Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olan Halikarnas Mozolesi'ni yapan, Manhattan'a ilham olan ızgara kent planını uygulayıp çığır açan Karyalılar'ı ne kadar tanıyoruz? Bu denizci ve kent kurucu halkın mirası 'Karialılar' kitabında anlatılıyor.
Bodrum‘a tatil için gidenlerin kent merkezinde uğradıkları en popüler tarihi noktalardan biri Halikarnas Mozolesi. Antik Dünyanın Yedi Harikası‘ndan biri olarak kabul edilen bu mozoleden geriye ne yazık ki pek bir şey kalmamış durumda. Binlerce yıl önce Karyalıların yaşadığı Halikarnassos kentinde yükselen 32 metre yüksekliğindeki bu anıt mezar, bu insanların planlı kent kurmadaki maharetlerinin örneklerinden sadece biriydi.
Milâttan önce 2 binden itibaren bugünkü Muğla’ya yerleşen Karyalılar denizcilikle elde ettikleri zenginliklerini bir medeniyet inşasında kullandı. Bugün Manhattan ile özdeşleşen ızgara plan kentleşmenin ilk örneği Bodrum’da ya da eski adıyla Halikarnassos’ta binlerce yıl önce ilk kez kurulmuştu. Karyalıların mirasını sadece Halikarnassos ile sınırlandırmamak gerekiyor. Gladyatörler kenti olarak da bilinen Alabanda, Stratonikeia, Knidos, Afrodisias, Mylasa ve İasos gibi yerleşimler bu kadim halkın insanlığa armağanı oldu.
Bugünkü Muğla’da izlerine milâttan önce 2 bin yılı öncesine uzanan Karyalılar destansı savaşta kendileri gibi Anadolu halkı olan Troyalıların yanında savaşmışlardı. İlk coğrafyacı olarak kabul edilen Strabon’un aktardığına göre Yunancadan çok kelime alsa da Karyalıların konuştuğu dil farklıydı. Zira Karyalar Ege Denizi’nin karşı yakasındaki Yunanlardan önce de bu coğrafyada yaşanan topluluklardı. Yapı Kredi Yayınları‘ndan çıkan ‘Karialılar: Denizcilerden Kent Kurucularına’ başlıklı kitap bu kadim halkın sadece dilini değil, kentleşmesi, kültürü, mimarisi ve gündelik yaşantısına odaklanıyor.
Karyalılardan bahsederken söz mutlaka Kral Mausolos‘a geliyor. Bugün önemli isimlerin defnedildiği yerler olan mozolelerin adı Karyalıların bu kralının isminden devşirilmiş bir kelimedir. Yapımına Kral Mausolos tarafından milâttan önce 353 yılında başlanan bu mozole, onun ölümünden sonra tamamlanmıştı. Kralın eşi ve aynı zamanda da kardeşi olan Artemisia’nın tamamladığı bu mozolenin pek çok parçası ne yazık ki British Museum‘da sergilenmekte.
Özellikle 19. yüzyılda kaçırılan heykel ve rölyeflerin yanı sıra mozolenin bir parçası da Londra’daki bu müzede sergilenmekte. Türkiye, Anadolu topraklarından kaçırılan bu ve bunun gibi daha nice tarihi eserin iadesi için başta British Museum olmak üzere dünya çapındaki pek çok sanat kurumuyla hukuki bir mücadele içinde. Bu çabalar neticesinde bilhassa son dönemde pek çok eser Türkiye’ye iade edilmiş durumda. Ancak Türkiye’ye iade edilmesi gereken daha yüzlerce tarihi eser var.
Karyalıların en ilginç özelliklerinden biri pagan inanışlarına olan bağlılıklarıydı. Anadolu’nun bu kadim halkı Roma idaresindeki en sancılı dönemini Hristiyanlığa geçmeler için gördükleri baskı döneminde yaşadılar. Bu baskılara uzun süre direnen Karyalılar Anadolu’da Hıristiyanlığı en geç benimseyen topluluk olmuştu. İlginçtir, Büyük İskender’in Asya içlerine kadar genişlettiği imparatorluğunun bu isyankar toprağı Roma idaresinde dini baskıların uygulandığı dönemler haricinde çok daha refah bir süreç yaşamıştı.
Perslerin Anadolu’yu işgali sonrası bir satraplığa (valilik) dönüştürülen Karya toprakları Perslere direnmiş; çoğu zaman bir krallık gibi hareket etmeye devam etmiştir. Benzer başkaldırıyı Helenistik Çağ’da topraklarına akın akın gelen Yunanlara karşı da yapan Karya sakinleri ticari güçleri kadar Stratonikeia gibi kentlerden yetişen gladyatörlere de güveniyordu. 13. yüzyılda Menteşeoğulları’nın yönetimine geçen Karia toprakları geçirdiği ekonomik ve sosyal dönüşüm nedeniyle antik mirasını yaşatamamıştı.
Çeşitli bilimsel araştırma yazılarından oluşan ‘Karialılar: Denizcilerden Kent Koruculara’ kitabı bu kadim halkın Tunç Çağı’ndan (yani milâttan önce 3500 ilâ milâttan önce 1200 arası) Roma dönemine kadarki kısmını ele alırken özellikle son yıllarda ortaya çıkarılan arkeolojik bulgulara da yer veriyor. Büyük bir zenginlik ve ihtişama sahip olduğu için buna yaraşır kentler kurmuştu Karyalılar.
Bu kadim ülkenin kurucu yönlerini de sürekli bir şekilde vurgulayan bu derleme kitap, Anadolu tarihi hakkında araştırma yapmak isteyenler için başucu kitabı olacak nitelikte. Daha önce büyük boy ve çift dilli basılan kitap hem kapladığı alan hem de yüksek maliyeti nedeniyle okur nezdinde üzüntüye yol açıyordu. Kitabın bu yeni hali, sırt çantasıyla antik rotaları gezenler için de güzel bir rehber.