Yeni Çıkanlar

Bir Nehir Gibi
Shelley Read
Çeviren: Kerime Dalyan
The Kitap Yayınları, 2024
roman, 316 sayfa.
‘Bir Kimya Meselesi’yle (Altın Kitaplar) tanınan Bonnie Garmus’un “Trajik, canlandırıcı ve unutulmaz bir eser” yorumu yaptığı Shelley Read’in ilk romanı ‘Bir Nehir Gibi, Colorado’nun vahşi güzelliğinde geçen, tesadüfi bir karşılaşmayla hayatı sonsuza dek değişen dirençli bir genç kadının yürek parçalayan hikâyesi.
Colorado’nun büyülü güzelliğinin ortasında, 1948’in serin bir sonbahar günüydü. Victoria ile kabile topraklarından sürülmüş bir serseri ve Kızılderili olan Wilson, bir sokağın köşesinde tesadüfen karşılaştı ve bu karşılaşma iki gencin hayatını derinden etkiledi. O gün; tehlike ve tutku, güç ve cesaret, korku ve umut bu trajedinin başkahramanı oldu. Henüz 12 yaşındayken annesini kaybeden ve o günden itibaren evinin tüm yükünü sırtlanmak zorunda kalan Victoria, Wilson’la karşılaşmasının ardından yuvasından uzaklara gitmeye karar verdi.

İçimden Kuşlar Göçüyor
İnci Aral
Everest Yayınları, 2024
roman, 176 sayfa.
Everest Yayınları, İnci Aral külliyatını yepyeni kapaklarla okurla buluşturmaya devam ediyor.
‘İçimden Kuşlar Göçüyor, vücuduyla, zihniyle, geçmiş ve geleceğiyle acımasızca ve dürüstçe hesaplaşan, dolu dolu yaşanmış yılların ardından yolu yalnızlığa varan bir kadının romanı. İnci Aral, zamanın hızına yetişmenin ya da yetişmeye çalışırken aynı kalmanın imkânsızlığını, kendini orta yaşın eşiğinde bulan bir kadının, gençlik kuşlarının göçe durduğu bu mevsime adım atışı üzerinden incelikle ele alıyor, yaşamın ölümle dans edilen dönemine ayna tutuyor.

 

Boncuk
Emirhan Burak Aydın
Holden Kitap, 2024
öykü, 208 sayfa.
Holden, ‘Bu#Ülke’ dizisinden yayımladığı ‘Boncuk’, edebiyatımızın yaratıcı genç yeteneklerinden Emirhan Burak Aydın’ın üçüncü kitabı. Aydın, bu öykü toplamıyla birlikte çağdaşlarından apayrı bir yerde durduğunu kanıtlıyor. Tüm büyük yazarlar gibi az tercih edilen ihtimali kovalıyor, sürükleyici ve esrarengiz hikâyeler anlatıyor. Sıradan ile sıradışı arasındaki sınırı deşiyor, öykülerini kimi zaman bilimkurguyla, kimi zaman fantastikle, ama dünyamızın katı gerçekliğinden asla kopmadan anlatıyor.

Dostoyevskaya İstasyonu
Cemal Dindar
Alfa Yayınları, 2024
roman, 128 sayfa.
Hayatın karmaşası içinde kaybolmuş ‘adsız kahraman’ın kendini yıllar sonra yeniden St. Petersburg’da bulmasıyla başlayan ‘Dostoyevskaya İstasyonu’, ‘Beyaz Geceler’in Nastenka’sı ve ‘Yeraltından Notlar’ın ‘yeraltı adamı’yla aynı mekânları dolaşıp aşkın izini sürerken deliliğe sürüklenen bir adamın hayatta kalma çabasını anlatıyor.
Cemal Dindar’ın kaleme aldığı bu etkileyici hikâye, aşk, yalnızlık ve bekleyiş üzerine duygusal bir yolculuk.

Karanlıktaki Ateşler – 
Huzursuz Aklı İyileştirmek
Kay Redfield Jamison
Çeviren: Sezer Soner
Profil Kitap, 2024
320 sayfa.
‘Durulmayan Bir Kafa’ ve ‘Erken Çöken Karanlık’ kitaplarının övgüyle anılan yazarı Kay Redfield Jamison, The New Yorker’ın yılın kitabı seçtiği bu eserinde, huzursuz aklı iyileştirme arayışının binlerce yıllık hikâyesini ele alıyor. Antik Çağ’dan başlatıp 21. yüzyıla kadar devam ettirdiği örneklerle, zihinsel acının iyileştirilmesinde tıbbi tedavilerin yanı sıra dinin, ritüellerin ve efsanelerin önemini de ortaya koyuyor.
Psikiyatri ve psikoterapinin kökenlerine ve gelişimine ışık tutarken hem psikoterapiyi hem de bir şifacıyı iyi yapan şeyin ne olduğunu ve zihnin yenilenmesinde hayal gücü ile hafızanın rolünü yazıyor. Sanatçıların, yazarların, öncü şahsiyetlerin hatta kurgusal karakterlerin bizi bir toplum olarak iyileştirmeye nasıl yardımcı olduğunu açıklıyor.
Travma sonrası stres bozukluğundan mustarip askerlerden; yas tutan, kederli, depresyonlu veya başka türlü huzursuz akıllara sahip kişilere ve bipolar bozuklukla kendi mücadelesine kadar muhtelif birçok deneyimi okuruna aktaran Jamison, iyi uygulandığında psikoterapi ve diğer tedavilerin ne kadar dikkate değer olabileceğini gösteriyor.
Okurunu derin bir düşünsel yolculuğa çıkaran bu kitap, karanlığın çöktüğü zihnin labirentlerinde ışığa ulaşmaya çalışanlar için ilham verici bir rehber.

Gıdaların Beyniniz Üzerindeki Etkisi
Uma Naidoo
Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı
Kolektif Kitap, 2024
400 sayfa.
Depresyon, kaygı, TSSB, OKB, DEHB ve diğer hastalıklarla mücadelede gıdaların şaşırtıcı rolü üzerine bir rehber…
Her gün kızartma yiyorsanız haftada bire indirin. Haftada bir yiyorsanız ayda bire indirmeye çalışın. Hiç kızartma yemiyorsanız zaten mutluluğa doğru yol alıyorsunuz demektir!
Harvardlı psikiyatrist Uma Naidoo üniversite sırasında, derslerin yoğunluğundan ve stresinden uzaklaşabilmek için yemek yapmaya başladı. Psikoloji eğitimiyle birlikte mutfak sanatları onun vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Beslenme uzmanı da olmasının ardından, kendisine gelen kaygı bozukluğu, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu yaşayan; obsesif kompulsif bozukluktan mustarip ve diğer psikolojik rahatsızlıklarla mücadele eden pek çok danışanının beslenme rejimlerini düzenleyerek onlara yardım etti.
Kitabında sağlıklı yiyecekler tüketmenin, nitelikli ve lezzetli yemekler yapmanın psikolojik rahatsızlıklarla mücadele etmedeki önemi üzerinde duran Uma Naidoo birbirinden güzel yemek tarifleriyle sağlığa giden yolun kapısını aralıyor.

Boşan Da Semeresini Ye
Gülay Berkay
Literatür Hayat, 2024
anlatı, 252 sayfa.
Emekli aile mahkemesi hâkimi Gülay Berkay, aile mahkemelerinde yaşanan ayrılık hikâyelerini umudun farklı şekilleri üzerinden anlatıyor. Bu umut, insan ilişkilerinde kimi zaman içinde şiddet olan bir ilişkiden çıkmak, kimi zaman eşin tüm varlığına el koyabilmek, kimi zaman da boşanıp yeni bir ilişkiye yelken açmak olabilir. Ancak Pandora’nın kutusu açılıp çirkinlikler de umuda dahil olduğunda yaşam biraz daha karmaşıklaşıyor.
‘Boşan da Semeresini ye’, tümüyle gerçek ayrılık hikâyelerinden oluşmuş, kültürümüzün derinliklerine ayna tutan, toplumsal sorunlarımızın kökeninin aile içinde başladığını gösteren son derece ilginç bir çalışma.

Dünyanın En Güzel Yemekleri –
Tabaklarımızdaki Doğa Hikayeleri
Bill François
Çeviren: Ceylan Özçapkın
Say Yayınları, 2024
256 sayfa.
Tabaklarımızın bize yaşadığımız dünya hakkında öğretecek bir şeyleri var.
Bill François, kendine özgü mizahi üslubuyla günlük yemeklerimizi oluşturan beklenmedik türleri masamıza getiriyor. Sebzelerimizi renklendiren ispermeçet balinalarından insanlara uyum sağlayan buğdaya ve elmalı turtanın ardındaki Kazakistan’dan gelen ayılara kadar bizi salatanın botanik bir bahçeye dönüştüğü ve limonlu tartın dünyadaki yaşamın kökenini ortaya çıkardığı doğal bir tadım turuna çıkarıyor. Bir menü gibi sunulan ve her yemeğin şaşırtıcı kökenlerini ortaya koyan bu hikâyede doğanın gizli yönlerini keşfedecek ve bitki ile hayvan âlemleri arasında bir yolculuğa çıkacaksınız.
Bilim, gastronomi ve tarihin buluştuğu sıra dışı bir eser.

1794 Köprülerin Arasindaki Şehir
Niklas Natt Och Dag
Çeviren: Solina Silahlı
Doğan Kitap, 2024
polisiye, 400 sayfa.
‘Gülün Adı’nın açtığı yolda ilerleyen İsveç’li yazar Niklas Natt och Dag, yine Doğan Kitap’tan çıkan ‘1793 Kurt ve Bekçi’de zengin tarihi detaylarla 18. yüzyıl Stockholm’ünde geçen sürükleyici bir polisiyeye imza atmıştı.
Yazar, yeni romanında bir yıl sonrasına, 1794’e götürüyor okuru.
Stockholm, 1794: Bir hastane odasında yatan Erik Tre Rosor yüreğindeki suçluluk duygusunun ağırlığıyla, düğün gecesi ölen karısıyla olan anılarını yazmaya başlar. Ölen genç kadının annesi de yas tutmaktadır ve adalet arayışında yanında sadece tek kollu bekçi Jean Mickel Cardell vardır. Ancak tek kollu bekçinin peşine başkaları da düşer.
Dâhi avukat ve dedektif Cecil Winge’nin kardeşi Emil de abisinin cepsaatini bulma umuduyla Cardell’in yanına gider. Ancak tek kollu bekçi, Tre Rosor malikânesinde olanları araştırmak için onu ikna edince ikili kendilerini soluksuz bir maceranın içinde bulur.

Eski Zaman Delileri
Nikolay Semyonoviç Leskov
Çeviren:Uğur Büke
Alfa Yayınları, 2024
248 sayfa.
“Benim mutluluk idealim, korku hissetmemektir,” diyen Leskov’un hemen her yazdığı sansürlenmiş. Özellikle de kiliseyi eleştirdiği yazıları neredeyse hiç yayımlanmamış. Gerek çağdaşları gerekse ondan sonrakiler Leskov’u ataerkil Rus dünyasını canlandırmaya çalışmakla suçlasalar da hepsi de Rus dilini iyi kullandığını kabul eder. Oysa yazara yeteneğin yanı sıra bağımsızlık da gereklidir diyen Leskov için en güzel tanımı, onun estetik sanatını gören, dini seven ama resmi din ideolojisini yadsıyan bakışını anlayan Çehov yapar: “Bu adam zarif bir Fransız ama aynı zamanda tam bir papazdır.”

Kuzeydeki Tehlike
Mads Peder Nordbo
Çeviren: Yasemin Büte
Epsilon Yayınları, 2024
polisiye, 396 sayfa.
Gazeteci Matthew Cave’in kız kardeşi ortadan kaybolduğunda, arkasında sadece terk edilmiş bir evdeki kan izi kalmıştır ve Matt ikisinin de bir ölüm kalım oyunundaki piyon olduğunu fark eder.
Babaları, Grönland’da görevli genç bir askerken ölümcül sonuçlara neden olan gizli bir deneyde rol almıştır. İki kişinin cinayetiyle suçlanan babaları Tom Cave ortadan kaybolmuştur. Şimdi de davası tekrar açılmış ve geçmişin hayaletleri serbest kalmıştır.
Matt’in hayatı boyunca aradığı babası soğukkanlı bir katil midir?Peki Matt onu ABD ordusundan önce bulabilecek midir?

101 Soruda Modern Sanat
Susanna Partsch
Çeviren: Özlem Özlen Şimşek
Say Yayınları, 2024
200 sayfa.
Dadaizm nedir? Joseph Beuys eserlerinde neden yağ ve keçe kullanmıştır? Soyut bir resme nasıl bakmalıyız? Bir çorba konservesi ne zaman sanat olur?
Sanat tarihçisi Susanna Partsch, modern sanat hakkında sıklıkla sorulan sorulara ikna edici ve anlaşılır cevaplar sunarak bu duruma bir çözüm getiriyor. Kitap, 101 soru ve cevapla modern sanat konusuna eğlenceli ve kapsamlı bir giriş yapıyor.

Estetik
Bedrettin Cömert
Yapı Kredi Yayınları, 2024
90 sayfa.
“Sanat tarihçisinin, bir sanat yapıtını, estetik biliminin sunduğu araçlarla değerlendirip gerçek tarihsel yerine oturtabilmesi için eleştirel bir tavırla yapıtlara eğilmesi gerekir.”
Günsel Renda, Bedrettin Cömert’in sanat tarihi seminerinde yaptığı bu anlatımında farkında olmadan aslında kendini tanımladığını söylüyor. Gerçekten de Bedrettin Cömert tam olarak bu öngörüsünde belirttiği yerden eleştirel ve güncel bir perspektifle yazıyor. Böylelikle etkileyici merakı ve yüksek duyarlılığıyla okuru da kendisi gibi cesurca bakmaya davet ediyor.
‘Estetik’, 1978’de 38 yaşında öldürülen bu düşünce insanının ele aldığı konulara yaklaşımını aydınlatacak bir kılavuz kitap. Aynı zamanda estetik konusuna getirilen temel yaklaşımlarla Aristoteles ve Platon’a dair değerlendirmelerle de nitelikli bir çalışma.

 

Hümanistler –
Özgür Düşünme, Sorgulama ve Umudun 700 Yıllık Tarihi
Sarah Bakewell
Çeviren: Gökçe Çakmak
Domingo Yayınları, 2024
448 sayfa.
İnançlı ya da inançsız ama her koşulda pusulanız akıl ve ahlak olan biriyseniz, akılcı sorgulamayı, kültürel zenginliği, özgür düşünmeyi ve umudu hayatınızın merkezine koyuyorsanız siz de hümanistsiniz.
Sarah Bakewell, ‘Hümanistler’de bizi 700 yıllık nefes kesen bir yolculuğa çıkarıyor ve dünyamızı şekillendiren hümanistlerin gözü pek yaşamları ve fikirleriyle tanıştırıyor. Rönesans âlimlerinden insan hakları savunucularına, Erasmus’tan Zora Neale Hurston’a, hümanizmin en karanlık zamanlarda bile umut aşılama konusundaki gücünü gözler önüne seriyor. Karmaşa ve düzeni bir arada barındırmayı başaran hümanizmin fanatiklerden, mistik ve tiranlardan gelen tüm karşı çıkışlara rağmen nasıl bu kadar güçlü ve dayanıklı kalabildiğini sorguluyor.
‘Hümanistler’ kurumlar ya da fikirler etrafında kutuplaşmanın ayyuka çıktığı günümüzde, insanı yeniden merkeze alan ve birbirimize özen göstermemizin kıymetini hatırlatan benzersiz bir inceleme.

Hayat Devam Ediyor –
Kayıplarının Acısıyla Başa Çıkma Rehberi
Gina Moffa
Çeviren: Seda Peker
Düşbaz Kitap, 2024
psikoloji, 272 sayfa.
Klinik psikoterapist Gina Moffa, bu kitabında yas sürecini her yönüyle ele alırken okurlarının bu süreci en az hasar alarak geçirmesi için pratik öneri ve yöntemler sunuyor.
Yazarın kendi yas deneyimden de esinlenerek yazdığı bu kitap yas tutmaya dair, yasla yüzleşmeye ve yasla yaşamaya dair bir başucu kılavuzu.

 

 

Psikiyatride Aşırı Teşhis Ve Tedavi Sorunu
Mutluhan İzmir
Çolpan Kitap, 2024
psikoloji, 136 sayfa.
İnsanları giderek yalnızlaştıran ve anlamsızlık içine sürükleyen yeni yaşam biçiminin yarattığı kaygı, mutsuzluk ve umutsuzluk gibi duygulanımlar, bir beyin hastalığının belirtileriymiş gibi pazarlanmış mıdır?
Aslında hastalıktan değil de yeni yaşam biçiminden kaynaklanan bu duygulanımların giderek toplumları yaygın biçimde egemenliği altına almasını ilaç firmaları bir fırsata mı çevirmiştir?
Depresyon adıyla anılan yeni hastalığın beyindeki biyokimyasal bir sorundan kaynaklandığı savının bilimsel bir dayanağı şimdiye dek gösterilmiş olmasa da yirminci yüzyılın ikinci yarısına ellerindeki yeni üretilmiş antidepresan ilaçlarla giren ilaç firmaları, bu ilaçların satışını yaygınlaştırmak ve artırmak için bir hastalık kurgusu mu ortaya koymuşlardır?
Psikiyatrist ve psikanalist Dr. Mutluhan İzmir, bu sorulara, hem bir hekim hem de bir entelektüel olarak cevaplar veriyor.

Petekgözlü Adam
Wu Ming-Yi
Çeviren: Seda Çıngay Mellor
İthaki Yayınları, 2024
roman, 328 sayfa.
Çevre felaketini dokunaklı bir üslupla anlatan büyülü gerçekçi, sarsıcı bir roman.
Wayo Wayo Adası’nda, her ikinci erkek çocuk 15 yaşına bastığı gün Deniz Tanrısı’na kurban edilmek zorundaydı. Atile’i de yakında 15’ine basacaktı ancak çok iyi bir yüzücü ve denizci olarak kadere meydan okumaya ve hayatta kalan ilk çocuk olmaya kararlıydı.
Dağa yaptıkları bir tırmanışta oğlu ve eşi kaybolan Profesör Alice Shih deniz kıyısındaki evinde sessizce intihar etmeye hazırlanıyordu. Ancak çöple karışık devasa bir su girdabı Tayvan kıyılarına çarparak Atile’i’yi de beraberinde getirince intihar planı sekteye uğrayacaktı.
Felaketin ardından Alice yanına Atile’i’yi de alarak oğlunun ve eşinin kayboluşunun gizemini çözme umuduyla dağa doğru yola çı­kacaklardı.
“Buna benzer bir kitabı daha önce okumadık.” Ursula K. Le Guin

Teo
Nermin Bezmen
Doğan Kitap, 2024
roman, 448 sayfa.
Aşkla doğar Teo, mavinin yeşille buluştuğu bir sahil şehrinde. O dört yaşındayken amansız hastalığa tutulduğunda, anne babası ve kız kardeşleri sevgi ve fedakârlığa sarılırlar. Hepsinin gözbebeği olan Teo ise bir ömür sürecek acılarını, ıstırabını; içinde taşıdığı olgun ruh aracılığıyla bambaşka bir boyuta, yaşam aşkına ve sanata dönüştürür. Bedenen, ruhen yaşadığı her duyguyu çizgilerde ve renklerde anlatır. Kimsenin bilmediği diğer hayatının esintilerini nakşeder resimlerinde.
Umudu henüz küçücükken çalınmış bir çocuk nasıl olur da böylesine umutla yaşayabilir? Bir aile ‘son’a karşı nasıl bu kadar büyük bir sevgiyle kavga verebilir? Bu dünya yaşamı, tek yaşamımız mıdır?
Bunları anlatıyor ‘Teo’… Ve bizlerin, ruhu olan insanlar değil, insan bedeninde tecrübe kazanan ruhani yaratıklar olduğumuzu…

Dağlardan Duyur Onu
James Baldwin
Çeviren: İlknur Özdemir
Yapı Kredi Yayınları, 2024
roman, 216 sayfa.
Doğumunun 100. yılında anılan James Baldwin’in otobiyografik öğeler taşıyan, 1953 tarihli ilk romanı ‘Dağlardan Duyur Onu’, 1935 yılında bir cumartesi günü Harlem’de geçer. Grimes ailesi ve komşularından oluşan küçük bir cemaat mahallenin kilisesinde toplanır. Ayin sırasında, amansız vaiz Gabriel’ın, karısı Elizabeth’in ve dul ablası Florence’ın zihninden geçenleri sırayla izleriz; her birinin hayatı, hayalleri ve pişmanlıkları, mezara götürecekleri sırlar önümüzde bir bir açılır. Böylece Baldwin ABD’de siyahların 19. yüzyıl sonuyla 20. yüzyıl başlarındaki hayatının Güney’den Kuzey’e uzanan sert bir panoramasını çizer. Her şeyin merkezindeyse vaizin hor gördüğü üvey oğlu John vardır. Gün ilerledikçe John baba korkusuyla, kaçıp özgürleşme arzusuyla ve inanma ihtiyacıyla yüzleşecektir.
Baldwin’in “Kötü ruhları kovar gibi içimden bir şeyleri söküp atma, babama ve hepimize ne olduğunu öğrenme girişimi” diye nitelediği ilk romanı, Amerikan edebiyatının vazgeçilmez klasiklerinden biri.

Haberler Seni Korkuttuğunda Ne Yapabilirsin? –
Medya Okuryazarlığı ve Haberleri Yorumlamak Üzerine
Jacqueline B. Toner
Çeviren: Duygu Bolut
Okuyan Us Yayınları, 2024
medya, 88 sayfa.
Amerikan Psikoloji Derneği onaylı ‘Haberler Seni Korkuttuğunda Ne Yapabilirsin?’ medya okuryazarlığı konusunda yetişkinlere oldukça değerli bilgiler sunarken çocuklar için başucu kitabı niteliğinde bir rehber olma özelliği taşıyor.
Kitap, medya kullanımı üzerine sunduğu kısa ve etkileşimli dersler sayesinde korkutucu haberler karşısında hissedilmesi olası duygular hakkında bilgiler sunuyor ve içeriğinde yer alan egzersizler aracılığıyla bu zor duygularla baş etmenin yollarını deneyimletiyor.

 

Türkiye’de Amerikan Pasaportu –
Ulusötesi Çağda Aidiyet ve Vatandaşlık
Evren Balta, Özlem Altan Olcay
Çeviren: Ezgi Dikici
Koç Üniversitesi Yayınları, 2024
sosyoloji, 224 sayfa.
‘Türkiye’de Amerikan Pasaportu’, ABD’nin resmi sınırlarının ötesinde ABD vatandaşlığına yüklenen anlamlar, değerler, hayaller ve umutlar üzerine kurulu yeni bir tür Amerikan imparatorluğunun işleyişini, yüzü aşkın insanın somut, gündelik deneyimleri ve bireysel anlatıları üzerinden inceliyor.
Özlem Altan-Olcay ve Evren Balta’nın Amerikan Sosyoloji Derneği’nden ödül alan çalışması, vatandaşlığın, ülke sınırları ötesindeki sınıfsal konumlar, coğrafi hareketlilik imkânları, aidiyet ve kimlik iddiaları üzerinde oynadığı belirleyici rolü gözler önüne seriyor.

 

Satın Al

Kafes – Bir Konstantinopolisiye
Özlem Kumrular
Doğan Kitap, 2024
polisiye, 456 sayfa.
Geçirdiği kaza sonucu 29 Mayıs’ta hayata veda eden tarihçi, akademisyen, yazar Özlem Kumrular’dan tarih, mizah ve aşkla yoğrulmuş, doludizgin bir İstanbul polisiyesi, bir Konstantinopolisiye
İstanbul’da vahşi cinayetler işlenir. Erkek kurbanlar vahşi olduğu kadar tuhaf yöntemlerle öldürülürler. Başkomiser Nosta ve ekip arkadaşları soruşturmalarını yürütürken bir başka erkek Cihangir’de okla vurulup yaralanır. Tarih doktoralı Başkomiser Nosta giderek bu katilin tarihi bir şahsiyeti taklit ettiğine kani olur. Cinayetler devam ederken, bu vahşetin Nosta’yla ve kayıp geçmişiyle bağlantıları ortaya çıkar. Nosta aklını ve bilgisini kullanıp bu karmakarışık düğümü çözebilecek midir?

 

Makbule
Murat Bardakçı
Turkuvaz Kitap, 2024
560 sayfa.
Atatürk’ün kızkardeşi Makbule Atadan’ın hayatı, mektupları ve yayamlanmamış hatıraları…
Ali Rıza Efendi ile Zübeyde Hanım’ın altı çocukları oldu, sadece ikisi, Mustafa ile Makbule hayatta kalabildi…
Makbule hiç okula gitmedi, okuma-yazmayı bile çok sonraları öğrendi ve hayatını ağabeyinin gölgesinde, onun sağladığı maddi imkânlar ile sürdürdü. Ağabeyinin vefatının ardından 18 sene daha yaşadı ama maddi sıkıntıya düştü, son yıllarında devletin bağladığı 1000 lira vatani hizmet maaşı ile geçinmeye çalıştı ve doğduğu günden itibaren çilelerle dolu hayatı 18 Ocak 1956’da Ankara’da, Gülhane Askeri Hastahanesi’nin bir odasında noktalandı.
Bu kitap hep arka planda kalıp gösterişsiz bir hayat yaşayan Makbule Hanım ile kocasının, yani Atatürk’ün eniştesi Mustafa Mecdi Boysan’ın belgelere dayalı hüzünlü hikâyesi…

Ruhumun Kadınları
Isabel Allende
Çeviren: İnci Kut
Can Yayınları, 2024
anlatı, 192 sayfa.
Isabel Allende anılarının derinliklerine indiği ‘Ruhumun Kadınları’nda bize feminizmle ve kadınlıkla ilişkisini anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda yetişkin yaşamının tüm yoğunluğuyla yaşanması, hissedilmesi ve keyif alınması gerektiği gerçeğini de hatırlatıyor.
Allende’nin hayatında önemli yer tutan, gerek özlem duyduğu gerekse ona ilham kaynağı olan, tüm zorluklara karşın onur ve cesaretle ayağa kalkıp ilerlemeye devam eden kadınlar, yani ‘ruhunun kadınları’nı anlattığı bu kitabı yazarın yaşama karşı tutkusunu ve aşk için her zaman umut olduğuna inancını bir an bile kaybetmediğini de gösteriyor.

 

Elsa Niego’nun Cenaze Alayı
Raşel Meseri
Alfa Yayınları, 2024
264 sayfa.
17 Ağustos 1927, Bankalar Caddesi.
Yahudi bir kadın olan Elsa Niego, aşkına karşılık vermediği bir erkek tarafından vahşice katledildi. Annesinin, üzerini bir örtüyle kapatmasına izin verilmeyen ölü bedeni sokak ortasında saatlerce bekledi. Kayadez, yani suskunluk ahdi bozuldu ve 18 Ağustosta sokaklar bu sesle yankılandı: Adalet istiyoruz! Yahudiler belki ilk defa kitlesel olarak adalet talebini dile getiriyordu. On binlerce kişinin katıldığı cenaze alayındaki kudretli kalabalık ve hak arayışı devlet şiddetini tırmanışa geçirdi.
‘Elsa Niego’nun Cenaze Alayı’ kadın cinayetleri süregeldikçe dinmeyecek yas için bir ağıt. Raşel Meseri, tarihin gerçeklerini kurmaca ile işlediği bu kitapta, kadına yönelik şiddetin tarihsel sürekliliği üzerinde duruyor. ‘Meskûn Zaman’dan tanıdığımız Zimbul ve onun çocuk ruhu ise ev içlerinde, sokaklarda ve insanların kalbinde dolaşarak bize geçmiş ve gelecekten haberler getiriyor.