Çevrimiçi: Sosyal medyadaki hayatlarımıza dair çok tanıdık öyküler

31 Temmuz 2024
Bu haber 3 ay önce yayınlandı

Ayşe Başak Kaban'ın yeni kitabı 'Çevrimiçi', özellikle Instagram üzerinden ilerleyen, birbirine bağlanan, hemen herkesle empati kurabildiğimiz 14 öyküden oluşuyor. Her şey o kadar tanıdık ki gerçek mi kurmaca mı ayırmak pek mümkün değil.

Sosyal medya hayatımıza gireli 20 yıl olacak neredeyse. Eski msn’leri, icq’ları değil topluca üye olduğumuz Facebook’u baz alıyorum bunu söylerken. Zaten ondan sonra Instagram, Twitter, TikTok derken neredeyse iş bulma sitesi Linkedin’den tutun da oyun sitesi Kelimelik’e kadar her mecra dm’leşilebilen, yorumlar yapılabilen, gerektiğinde ‘dating’ uygulaması olarak kullanılabilen sosyal medya oldu. Biz de çevrimiçi yaşayan insanlar olarak ‘homo sapiens’in ulaştığı noktayı epey ilginç bir yere çektik.

Sosyal medya edebiyata gerektiğince yansımadı

Kendi aramızda epey bir süredir, özellikle de pandemiyle çığrından çıkmış sosyal medyayı, ona bağlılığımızı, ortalıkta pek çok sahte persona olduğunu, ünlülere nefret mesajı bırakanların profillerinin ortaklıklarını filan konuşuyorduk. Bunların dışında Twitter’da (ben ‘X’ dememeye devam diyorum) herhangi bir konuda kıyamet koparken Instagram’da ‘laylaylom’ takılanları, Facebook’u nasıl da analarımıza, babalarımıza öğreterek ‘boomer’ mecrası haline getirdiğimizi de konuşuyoruz. Bu sosyal medya kullanımı dizilere, filmlere tam ortasından girdiyse de, ‘sms’ şeklinde yazılmış birkaç roman ya da hikâyede geçen sosyal medyada tanışma anları, anıları dışında edebiyata gerektiğince yansımadığını düşünüyorum.

İçerik üretenler, onlara özenenler, yalan hayatlar…

İlk kitabından bu yana takip ettiğim Ayşe Başak Kaban, yeni bir yayınevinden yeni bir öykü kitabıyla, üstelik tamamen yukarıda eksikliğini anlattığım biçimde sosyal medyaya odaklanan öykülerle gelince heyecanlandım. ‘Çevrimiçi’ özellikle Instagram üzerinden ilerleyen (bence de içinden en çok öykü çıkabilecek mecra orası), birbirine bağlanan, hemen herkesle empati kurabildiğimiz 14 öyküden oluşuyor. Öykülerin isimleri ‘@kullanıcı adı’ biçiminde. Bazı öykülerde içerik üreticileriyle (nefret ettiğim bir iş tanımı) tanışırken bazı öykülerde onlara nefret yorumu bırakanları, onlara özenenleri, yalan hayatları, -mış gibi yapmaların âlâsını göreceğiz.

Yazar bizi gözetlemiş!

Açıkçası yıllardır takipleşsek de Ayşe Başak Kaban sosyal medyada çok da faal değil, hani bu işin kurdu denilebilecek, videolar, alıntılar, fotolarla filan uğraşan biri hiç değil. Fakat ilk kitabı ‘Ben, Kendim ve Bergen’den bildiğim üzere öyle bir gözlem gücü ve dikkati var ki şundan eminiz, yazar uzun zamandır bizi gözetlemiş!

Hakikatle yüzleşip hesabını kapatan influencer

İlk öykü ‘@AfterSun’da sosyal medya hesaplarını kapatma kararı alan bir influencer’la, Güneş’le tanışıyoruz. Güneş yaptığı işten, yüzü olduğu kozmetiklerden, reklamını yaptığı atölyelerden son derece mutluyken iki olayla hakikat duvarına çarpıyor. Onunla selfie çektirmek isteyen Lema Saye’nin (Ayşe Başak Kaban’ın son dönemdeki garip çocuk isimlerine yaptığı bu göndermeye kahkaha attım.) “Sen çok güzelsin, ben hep çirkin çıkıyorum” diyerek başladığı ve annesini de çirkin bulduğunu anlatmaya başladığı muhabbet Güneş’in vicdanını şöyle bir yokluyor. Başka bir gün ise onu tanıyıp kolundan tutan bir kadının “Söylediğiniz her şeyi yaptım. Tavsiye ettiğiniz her yere gittim; ana rahmine dönüş seminerlerine, nefes egzersizlerine, anda kal toplantılarına, aile dizilimine, hatta şu ancak referansla girilebilen doğum ritüeli hediyeli huzur kampına bile gittim. Hiçbiri işe yaramadı. Size iyi gelen şeylerin hiçbirisi bana yaramadı” diyerek ondan medet ummasına “Psikolog, psikiyatrist… Onlara hiç danıştınız mı?” sorusunu yöneltmesi ve kadının “Bunlardan hiç bahsetmediniz ki” cevabıyla sızlayan vicdanının sesini dinliyor.

Ünlü biri için hesap kapamak kolay değil. Var mıdır gerçekte böyle hakikatle yüzleşip hesap kapatan?

“Sonrasında arama motorlarına adımı yazacaklar, büyük ihtimalle, ‘AfterSun’a ne oldu? AfterSun hesabını kapadı mı? AfterSun nerede?’ gibi bir şeyle karşılaşıp tıklayacaklar. Ekşi Sözlük hakkımda onlarca geyik üretecek. Kızlar Soruyor’da tahmin üstüne tahmin dönecek. Twitter’da bu konu herkesin gözü önünde fazla talep görmeyecek, dedikodu DM üzerinden yürüyecek. Takipçilerim, Instagram ve TikTok paylaşımlarında (acıklı, hüzünlü, gerzek bir şarkı eşliğinde), Facebook sayfalarında, magazin programlarında, YouTube’da benimle ilgili onlarca saçma sapan yorumu okuyup videoları izleyerek, doğru veya doğru olma ihtimali olan veya doğru olma ihtimaline yakın bilgi kırıntılarına ulaşmaya çalışacaklar.”

Neden cenazenin ortasında selfie çekilir?

Bu öyküde rastladığımız küçük hayran Lema Saye ve Neslişah Yılmaz (aka Kambur) karakterleri daha sonra başka öykülerin ana karakteri olacaklar. Böylelikle Ayşe Başak Kaban’ın bize çizdiği bir örüntüde yolculuk yapıp, bir kullanıcıdan başka bir kullanıcaya pek çok insan tanıyacak, bir insan neden onlarca kullanıcı adı alıp her birini ünlülere nefret dolu yorumlar yazmak için kullanır, neden cenazenin ortasında selfie çekilir, neden onlyfans hesabı açıp para kazanmayı tercih eder, hepsini yaşamlarının ortasından bir kesitle tanıyıp anlamaya çalışacağız.

Karakter tanıtmayı ustalıkla yapıyor

Ayşe Başak Kaban öykülerinde olaya odaklanmaktansa bir kesitle karakter tanıtmayı ustalıkla yapıyor. Sadece #BarışAkademisyenleri hashtag’li ‘@KerimFırat’ öyküsünde diğerlerinden daha duygusal bir anlatım var ki bu da yazarın duruşunu ve tarafını bilen herkes için anlaşılır. Yine Lema Saye’nin anne ve babasını anlattığı öyküde yeni nesil ebeveyn tarzından nasıl irite olduğumuzu, ‘@DogaOzay’ öyküsünde y, z kuşaklarının her şeye yapıştırdıkları ‘aynen’ sözcüğüyle nasıl da kulaklarımızın tırmalandığını biz de yazar kadar hissediyoruz. Ne de olsa kuşaktaşız.

Her şey o kadar tanıdık ki

Kendisi de Datça’da yaşayan ve oradaki bozulmayı uzun süredir bilen yazarın ‘@DatcaIsiltisi’ adlı fenomeni anlattığı öyküdeki mizaha bayıldım. Zengin ve yaşlı kocasıyla bir anda milyonların hayran olduğu birine dönüşen yoga, nefes eğitmeninin(!) geçirdiği minnoş krizler yaşamlarımızın nasıl da bir reality show’a döndüğünü çok ince detaylarla gösteriyor.
‘@NilayEyer’ öyküsü de epey eğlenceli. Karısı Hilal’in Samsunlu olduğu için açık e’yle “Ceeengiz” diye seslendiği (bu detaya çok güldüm), istemeden evlendiği, hiç hoşlanmadığı ve aşağıladığı kocasının yediği haltlar, bildik partinin trol ordusuna katılıp da para kazanmak için yaptıkları, erkek arkadaşlarıyla WhatsApp grubunda sabah namazını kıldıklarını ima eden sabah mesajları ezik bir erkeğin sosyal medyada nasıl bambaşka bir kimlik kazanabildiğini gösteriyor. Ve her şey o kadar tanıdık ki gerçek mi kurmaca mı ayırmak pek de mümkün değil.

Tatlı mizahı ve güçlü gözlem gücüyle gittikçe ustalaşan öykücü

Yine tüm öykülerde karakterlerin önüne çıkan, X-Ray firmasının yaptığı bir test var, iki şıktan birinin seçildiği bu testin ne menem bir şey olduğu da son öyküde ortaya çıkacak. Açıkçası komplo teorileri ve didaktik bir anlatımla insanlığın yolculuğunun neden, nasıl yanlış olduğunu sayfalar dolusu anlatan bu öyküyle pek bağ kuramadım. Evet komplo teorilerine özellikle pandemiden beri çok aşinayız ama kullanıcı adında düzdünya olan birisinin bu denli akılcı çıkarımlarını inandırıcı bulmadım. Yine de kaçırılan fenomenler ve şaşırtıcı sonuyla olay örgüsü en farklı öykü.

Ayşe Başak Kaban tatlı mizahı, güçlü gözlem gücü ve anlatımıyla gittikçe ustalaşan bir öykücü. Sosyal medyada faal olan, hiçbir çıkar ilişkisi kurmadan ve kafasına estiği gibi paylaşımlar yapan beni de kendimle yüzleştirdi diyebilirim.

SRC Kitap yeni bir yayınevi, yayın hayatına oldukça hızlı başladı. Ona da hoş geldin derken, kitapta özellikle sayfa sonu sözcük bölünmesinin neredeyse tamamen yanlış olduğunu ve çok fazla tashih bulunduğunu eklemek isterim.

Çevrimiçi
Ayşe Başak Kaban
SRC Kitap, 2024
öykü, 120 sayfa.

PİNAna
Ayşe Başak Kaban
Notebene Yayınları, 2022
öykü, 229 sayfa.

Ben, Kendim ve Bergen
Ayşe Başak Kaban
Ayizi Kitap, 2012
öykü, 144 sayfa.

Ne Malum?
Ayşe Başak Kaban
Ayizi Kitap, 2015
öykü, 192 sayfa.

Kırık Kalp Sendromu
Ayşe Başak Kaban
Ayizi Kitap, 2024
roman, 264 sayfa.

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.