Yeni Çıkanlar
Doppelganger – Ayna Dünyaya Yolculuk
Naomi Klein
Çeviren: Ebru Kılıç
Yapı Kredi Yayınları, 2024
416 sayfa.
2024 Women’s Nonfiction Ödülü’nü kazanan ‘Doppelganger’, internetin aynalar dünyasındaki abartılı yansımaları, kaybolan gerçeklik hissinin yol açtığı baş dönmesini anlatıyor. Sosyal medyanın kör kuyularında saatler kaybeden, siyasetin günbegün kirlenmesini dert edinen kafa karışıklığı ve yılgınlık içindeki insanları bir an önce silkinmeye, birlik olmaya ve olumlu şeyler adına mücadeleye davet ediyor.
‘Şok Doktrini’, ‘Bu Her Şeyi Değiştirir’ ve ‘No Logo’ gibi, belli dönemlere tanım getiren çoksatarların yazarı Naomi Klein tuhaf bir sorunla yüz yüze gelir: Kendisiyle aynı adı taşıyan ve fiziksel olarak ona benzeyen ancak büsbütün farklı düşüncelere sahip bir kadınla sürekli karıştırılmaktadır. Gittikçe büyüyen bu sorun karşısında yolunu kaybetme tehlikesi yaşayan yazar, bir taraftan da şüpheli ikizinin takipçilerinin tehditleri ve aşağılamalarına maruz kalır. Kendini adeta tekinsiz bir ‘doppelganger’ hikâyesinin içinde bularak insanların kolayca aşırı uçlara gitmesi, kimliklerin giderek tutarsızlaşması ve bölünmesi üzerine düşünmeye başlar.
Böylece komplo teorilerinin havada uçuştuğu, sosyal medya fenomenlerinin nefret kusan aşırı sağ propagandacılarla birlikte saf tuttuğu, aşı-karşıtları ve demagogların ayna dünyalarında bulur kendini. Kanıksayıp bir parçası olduğumuz günümüz kültürünün üzerindeki örtüyü yavaş yavaş kaldıran Klein tarihin gerçeküstü bir anına tanıklık ettiğini fark eder. Bir yanda birer sanal marka haline gelmek için çırpınan, rekabetçiliğin, ayrımcılığın, iptal kültürünün katı bir bencilliğe sevk ettiği insanlar vardır. Bir yanda da yalanların daha da hızlı yayıldığı, her bir köşesinde demokrasinin ağır darbeler aldığı, iklim krizinin, savaşların hükmündeki bir dünya…
“On yılda bir Naomi Klein içinde bulunduğumuz anı tamamen yeniden düşünmemiz için bizi harekete geçiriyor. Nerede olduğumuzu anlamak ve akıl sağlığımıza yeniden kavuşmak istiyorsak bu tek kelimeyle muhteşem kitabı okumak zorundasınız.” Johann Hari
İttihatçılık: İktidar
Süleyman Tekir
Kronik Kitap, 2024
tarih, 432 sayfa.
İttihatçıların iktidar yürüyüşü… ‘İttihatçılık: İktidar’da tarihçi Süleyman Tekir, vatan ve hürriyet fikirleri için istibdat rejimiyle mücadeleye giren İttihatçıların iktidara geçiş süreçlerini yine devrin sekiz önemli portresi Talat, Dr. Nâzım, Enver, Dr. Bahaeddin Şakir, Cemal, Ömer Naci, Mustafa Kemal ve Ahmed Rıza üzerinden inceliyor.
‘İttihatçılık: Doğuş’un devamı niteliğindeki bu kitapta ise kendinizi Selanik ve İstanbul sokaklarında bulurken, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine hâkim olan siyasi kaosa tanık olacak ve hürriyet için verilen çetin mücadelenin bizzat içine düşeceksiniz.
Kısa Kore Tarihi
Michael J. Seth
Çevirmen: Gaye Yavuzcan
Kronik Kitap, 2024
tarih, 304 sayfa.
Antik krallıkların, Konfüçyüsçü düşüncenin, kültürel zenginliğin ve dayanıklı ruhların ülkesi, Kore…
‘Kısa Kore Tarihi’nde Michael J. Seth, Korelilerin deyimiyle, “Balinalar arasındaki bir karides” olan Kore’nin büyük devletlerle olan askerî ve kültürel etkileşimlerini, geçirdiği tarihsel süreçleri, bölünme neticesinde kuzey ve güneyin zıtlıklarını, siyasî manevralarını ve sıradan insanların yaşantılarını akıcı bir dille okura sunuyor.
Totaliter bir hanedanca yönetilen, gece ülkenin çoğunun karanlığa gömüldüğü, halkın beslenme yetersizliğinden muzdarip olduğu fakir bir ülke olan Kuzey Kore; son derece demokratik, yüksek teknolojisi ve canlı eğlence sektörüne sahip, kişi başı düşen milli geliri yüksek zengin bir ülke olan Güney Kore.
‘Kısa Kore Tarihi’, bu zıtlıklar coğrafyasını tanımak ve anlamak isteyen herkes için nefes kesici bir giriş kitabı.
“Kore tarihi hakkında bilgi edinmeniz gerekiyorsa Michael J. Seth’in ‘Kısa Kore Tarihi’ kitabını okumalısınız. Kore üzerine yazılmış başka hiçbir kitap hem bu kadar kısa ve öz hem de böylesine bilgi dolu ve geniş yelpazeyi kapsamıyor.” Gregg Andrew Brazinsky, George Washington Üniversitesi
Osmanlı’da Gayrisünni Müslümanlar –
Nusayrilere Yönelik Misyoner ve Devlet Algıları
Necati Alkan
Çeviren: Dara Elhüseyni
Fol Kitap, 2024
384 sayfa.
Gayrisünni azınlıkları “modernleştirmek” hem Osmanlı’nın hem Batılıların ortak gayesiydi. Peki, hem Osmanlı Devleti’nin hem de Batılı misyonerlerin aynı anda sarıldığı bu gaye, en nihayetinde kime hizmet ediyordu?
19. yüzyıldan bu yana bölgesel hâkimiyet kurmanın söylemi hâline gelen “modernleştirici/uygarlaştırıcı” misyon, hem bireyler hem de etnik azınlık olarak Nusrayrilerin kaderini satranç tahtasına dönüştürdü.
Nusrayrilerin gayrisünni olarak varlık mücadelesini ele alan bu eser, Ortadoğu’daki güç mücadelelerini gözler önüne sermesinin yanı sıra Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine ilişkin genellemeleri yeniden düşünmeye davet ediyor.
Alkan’ın çalışması, geç dönem Osmanlı tarihini ve Osmanlı İmparatorluğu’nun kendi etnik ve dinî çeşitliliğini nasıl ele aldığını daha derinlemesine ve incelikli biçimde anlamak isteyen herkese şiddetle tavsiye edilir. Bu kitapta Alkan, Protestan misyonerlik faaliyetlerinin, Ortadoğu’nun toplumsal tarihi üzerindeki etkisine ve 19. yüzyılda Nusayri topluluğunu yeniden şekillendiren dinamiklere dair yeni ve aydınlatıcı bilgiler sunuyor. Şimdiye kadar yeterince çalışılmamış Osmanlı arşiv kaynaklarını inceleyerek, Nusayrileri daha geniş çaplı jeopolitik gelişmelerin içine yerleştiriyor ve böylece bu topluluğun çağdaş tarihinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunuyor.
Katrin Köster, Küresel Dinamikler Araştırma Merkezi/Şark Enstitüsü, Leipzig Üniversitesi
Jül Vern Seyahat Acentesi
İlhami Algör
İletişim Yayınları, 2024
roman, 178 sayfa.
‘Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku’yla tanınan İlhami Algör, Jül Vern Seyahat Acentesi’nde bir yolcunun yolculuğunun peşine düşüyor. Jules Verne’in Seksen Günde Devriâlem’inin kahramanı Phileas Fogg dünyanın etrafını dönmeye çabalarken, onunla birlikte kıtaları, şehirleri adımlıyor. Bir yandan döneme hâkim olan sömürgecilik meselesi üzerinden Verne anlatısına eleştirel bir gözle bakıyor, bir yandan da 19. yüzyıl dünyasını anlamaya; yüzyılın insanı, toplumu ve meseleleri üzerine düşünmeye fırsat yaratıyor. Victoria dönemi edebiyat metinlerine, filmlere, mekânlara, hatta duygulara uzanarak bu yolculuğa eşlik etmek isteyen okurlarına gördüklerinden daha fazlasını görebilecekleri konusunda cesaret veriyor.
Sırça Köşk
Eve Chase
Çeviren: Nurbike Bengisu Yılmaz
Altın Kitaplar, 2024
roman, 320 sayfa.
Sadece İngiltere’de 200.000’den fazla satan ve 20’nin üzerinde dile çevrilen uluslararası çoksatan ‘Sırça Köşk’te gerilim romanlarıyla tanınan İngiliz yazar Eve Chase karanlık bir aile sırrının kapılarını aralıyor. Üç karakterin gözünden anlatılan ‘Sırça Köşk’, son ana kadar saklı kalan sırları ve gizemli anlatımıyla gerilim dolu bir roman.
Harrington ailesi, Londra’daki evleri yanınca iki çocuk ve dadılarıyla birlikte masalsı bir ormandaki gözlerden ırak Foxcote Malikânesi’ne taşınır. Şehirden ayrılıp ıssız bir ormanda, eski bir evde yaşamak kolay olmayacaktır ama mutsuz macera başlamıştır artık…
Ailenin sıra dışı üyesi, 13 yasındaki Hera ormanı keşfetmeye çıktığı günlerin birinde arazilerinde terk edilmiş bir bebek bulur. Geçmişi yas ve trajediyle lekeli Harrington ailesinin üyeleri, bebeği evlerine almaya ve yetkililerden saklayarak kendi bebekleri gibi büyütmeye karar verirler. Umutsuzlukları kısa sürede sevince dönüşür ancak iki kişinin bildiği sır, artık sır olmaktan çıkmıştır.
“Ürkütücü bir ev veya cinayet romanı değil… Doğduğumuz, büyüdüğümüz ve özellikle de kaçtığımız ailelerle ilgili…” The New York Times
Seksus
Henry Miller
Çeviren: Avi Pardo
Siren Yayınları, 2024
roman, 512 sayfa.
Yazarın aşka düşmüş toy bir genç adam olarak portresi ‘Seksus’. 20’li yılların New York’unun savaş sonrası yokluk ve yoksunluk atmosferinde oradan oraya savrularak teselliyi dünyevi zevklerde arayan Miller, bu romanda büyük aşkı Mara’yı, beraber olduğu diğer kadınları ve çektiği ilk yaratma sancılarını anlatıyor, özgür ve özgün bir varlık olarak, kural tanımaksızın yaşama gayretini sayfalara döküyor.
‘Seksus’, tensellikten zihinselliğe geçişi konu alan ‘Gül Rengi Çarmıh’ üçlemesinin ilk kitabı ve Miller’ın yazar kimliğini henüz sahiplenmeden önceki döneminin dökümü. 20’lerin buhranlı ve yitik zemininde ilerleyen ve açlık ile arzuyu, aşkınlık ile coşkunluğu ultra-gerçekçi bir biçimde ele alan ‘Seksus’, sonraları medeniyet sorgulamasına girişecek Miller’ın kişisel başlangıç adımlarını ortaya koyan, kışkırtıcı bir metin.
Geri Dönüp Bakmak
Juan Gabriel Vasquez
Çeviren: Saliha Nilüfer
Everest Yayınları, 2024
roman, 496 sayfa.
Çağdaş edebiyatın en önde gelen yazarlarından Juan Gabriel Vásquez, Kolombiyalı yönetmen Sergio Cabrera’yla birlikte geri dönüp bakmaya çağırıyor okuru: Babasının ölüm haberini alan ve cenazesine gitmeyi reddeden Sergio Cabrera, kendi filmlerinin retrospektif gösterimine katılmak, söyleşiler yapmak için Barselona’ya gider. Ülkesindeki referandumdan beklemediği bir sonuç çıkmış, Kolombiya hükümetiyle gerillalar arasındaki barış görüşmeleri olumsuz sonuçlanmıştır. Üstelik evliliği dağılmak üzeredir. Barselona’da iki yıldır görmediği oğluyla buluşacak, her şeyin başladığı sokaklarda yürüyüp kendi filmlerini izleyecektir.
Sıradışı bir hayatın dökümü ‘Geri Dönüp Bakmak’. İspanyol İç Savaşı’ndan Latin Amerika sürgünlerine; Çin Kültür Devrimi’nden, Kolombiya’nın 1960’lardaki gerilla hareketlerine uzanan; Sergio’nun iç savaş sırasında İspanya’dan kaçıp Latin Amerika’ya göç eden dedesi Domingo’yu, Felipe Dayı’yı, Brecht şiirleri okuyan bir aktör olmak için hayallerinin peşinden koşan babası Fausto’yu, Sergio’yla birlikte Kızıl Muhafızlar’a ve gerillaya katılmış kız kardeşi Marianella’yı tanıdığımız bir yolculuk.
Meteliksiz Öğrenci
Osamu Dazai
Çeviren: Ebru Sarıkaya
İthaki Yayınları, 2024
roman, 64 sayfa.
‘İnsanlığımı Yitirirken’le çok satanlara demir atan 20.yüzyıl Japon edebiyatının önde gelen yazarlarından, sıradışı hayatıyla da meşhur Osamu Dazai’den sanat, ölüm ve arzular üzerine bir kısa roman.
30’lu yaşlarda, Dazai isimli bir yazar içine hiç sinmeyen yazısını dergiye gönderdikten sonra rahatlama arayışıyla Tamagava Nehri’nin kıyısında yürüyüşe çıkar. Zihninde bir sürü düşünceyle nehri izleyen Dazai, nehirde sürüklenen bir genç görür ve onu kurtarmak için suya doğru koşar.
İkisi arasında entelektüel bir atışmaya dönüşen beklenmedik bir sohbet başlar. Liseyi terk eden bu gence kendini sevdirmeyi uman Dazai, kendini o gece çocuğun yerine bir film gösteriminde canlı anlatıcı olarak sahne almayı kabul edeceği birtakım garip durumların içinde bulacaktır.