Yeni Çıkanlar

Hayat İmkânsız
Matt Haig
Çeviren: Kıvanç Güney
Domingo Yayınları
roman, 368 sayfa.
Üç yılı aşkın süredir Türkiye’de çok satan listelerine gediklisi olan Gece Yarısı Kütüphanesi’nin yazarı Matt Haig’in yeni romanı ‘Hayat İmkansız’ dünyayla aynı anda 9 Eylül’de Türkçede.
Grace Winters hayata küsmüş emekli bir matematik öğretmeni. Günlerini televizyon izleyip kitap okuyarak, beyninin körelmemesi için bulmaca çözerek geçiriyor. Bir zamanlar üstüne titrediği bahçesine bile ilgisini kaybetmiş. Yalnız, yapayalnız hissediyor.
Yıllardır görmediği ve haber almayı beklemediği bir arkadaşının ona bir Akdeniz adasındaki köhne evini miras bıraktığını öğrenince, Grace bir planı ya da cebinde bir ada rehberi olmadan, aklında sorular ve tek yön uçak biletiyle, kendini İbiza’da buluyor.
“Neden ben? Neden bu ev?” Arkadaşının hayatına -ve ölümüne- dair cevaplar İbiza’nın engebeli tepeleri ile altın kumsalları arasında gizli. Parça parça bulabildikleri ise en uçuk hayal gücünün sınırlarını zorlayacak kadar tuhaf. Ve imkânsız gibi duran bütünü̈ görebilmek için Grace, önce kendi geçmişiyle yüzleşmek zorunda.
Umudun ve yeni başlangıçların dönüştürücü gücüne dair enfes bir roman.

Osmanlı İmparatorluğu ve Arap Aşiretleri 1840 – 1914
M. Talha Çiçek
Çeviren: Tansel Demirel
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2024
tarih, 256 sayfa.
Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyıldaki reform çabaları içinde merkezi devletin güçlendirilmesi temel amaçlar arasındaydı. Bu proje bağlamında devletin Arap göçerleriyle ilişkisi ayrı bir öneme sahipti, çünkü Arap eyaletlerinde ve özellikle hudut bölgelerinde devlet otoritesini güçlendirmek bu ilişkiden geçiyordu.
Talha Çiçek, ‘Osmanlı İmparatorluğu ve Arap Aşiretleri, 1840-1914’te ‘uzun’ 19. yüzyıl boyunca, yani Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcına kadar bu ilişkinin nasıl geliştiğini gözler önüne seriyor. Merkezi devlet ile aşiretler arasındaki ilişkinin, ‘devlet emreder, siz yaparsınız’ anlayışından ibaret olmadığını gösteren Çiçek, tam tersine karmaşık, son derece akışkan ve hiç kesilmeyen bir müzakere sürecinin söz konusu olduğunu çok zengin bir arşiv çalışmasıyla belgeliyor.
Talha Çiçek’in çalışması, önerdiği yeni perspektifle, alanında önemli bir boşluğu dolduruyor.
“Kusursuz bir arşiv araştırmasına ve tarihsel gelişmelerin eksiksiz bir biçimde kavranmasına dayanan bu örnek çalışma, Tanzimat sonrası Arap göçerlere ilişkin Osmanlı politikalarına bakışta taze bir perspektif sunuyor.” Şükrü Hanioğlu

 

Erken Cumhuriyet’in Sesleri –
1930’lar Türkiyesi’nde Müziğin Ekonomi-Politiği
A. Sırrı’nın Kaleminden ‘Kimlerdir, Ne Kazanırlar?’
Bilen Işıktaş
İletişim Yayınları, 2024
müzik tarihi, 296 sayfa.
‘Erken Cumhuriyet’in Sesleri’, 1930’lar Türkiyesi’nin müzik ortamını ve müzisyen portrelerini birlikte ele alıyor. Bilen Işıktaş, söz konusu dönemde dünyadaki ve ülkedeki ekonomik koşulların müzik üretimi üzerindeki etkilerini inceleyerek bu üretimin sosyoekonomik ve kültürel bağlamlar içinde şekillenişini analiz ediyor. Işıktaş, gerek teknoloji, müzikteki yeni türler, müzisyenlerin icra platformları gibi konulara gerek o dönem yapılan tartışmalara (alaturka-alafranga kavgası, içkili yerlerde müzik icrası vb.) panoramik biçimde bakıyor.
Dönemin saygın gazetecilerinden Ahmet Sırrı Uzelli’nin, önde gelen ses ve saz sanatçılarıyla 1932 yılında Vakit gazetesi için yaptığı söyleşilerden oluşan ‘Kimlerdir, Ne Kazanırlar?’ tefrikasını da gün yüzüne çıkaran Işıktaş, kitabın odağı olarak kullandığı bu tefrikadaki her söyleşiden sonra ilgili sanatçıya dair kaleme aldığı portrelerle zevkli bir musiki yolculuğu sunuyor. Bu yolculukta Safiye Ayla’dan Münir Nurettin Selçuk’a, Yesarî Asım’dan Denizkızı Eftalya ve Hamiyet Yüceses’e kadar niceleri yer alıyor.

Algoritmalar ve Kültürel Üretim
Hakan Kürkçüoğlu
Alfa Yayınları, 2024
224 sayfa.
Yapay zeka çalışmalarındaki son gelişmelerle beraber hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen algoritmaların kültürel ürünlerin ortaya çıkışındaki etkisi gün geçtikçe daha da kritik bir hale geliyor. Algoritmalar, insan zekasının aksine matematiksel işlemin kesinliğine dayanan bir yapıda çalıştıklarından ve sosyal medya gibi ticari alanlarda kullanıldıklarında genellikle kar maksimizasyonunu birinci plana alarak işlev gösterdiklerinden, bu durum, bazı sorunları ve tartışmaları da beraberinde getiriyor. Dijitalleşmenin kültürel alana getirdiği yeniliklerin ‘dijital kültür’ terimiyle ifade edilmesi gibi artık algoritmaların yarattığı değişim de ‘algoritmik kültür’ başlığı altında anılıyor.
Bahsi geçen konular hakkındaki fikir ve tartışmaların konu edildiği bu çalışma, YouTube’daki 21 içerik üreticisinin YouTube öneri sistemi algoritması hakkındaki görüş ve deneyimlerine de yer vererek algoritmaların kültürel üretim üzerindeki rolünü soruşturmayı hedefliyor.