculuğu ve erkek şovenizmi suçlamalarıyla (mutlaka hepsi birden ya da bu sırayla olmasa bile) yüz yüze geldiler.”

Feminist arkeolojinin önemini kavrayamamış

Ancak kitap, bazı bölümlerde yetersiz kalabiliyor. Özellikle toplumsal cinsiyet ve yerli halkların hakları konusundaki bölümler güncel araştırmalara göre oldukça yetersiz kalıyor. Paul Bahn, feminist teoriyi yalnızca erkek merkezli arkeolojinin zıt kutbu olarak ele alarak, tarihsel olarak ezilmiş grupların özel araştırmalara ihtiyaç duyduğunu anlamıyor gibi görünüyor. Bu yanlış denklik, feminist arkeolojinin önemini kavrayamamasından kaynaklanıyor. Bununla birlikte, arkeolojinin yüzde 99 insanlık tarihini incelediğini ve bu nedenle temel olaylar hakkında bilgi sağlayabildiğini vurgulamasının da değerli olduğu söylenebilir.

Paul Bahn’ın ‘Arkeoloji’ kitabı, kitabın geneli açısından kapsamını çok genişletse de ayrıntıdan da kaçınarak bir disiplini sunan ‘çok kısa giriş’ kitabı olarak karşımıza çıkıyor. Paul Bahn konuyla olan tutkusunu paylaşırken arkeoloji alanının karşılaştığı tuzaklar ve problemleri açıkça ortaya koyuyor. Kitabın altında yatan esprili üslup ve açık dil -zaman zaman politik olarak tek ayağı çukura düşse de- okumayı zevkli hale getiriyor. Pratik arkeolojiye dair çok fazla bilgi içermese de öne çıkan meseleleri iyi bir şekilde ele alıyor. Arkeolojiye ilgi duyanların bakması gereken bir eser.

Arkeoloji
Paul Bahn
Çeviren: Nurettin Elhüseyni
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2024
140 sayfa.

Satın Al

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.